Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Çarpık yapı değişmeden Türkiye düze çıkmaz

Çarpık yapı değişmeden Türkiye düze çıkmaz

Ülkemizde uygulanan ya da bir takım etkili çevrelerce uygulamak zorunda bırakılan çarpık yapı eskiden "Bozuk düzen" olarak nitelendirilirdi. Ömrüm boyunca bu bozuk düzenin değişmesi gerektiği söylemlerini dinlemekle geçti. Düzeni bozuk olarak nitelendirenler zamana göre değişse, bir zaman düzenden şikayetçi olanlar bir de bakmışsınız "Aman ha bu düzen değişmesin, böyle gitsin" noktasına gelmişse, bir zamanların bozuk düzenin savunucuları bu defa karşı safta yer alsalar da düzenden şikayet hiç bitmedi.

Elbette düzene karşı çıkış ya da yandaş oluşta ideolojik yaklaşımın önemli rolü vardır. Bu arada iktidarda kimler bulunursa bulunsun muhalefet yapma alışkanlığı bazılarını sürekli olarak herşeye karşı çıkmaya zorluyor olabilir. Bu tür muhalefet anlayışı bugün de kaybolmuş değil. Bir zamanlar İstanbulBoğazı'na köprü yapılması gündeme geldiğinde bir grup buna karşı çıkmış, aylar hatta yıllar süren eylemler sergilenmiş istemezük çığlıkları atmışlardı.. Aradan yıllar geçti İstanbul Boğazı'na ikinci köprü yapıldı.. Ne var ki bu da trafiği rahatlatmaya yetmedi şimdilerde Boğaz'ın altından tüp geçit yapılıyor. Üçüncü köprü için de çalışmalar sürdürülüyor. Ne var ki geçmişte boğaz Köprüsüne karşı çıkanlar, yapımı için harekete geçenleri ülkeye düşmanlıkla suçlayanların bugün hayatta olanları geçmişteki davranışlarının yanlışlığını bile itiraf edemiyorlar. Hatta bazıları dün 'Bu düzen değişmeli' diye çığlık atmışlarken bugün düzenin nimetlerinden yararlanmanın peşinde koşmaktadırlar. Hatta geçmişte muhalefetlerinin dayanak noktasını Amerika düşmanlığı oluştururken bugün bazıları ABD'yi dost ve müttefik olarak nitelendirebiliyorlar.

Halbuki düzen dün de bozuktu bugün de bozuk.. Değişen bir şey yok.. Hatta her geçen gün zengin ile fakir arasındaki mesafa daha da artıyor.

Bunu son iki günde gazetelere yansıyan iki haberi aktararak göstermek mümkün. İlk haber "Ferrari Türkiye'de leblebi gibi satılıyor, Amerikalı korkudan limuzini terk ediyor" başlığı altında sunulurken ikinci haber, "Harcadık, ödemeyeceğiz" şeklinde gazetelere yansıyordu.

İlk haberin özünü ülkemiz krizin teğet mi yoksa delip mi geçtiğini tartışırken, toplumun büyük bir bölümü gıtlağına kadar borca batmışken fiyatları 150 ila 275 bin dolar arasında değişen otomobillere talebin giderek arttığı şeklindeydi. Aslında bu leblebi gibi satılan otomobillerin içinde fiyatı 800 bin lirayı bulanlar da var ama şimdilik bunları bir kenara itiyoruz. Görünen o ki, bir taraf ya çok akıllı olduğundan(!) fırsatları çok iyi değerlendirdiği için trilyonları bir çırpıda cebe indiriyor ve şu kriz ortamında kolay para kazanma sonucu elde ettiği zenginliğini en pahalı otomobillere binerek fakir fukaraya hava atma görgüsüzlüğüne soyunuyor.. Öbür yandan geliri yetmediği için aldığı borçlarla geçinenler arttıkça tasfiye aşamasındaki kredi kartlarıyla tüketici kredisi miktarı yükseliyor. Türkiye'de her ay yaklaşık 130 bin kişi borcunu ödeyemez duruma düşüyor.

Borcunu ödeyemez duruma düşenlerin içinde elbette ayağını yorganına göre uzatmayanlar bulunabilir. Olmayan parayı harcamanın rahatlığı içinde borca batmış da olabilirler. Olayı sadece bu bakış açısı ile değerlendirmek sanıyorum haksızlık olur. Çünkü üzerine örtecek yorganı olmayanların sayısının giderek arttığını unutmamak gerekiyor. Son yıllarda dar ve sabit gelirli kesim ciddi biçimde alım gücü kaybına uğramıştır. İnsanların gelirleri zaruri ihtiyaçlarını bile karşılamaya yetmez hale gelmiştir. İşini kaybedenlerin, yıllardan beri iş aramalarına rağmen iş bulamayanların hali çok daha berbattır. Kısacası ülkemizdeki bozuk düzen bir türlü düzelmiyor.. Bir avuç insana ülke gelirleri akıyor, geriye kalanlar ise onların refahı ve zenginliği için kemer sıkıyor. Bu ülke para babaları için var sanki.. Bu yüzden herkesin biraz olsun rahat nefes alabilmesi için devletin biran evvel borç yükünden kurtulması gerekiyor. Kurtulması gerekiyor ki yıllık 50 milyar doları geçmiş olan faiz belasından kurtulsun ve para babalarına aktarılan para milyonların sağlığına ve refahına aktarılabilsin. Bozuk düzenin başka türlü düzelmesi mümkün görünmüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi