İstenen iç savaş mı?
Teröristleri kimler yönlendiriyorsa bu işin sonu giderek iç savaşa çıkacak gibi görünüyor. Her gün bir bahane ile sokağa inen teröristler adeta etraflarında ne varsa saldırmak, kırıp dökmekten zevk alır bir görüntü veriyorlar. Hiçbir ayırım gözetmeden önlerine çıkanı kırıp yakıyorlar. İnsanlara sürekli zarar veriyorlar. Ellerindeki Molotof kokteyllerini arabalara, ve işyerlerine, toplu taşıma araçlarına içindekilerin ne olacağını düşünmeden, belki de içlerindekilerle bir birlikte yakmak düşüncesiyle atıyorlar. Böyle olunca da ister istemez ortaya insanların kendilerini koruma içgüdüsü ile karşı çıkmaları gündeme geliyor. Buna birde ülkede bir iç savaşın çıkmasını isteyenlerin şu ya da bu yolla müdahalesi girince önceki gün yurdun çeşitli köşelerinde yaşananlar ortaya çıkıyor. Hatta olaylardan hiçbir zarar görmeyenlerde bile bir öfke patlaması söz konusu oluyor.
Bu arada üzerinde durulması gereken bir başka husus ise bazı gruplar hak aramak adı altında sokağa döküldüklerinde kendilerine göre 'öteki' kabul ettiklerine yönelik hakarete varan söz ve tavırlar sergiliyorlar. Adeta sokaktaki insandan bir şekilde intikam almaya kalkışıyorlar. Aslında terör hak arama yolu olamaz. Bir takım etkinliklerin hak arama vasıtası olarak kullanılması makul bir ölçüde kaldığı sürece kimse karşı çıkmaz. Ama özellikle İstanbul'da her gün yaşanalar ve bu yaşananları her akşam televizyonlardan izleyen 70 milyon insanda ister istemez öfkeye yol açıyor. İnsanlar ne oluyor? Bunlar hak arama peşindeler mi, yoksa içlerindeki gizli duygularını tatmin edebilmek için insanlara zarar verme yolunu mu seçiyorlar? diye sormadan edemiyor.
Hak arama ile her tarafı ateşe vermenin, insanların işlerinden çıkıp evlerine giderken bir hain saldırı sonucu yanması ya da işyerlerinde geçim parası kazanmak için çalışan insanların işyerlerinin başlarına yıkılmasının bir alakası olabilir? Kesinlikle böyle bir hak arama yolu olamaz, olduğunu sananlarda bindikleri dalı kendi elleriyle kesiyorlar demektir.
Teröristleri yönlendirenler eğer gerçekten hak arama peşinde iseler gittikleri yolun yol olmadığını görmeleri gerekiyor. Ama maksat hak aramak değil de, bu balhane ile ülkede demokrasinin kesintiye uğratılması ise bilinmelidir ki bundan en büyük zararı sokaklarda bu işe alet olanlar zarar görürler.
Geçmişi biraz olsun hatırlama gayreti içinde olanlar bilirler ki 12 Eylül 1980 darbesinin ardından vatanı kurtarmak iddiası ile sokağa dökülmüş bütün gruplar cezaevlerine tıkıldı, işkenceden geçirildi.
Bazı gruplar gerçekten haklarını tam olarak kullanamadıklarını düşünüyor ve bunun için mücadele ediyorlarsa haklarına kavuştuklarında birlikte yaşamak zorunda olacakları ve kendilerine göre 'öteki' olarak nitelendirdikleri kesimlerle aralarına giderilmesi mümkün olmayan düşmanlık tohumları ekmekten kaçınmalıdırlar. Yok eğer maksatları birlikte yaşamak değil de bu ülkede kendi başlarına kalmak istiyorlarsa bilinmelidir ki bu mümkün değildir.
Makul yol bulunduğu takdirde hak arama hususunda kendilerine göre ötekileştirdikleri milyonların desteğini almaları mümkündür. Ama bunun yolu her akşam bir kin ve öfke patlamasını andıran ve her akşam televizyon ekranlarına yansıyan kan, şiddet ve saldırı görüntüleri değildir. Bu görüntüler ayrışmayı, kamplaşmayı ve düşmanlıkları körükler.
Görünen o ki bugün hak arama mücadelesi verdiklerini ileri süren bazı gruplar sürekli olarak kendilerinden kabul etmedikleri kesimleri suçlama yolunu seçiyorlar. Suçlamanın da ötesinde hakaret ve aşağılamayı sanki bir intikam alma yolu gibi görüyorlar. Bu tavır toplumsal barışa ve kucaklaşmaya değil ayrışmanın daha da büyümesine katkı verir. Her gün sokaklara dökülenlerin bir an olup bu hususu düşünmeleri gerekiyor.
Sokaklara dökülenlerin serinkanlı düşünme imkanları olmayabilir ama en azından bunların tepesindekilerin düşünmesi gerekiyor. Çünkü sadece toplumsal tepkiyi üzerlerine çekmekle kalmıyorlar demokratikleşme yolunda bazı adımların atılmasının gündeme geldiği bir dönemde demokratikleşmeden yana olanların mahkum edilmesine çalışılıyor ki bunun adı hak arama değil demokrasinin dinamitlenmesidir. Demokratik yollardan hak aramak yerine şiddetin tercih edilmesi karşı şiddeti çağırır. Uzun yıllar bu ülkede demokratik yollardan hak aramanın önünün kesildiği, bunun için şiddetin yaygınlık kazandığı söylenebilir. Ama günümüzde az da olsa demokratikleşme yönünde bazı adımlar atılmaktadır. Bu yolun kesilmemesi gerekir. Yol kesmenin adı hak aramak değil, eşkiyalık olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.