Gazze, insanlık ve Firavunluk
“Korkma sönmez!” diyordu, istiklalin, özgürlüğün, insanlığın destanını, marşını yazan Mehmet Akif’imiz.
“Halik’in namütenahi adı var en başı Hak,
Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak”
Silahlı Batı birleşti, dayanıştı, 1948’de Filistin’i işgal edip Siyonizm’i yerleştirdi. Halkın yarısı sürüldü, vatansız kaldı. Yine milyonlar, Suriye, Ürdün, Lübnan gibi çeşitli ülkelerin yoksulluk ve felaket kamplarında her gün istiklal, hürriyet ışığı bekleyen bir ümitle doğar-ölür ve böylece nesiller değişirken, insanlık vicdanının görmekte bu kadar gecikmesi elbette kabul edilemez.
62 yıldan beri yad ellere, kamplara düşmüş beş milyon insan ışık beklerken, her hafta, her gün saldırılarla hapishaneye dönmüş vatanda insanlar öldürülüyor, sakat bırakılıyor. Arada bir de Sabra, Şatilla kampları katliamı, Gazze soykırımı gibi vahşetlerle binlerce insan, bomba ve kimyasal silahlarla şehit ediliyor, sakat bırakılıyor. 62 yıldan beri Müslümanlarla doldurulup boşalan zindanların 2000-2009 arası durumu: 56 milletvekili, 74 şehit, 800 kadın, 7.900 çocuk olmak üzere 70.000 kişi.
Batı, vahşetle dünyayı sömürge yaptı. Darwin’in maymun nesli, yoksul ve çaresiz insan pigmeleri, zevk için avladılar. Latin Amerika’da 4 ton Putumaya kauçuğu elde etmek için 30.000 yerli halkı feda ettiler. Batı kovboyları, koca Kızılderili milletinden kaç kişi bıraktı? Kelaynak neslini korumak için gösterdikleri gayretin tersine, “Benden değilsen düşmanımsın” diye, İslamofobia ile insanlığı sömürmeye, yok etmeye kalkıştılar. Filistin, Irak, Afganistan böyle kan gölü yapıldı. Şimdi Pakistan’ı bombalıyor, vahşet alanını genişletiyorlar. Filistin, 62 yıldan beri, vahşetin pilot bölgesi.
Elbette Yahudiler, Siyonistlerden ibaret değildir. Naturai Karta baştan beri karşı. Hatta İsrail günlük gazetelerinden “Maariv”, İsrail’de Müslüman olanların her yıl arttığını, sadece mahkeme kararıyla son iki yılda 250 kişinin Müslüman olduğunu yazdı. (24.07.2009). Ama Siyonist hahamlar, “Kadın ve çocuklar da öldürülmeli” diye kitap yazıp askere dağıtıyor. “Allahu Ekber” deyince saldırıya geçen köpekler eğitiliyor.
Maxwell ve Mourdoc, dünyanın Siyonist iki medya devi ve sermaye kartelleri, hadiseleri hep Siyonizm dokunulmazlığı lehine ve İslam aleyhine çarpıtıyor. İnsanlık vicdanı, Filistin’i olduğu gibi, hiçbir Müslüman’ı gerçek hüviyetiyle göremiyor. Tam tersinden “terörist” zannediyor. Hakikatleri, tüm dünyaya anlatmak, okumakla sorumlu olan Müslüman, geçen sömürülme döneminde ikisini de yapamadı. Şimdi başlıyor. Sivil toplum örgütleri konusunda da geri kaldı. Kendini anlatamadı. 15 Şubat 2003’te dünya meydanlarını dolduran “Irak işgaline hayır” mitingleriyle, insanlık vicdanının uyku dönemi bitmiştir. Şimdi Londra’dan yola çıkan konvoyun ülkeler boyu gördüğü sevgi ve destek, İsrail ve Mısır ittifakından doğan Firavun zulmüne rağmen “İyilik kervanı”nın hedefine ulaşması, devrin döndüğünün ifadesidir. Tarihin altın sayfası olacaktır.
Zalimler için, ilahi adalet de işlemektedir. Sabra, Şatilla’da binlerin katili Ariel Şaron, 2006’dan beri komada; Cumhurbaşkanı Moşe Katsav, tecavüz ve tacizden; Başbakanı Ehud Olmert, rüşvet, dolandırıcılıktan mahkemededir.
Bir anekdot: 1961 seçimlerinde millet iradesinin Cumhurbaşkanı istediği Ord.Prof. Ali Fuat Başgil, senatör oldu ama, TBMM’ye girmesini cunta önledi. 10 Ekim 1965’te AP’den İstanbul Milletvekili oldu. 1966’da Türkiye-Mısır Parlamento dostluk grubunu kurduk. Başgil başkan, ben ikinci başkan. 1,5 sene güzel hizmetler oldu. Ne yazık ki o zaman da Mısır yönetimi, yanlış yaptı, ünlü Prof. Seyyid Kutub’u idam etti. Dostluk grubunu ittifakla feshettik. Gazze zulmü inşallah son olur.
Allah’tan, maruz kalınan bu zulümden hayırlı neticeler çıkarması ve bu iyilik kervanının bütün katılımcılarını, gönülleri onlarla beraber olan tüm insanlığı iyilik ve güzelliklerle nasiplendirmesini niyaz ediyorum. Üstat Necip Fazıl, ne güzel söyler:
“Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın;
Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.