Bahçeli aba altından sopa göstermeli mi?
Vekiller millet adına Meclis’te değil mi?
Gazeteci olarak 40 yıldır ondan öncesi de siyasetle yakından ilgilenen bir ailenin ferdi olarak aklım erdiğinden beri siyaseti yakından takip ediyorum, hatta içindeyim. Ancak iktidar partisinin gizli oturumda demokratik açılımı görüşmek istemesine MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin "AKP'nin, Meclis'in kapalı oturum yapmasındaki ısrarı sürerse, oturum sonrası ne cereyan ettiğini Türk milletine bizzat açıklayacağımı şimdiden ilan ediyorum" sözlerini anlamakta zorluk çekiyorum. Millet Meclisi'nin gizli oturumu şimdiye kadar böylesine tepki çekmemişti, böylesine bir tehdide muhatap olmamıştı.
Elbette MHP'nin kapalı oturum yerine açık oturum istemesinin yadırganacak bir yanı yoktur. Ancak, gizli oturumdaki görüşmelerin milletten saklandığı şeklinde düşünülmesi ve bunu yapılacak işe ortak arayışı olarak nitelendirmenin mantıki bir izahı olabilir mi? Çünkü, Meclis'teki gizli oturuma katılmak yapılacak olanlara katılmak anlamına gelmez... Gizli oturumun sonunda bir oylama yapılacak değildir... Yapılsa bile oturuma katılanların müspet oy vermesi mecburiyeti yoktur... Kısacası bir konunun gizli oturumda görüşülmesi ve bu oturuma katılmak yapılmak istenenlere katılmak anlamına gelmez. Katılmanın belli bir prosedürü vardır. Bu da yapılacak oylamada verilecek oylarla irade beyanı ortaya çıkar.
Öte yandan Meclis'in gizli oturum yapması milletten gizlemekten çok bazı güvenlik sebepleriyle bazı bilgilerin dışarı sızmasını engellemeye yöneliktir. Ayrıca, milletvekilleri Meclis'te milleti temsilen bulunmuyorlar mı? Millet kendi adına ve kendisini temsil etmesi için milletvekillerini seçmiyor mu? Demek istediğim o ki, gizli oturum doğrudan millete açık olmasa da milletin temsilcilerine açık bir oturumdur. Bu bakımdan gizli oturuma karşı çıkmak, ille de yapılırsa nelerin görüşüldüğünün millete açıklanacağının ilan edilmesi sanıyorum milletvekili sorumluluğu ile bağdaşır bir davranış olmaz. Kaldı ki yapılacak bir gizli oturumun milleten tamamen gizli kalacağını düşünmekte yanlıştır. Çünkü, şu anda Millet Meclisi'nde farklı kesimlerin temsilcileri vardır ve bu temsilciler gizli oturumun ardından seçmenlerine gittiklerinde bir takım sözler söyleyecek, bazı açıklamalarda bulunacaklardır. Bu açıklamalar "Gizli oturumda şunlar görüşüldü...." şeklinde olmasa bile farklı biçimlerde iktidara eleştiri ya da destek babından dile getirilecektir. Ancak bu açıklamalar resmiyet kazanmayacaktır. Demek istediğim o ki, millet egemenliğini seçtikleri eliyle kullanıyorsa Meclis oturumunun gizli olmasının bir sakıncası olmaması gerekir. Kaldı ki gizli oturum bir zaruret gereği hukuki bir zemine oturtulmuştur. Bu zaruretin takdiri ise öncelikli olarak yürütmeye aittir. Elbette yürütmenin bu kararına itiraz mümkündür. Ancak böyle bir toplantıyı engellemek adına Sayın Bahçeli'nin yasaları çiğneyeceğini peşin olarak ilan etmesi demokratik bir mücadele şekli olarak kabul edilebilir mi?
Doğrusunu söylemek gerekirse Sayın Bahçeli'nin son aylarda sergilediği muhalefet şeklini yadırgamamak mümkün değil. Sayın Bahçeli özellikle demokratik açılım gündeme geldiği günden bu yana sıkça iktidarı ihanetle suçluyor ve Başbakan ve bakanlarının muhalefet ile görüşme taleplerini de "İhanetine ortak arıyor" şeklinde nitelendiriyor. Bir iktidara yönelik ihanet suçlamasının ciddi bilgi ve temellere oturtulması gerekir ve bu ihanetin nasıl gerçekleşeceğinin millet ile paylaşılması şarttır. Nihayet hesap verilecek son merci millet olduğuna göre bu endişelerin belge ve bilgilerinin milletle paylaşılması gerekir. Bu yapılmadan "Öyle anlıyoruz ya da sanıyoruz ki bu demokratik açılım bir ihanet planının sahnelenmesidir" demek yeterli olmaz. Çünkü, böyle bir iddia "Tahminimize göre..." diyerek tekrarlanamaz. Söz gelimi Sayın Bahçeli iktidarın gerek demokratik açılım gerek Ermenistan'la imzaladığı protokolün bir dış dayatma ile mi gerçekleştiğine inanıyor?
Terörün durdurulması konusunda hayır diyen yok.. Ancak, uygulanacak açılımın bazı zararlı sonuçları da olabilir.. Çünkü, içeride ve dışarıda gelişmeleri kendi çıkarlarına yönlendirmeye çalışacaklar olacaktır. Eğer açılım iyi yönetilemezse terörü önleyeceğiz derken istenmeyen sonuçlarla karşılaşılaşıbiliriz... Ancak, böyle söylemek ile "İktidar, ihanetine ortak arıyor" demek çok farklıdır.
Bu arada bölge üzerinde hesapları olan ABD ve İsrail'in boş durmayacağını sanıyorum iktidar da göz önünde tutuyordur. Eğer tutmuyorlarsa zaten iş baştan kaybedilmiş olacaktır.
Netice olarak diyorum ki Sayın Bahçeli endişelerini millet ile paylaşmak durumundadır. Yoksa gizli oturumda nelerin konuşulduğunu millete açıklarım yollu aba altından sopa göstermenin siyasette yeri olmaması gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.