Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Huzurdan rahatsız olanlar

Huzurdan rahatsız olanlar

Belli ki bazı çevreler huzur ortamından rahatsız oluyorlar. Daha doğrusu huzur ortamının kendi iktidarlarına son vereceği duygusu sebebiyle her ne pahasına olursa olsun ortalık karışsın, insanlar farklılıklarına rağmen bir arada huzur içinde yaşamasınlar. Sürekli çatışma ortamı olsun ki bunlar çok küçük bir azınlık olmalarına rağmen bu karmaşa ortamında çıkardıkları gürültü sebebiyle kalabalıklarmış gibi bir görüntü versinler. Kısacası huzur ortamını kendi varlıklarını tehdit eder görüyorlar. Onların iktidarı ise memleketin huzurundan, gelişmesinden önce gelir.

Bu anlayışa yazık diyorum. Hem de çok yazık.

Bu azınlık grup öylesine azgınlık sergiliyor ki, kendi düşünce ve inançlarının Meclis’in yetkilerini sınırlandırabileceğini bile düşünüyor ve buna inanıyorlar. Bu sebeple bazı medya organları tarafından bu çevreler azgın azınlık olarak tarif ediliyor.

Böyle olmasa Meclis’in asli görevi olan yasama yetkisini elinden almaya kalkarlar mı? Milletin seçtiği vekillere “Siz Anayasa yapamazsınız. Anayasa yapmak için ya yeni bir devlet kurulmalı ya da idamı göze alarak darbe yapmalısınız?” diyebilirler mi?

üniversitelerde başörtüsü yasağına son vermek için Meclis Anayasa’da değişiklik yapmış olmasına rağmen birisi çıkıp da, “Türban için çankaya onayı yeterli değil. Bunun için Anayasa Mahkemesi’nin kararını bekliyoruz” der miydi?

Düşünebiliyor musunuz okumuş yazmış, bir üniversitenin başına geçmiş bir kişi söyledikleri ile Millet Meclisi’nin yaptığı yasal düzenlemeyi Cumhurbaşkanı imzalasa bile bu bizi bağlamaz diyebiliyor. Bunun mantığı olabilir mi? Kendilerini Meclis’in ve Cumhurbaşkanı’nın üzerinde bir yetkiye sahip görebiliyorlar.

Son günlerde başörtüsü yasağının kaldırılmasını öngören düzenlemelerin gündeme gelmesiyle birlikte yapılan açıklamaları takip ediyorum da bazılarının sözleri karşısında hayrete düşüyorum. Güya hukukçu olan bu kişiler üniversitelerde öğrencilerine öğrettiklerinin şimdi tam tersini savunuyorlar. İnsan ister istemez sormadan edemiyor, bu hocalar üniversitelerde ders verirken mi, yoksa şimdilerde başörtüsü ile ilgili yaptıkları açıklamalarda mı gerçek düşüncelerini açıklıyorlar? üniversitede söylediklerinde mi samimı idiler yoksa şimdi söylediklerinde mi? Ya da bazı hocaların düşünceleri zamana ve şartlara göre değişiklik mi arzediyor?

üniversite hocasından, öğrencisine, sokaktaki yürüyenlerine kadar hepsi belli ki organize bir hareketin birer parçası olarak hareket ediyorlar. Sanki bir merkezden düğmeye basılmış ve bu azgın azınlık harekete geçmiş durumda. Benzer manzarayı 27 Mayıs 1960 darbesi öncesi de yaşamıştık. Bu bakımdan şimdiki görüntüler bize yabancı gelmiyor. Yalnız o günlerden bugünlere köprülerin altından çok sular geçti. Halkın iradesi ile iktidar olamayanlar bir takım güç odakları marifetiyle yönetimi ele geçireceklerini düşünüyorlarsa yanılıyorlar.
Belli ki birlik ve bütünlük halindeki bir ülkeden bazıları rahatsız olmuşlar. Tüm bu kavga ve tartışmaları bunun için körüklüyorlar. üniversitelerde başörtüsü aleyhine gösteri yaptırıyorlar. Hemen belirteyim ki ben üniversite gençliğinin büyük bir çoğunluğunun başörtüsü konusunda ciddi bir problemi olduğunu düşünmüyorum. Zaten yıllardan beri başı açık olanlarla kapalı olanlar kolkola okullarına gidip geliyorlar ve bundan da hiçbir rahatsızlık duymuyorlardı. Baktılar ki bu huzur ve barış ortamı sürüp gidecek, toplum giderek kendi değer yargılarına dönecek, hemen bunun önünün kesilmesi gerekiyordu. Başörtüsü bahane edilerek şimdi toplum en azından iki kampa bölünmeye çalışılıyor. Toplum iki kampa net bir şekilde ayrılırsa karşılıklı tahammül yok olacak bu ise beraberinde çatışmayı getirecektir. Bazı çevrelerin istediği işte bu çatışma ortamıdır. Demokratik yollardan ülke yönetimini ele geçirmekten ümidini kesenler belli ki şimdilerde karmaşadan medet umuyorlar. Gündüzün aydınlığı, toplumun huzuru, onları rahatsız ediyor. Bunu ifade edemiyorlar ama karmaşaya çanak tutuyorlar. İnsanları birbirlerine karşı kışkırtıyor, öfkeyle saldırtıyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi