Hasan Aksay

Hasan Aksay

Kimse kimseyi zorlamaz, zorlayamaz fakat...

Kimse kimseyi zorlamaz, zorlayamaz fakat...

“Kimse kimseyi örtünmeye zorlamaz.” Bu doğru. Bunu söylemek yetkili-yetkisiz herkes için kolaydır. Zaten zorbalık Müslümana. Marifet, “Kimse kimseyi ikna odaları, kamusal alan gibi akıl ve vicdan dışı zorbalıklarla, İslâm inancını hayattan çıkarıp okuma ve iş edinme hakkını kaldıramaz; Fransa masonları bizim kıyafetimize karışamaz” diyebilmektir. Herkes eşittir ama İslâm’a karşı olanlar daha eşit midir?
Her ülkenin savunma ve silahlarını üretme hakkı vardır. Müslüman ülkeler, ancak diğer ülkelerin silah pazarı olabilirler. Eşcinselliğe kadar her sapıklık, Moon’culuğa kadar her şeye özgürlük(!); Müslümanlar sermaye medyası ve evrensel gizli örgütlerin derin katkılarıyla okuma ve iş edinme hakkında dahi yasaklı öyle mi?..
özellikle NATO’nun, İslâm’ı düşman ilan etmesi (1995) ve Bush’un İslâm’a savaş açmasından (11 Eylül 2001) beri, gerçekleri ters çeviren sermaye bağımlısı medya ve kuvvet yardakçılığında vakit kaybetmeden yer almak isteyen münafıklar (çifte standart) kendilerini gösterme, öne geçme gayretlerinde sınır tanımaz hale geldiler. İslâm’dan habersiz, İslâm’ı çarpıtma gayretleri, Guantanamo gardiyanlarına taş çıkaran bir vicdansızlık ve erdemsizlik ifadesidir. İslâm’ı tahrip cür’eti sahneleniyor. 1500 yıldan beri bütün gayretlere rağmen Kur’an-ı Kerim’den bir harf düşürülemediği açıkken, bu derece cehaletle hükümler çıkarıp, ilaveler yaparak ılımlı yeni bir din şekillendirme gayreti düpedüz aptallıktır.
Müslümanı kontrol altına alarak ölümsüz değerlerinden soyutlamak, İslâm’ı ilahi yapısından çıkarıp beşerileştirmenin mümkün olmadığı biliniyor ama Müslümanı Kur’an’dan koparmadan köleleştirmenin imkansızlığını da görülüyor. Sonra İslâm hızla yükselen bir değer. Batı gücünü temsil eden İsrail, altmış yıldır ilerlemek şöyle dursun ümit, itibar ve güç kaybediyor. İslâm engeli aşılmadıkça 1) Zengin İslâm toprakları; 2) Yeni dünya sömürgeciliği; 3) Alkol, eroin ve tüm ahlaksızlıklardan uzak genç, diri bir buçuk milyar Müslümanı “modern köle” yapmak, “Ilımlı İslâm” hayalinin arkasında. Onun için son bir ümit Blacwater (kiralık asker şirketleri), evrensel gizli örgütler ve sermaye medyası ile son gayretteler. Sömürgeci ve tahakkümcü güçlerin bu şaşkın gayretleri ne kadar zahirse, İslâm’ın erişilmez yükselişi de o derece açıktır. Rüzgar, küçük ateşleri söndürür. Zorluk ve zulümler kalbe girmemiş çıkar maskesini düşürür, gerçek imanı ateşler.
Bir parti başkanı kalkmış, zavallı ve gülünç bir kurnazlıkla İslâm’ın saadet reçetesinde silinti yapmak istiyor. Tıp, karda yalın ayak sokağa çıkılmamasını emrediyor. Kundura giyen kimseye “Hayır olmaz! Tıpta kundura demiyor! Olmaz” mantığıyla bağırıyor. çizme giyecek olsa “çizme yok”; peruk takacak olsa “peruk yok” diye yasak koymaya kalkıyor. Herkesi aptal zannetme körlüğü, utanç verici aptallıklara yol açıyor.
Müslüman, bütün insanlığın saadet selamet ve huzurunu istiyor. Maymun gibi hayvan türleri hariç, bütün insanlığı kardeş biliyor. İngiliz’i, Amerikalısı, zencisi, sarısı, siyahı bütün insanlığın iman ve ahlak olarak Müslüman fıtratıyla, İslâm olarak doğduğuna, yani bütün insanlıkla temelde sadece ırk bakımından değil, dinen de kardeş olduğumuza inanıyoruz. Bu inançla Müslüman, bütün güzellikleri tüm insanlık için istiyor, çok şey istiyor. çok şey isteyen, çok çalışmak, bedel ödemek zorundadır. O halde Müslüman, yeni global dünyada Arapça ve İngilizce başta olmak üzere en az iki dil ve İslâm bilgi ve ahlakıyla sağlayacağı güçlü dayanışma ve erdemlerle yola çıkmalıdır. Kime İslâm nimeti verilmişse, ona çok şey verilmiştir. çok şey verilen, daha çok sorumludur.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi