AB'den yana olup Ergenekon'a karşı çıkmak çelişki değil mi?
Yıllardan beri bu ülkede Avrupa Birliği yandaşı olan ve hep bu yönde yayınlar yapan gazete ve televizyonların Avrupa Birliği Komisyonu'nun açıkladığı son İlerleme Raporu'ndan sonra tutumlarında bir değişiklik olup olmadığını merak ediyorum. Çünkü bazı medya organlarının yayınlarında net bir tavır ortaya konulmuyor. Raporda yer alan hususlar genellikle "Geçer not verilenler" ile "Sınıfta kaldıklarımız" şeklinde sıralanıyor. Geçer not verilenlerin başında ise Türkiye'de ilk defa Ergenekon soruşturması sebebiyle darbelerin araştırılması ve üzerine gidilmesi geliyor. Yani AB Komisyonu'nda İlerleme Raporu'nu hazırlayanlar Ergenekon soruşturmasını "İlk defa bir darbe girişiminin soruşturulması" olarak değerlendiriyorlar. Böyle olunca Ergenekon soruşturmasına başından beri karşı çıkan gazete ve televizyonlar eğer son raporun açıklanmasının ardından hala AB yandaşlığını sürdürüyor, yani Türkiye'nin hala AB'ye girmesini istiyorlarsa ciddi bir çelişki içindeler demektir. Yok eğer istemiyorlarsa raporda yer alan Ergenekon soruşturmasına destek anlamına gelen hususlara karşı çıkmaları, bu maddeyi "Geçer not verilenler" arasına almamaları gerekmez mi?
Bir yandan Ergenekon soruşturmasını başarısız kılmak için yayın yapılacak, öbür yandan AB İlerleme Raporu'nda bir darbe girişiminin ilk defa soruşturulması şeklinde nitelendirilen bir görüşe destek verilecek, bunun mantığı olabilir mi?
Başından beri AB'ye girilmesine karşı olanlardanım. Bu bakımdan da ülkemize yönelik değerlendirmeleri beni fazlaca ilgilendirmiyor. Kaldı ki Türkiye'de demokratikleşme tam olarak gerçekleştirilecekse bunu AB istiyor diye değil insanımızın hakkı olduğu için yapılmasından yanayım.
Bu arada bazı gazetelerde rapor ele alınırken genellikle Doğan Medya Grubu'na verilen ceza ile ilgili bölüm öne çıkartılıyor ve raporda bu cezanın "Siyasi yaptırım amaçlı" nitelendirilmesine vurgu yapılıyor. Bu arada raporda yer alan "Devam eden Ergenekon soruşturması ile hukukun egemenliği daha işlevsel bir hale geldi" hükmü sadece satır arasında verilip geçiliyor. Hukukun daha işlevsel hale gelmesi Doğan Medya Grubu'na kesilen cezadan çok daha önemsiz bir gelişme midir? Görünen o ki, her medya organı kendisini doğrudan ilgilendiren hususu öne çıkartıyor, toplumun genelini ilgilendiren hususları ise satır arasında geçiştirmeyi tercih ediyorlar. Bu da ayrı bir çelişki olarak ortaya çıkıyor.
Hangi gazete ya da televizyon için olursa olsun ve ne yolla yapılırsa yapılsın siyasi baskıyı tasvip mümkün olamaz. Ancak bir ülkede hukukun üstünlüğü ve işlevselliği sanıyorum bu tür siyasi baskıların önlenmesi için de gereklidir.
Bir diğer ifade ile darbecilik ile AB'ye yandaşlık bir arada bulunamaz. Eğer bulunuyorsa bu ya kafa karışıklığındandır ya da kişisel düşünce ve hesapların toplumun çıkarlarının önüne geçirilmesidir. Böyle olunca da bu ülkede ne darbeci anlayışın önüne geçilebilir ne yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ne de hukukun egemenliği sağlanabilir. Zamana ve şartlara göre değişen tavırların sonucu ise ülkede sürekli olarak kırgınlar ve mağdurlar grubu oluşmasına yol açar.
Bir davranışı ben sergilersem alkışlanması gerekiyor ama aynı tavrı fikrine katılmadığım bir başkası ya da başkaları sergilerse linç sebebi olabiliyorsa bu ülke nereye gidebilir. Toplumun büyük bir kesimi inancının gereğini inandığı gibi yerine getirmek isterken bir başka grup tarafından engelleniyor, engellenebiliyorsa ve buna medyanın önemli bir bölümü de katılıyorsa bugün bir başka haksızlık karşısında ayağa kalkmalarının inandırıcılığı olabilir mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.