Hasan Aksay

Hasan Aksay

Bir post modern brifing de yüksek yargıdan

Bir post modern brifing de yüksek yargıdan

Post modern toplantının ilkini geçen asrın sonunda asker yapmıştı. “Bayram değil, seyran değil. Eniştem beni niye öptü?” cinsinden. Bu garipliğe isim gerektiği için “post modern” dendi. Yüksek yargıyı, asker, seferberlik sevki gibi otobüslere doldurup getirdiler. Onlar da, ayakta alkışladılar. Yargı brifingli darbe bir ilkti. İlkler, garipliklerle devam etti. Her darbe, yalan da olsa, “6 ayda işleri düzeltip gideriz” gibi sözlerle milleti oyalar. Bunlar, “bin yıl yaşayacağız” hayalini, brifingle şarkı yaptılar.
Ahmet N. Sezer, Ecevit’e anayasa fırlattı. Güç patladı. Bir anda para pul oldu. Cepler milyarla doldu. Bu üstün başarı, “kamusal alan” gibi güç timsali keşifler doğurdu. Şehit kanıyla yoğrulmuş vatanda, şehit çocuklarına okuma hakkından, kamusal alana pasaportla dahi girme hakkına kadar yasaklandı. Her millet, her sakallı girdi. Vatan evladı bazı sakallı giremedi.
Emekli generaller banka yönetti. Bankaların içi boşaltıldı. Borç millete yüklendi. General Çevik Bir, tankla, anayasaya balans ayarı yapmakla övündü, ünlendi. Bu ünle “fitne”nin post modern adına, “Andıç” deyip patent hakkı elde etti.
Brifing ile talep edilen, “Post Modern Darbe” için, Yassıada Yüce Divan Başkanının, “Sizi buraya getiren kuvvet böyle istiyor” anlayışı olmalıydı. “Ayakta alkış” beklentiyi çok aştı. Post moderni tamamen aklın dışına iterek şaşırttı. Bin yıl bile az gelmeye başladı. Yeşil sermaye; valiler hakkında rapor tanzimle, şoförünü yetkilendirme gibi kesifler doğdu. Artık bir şoför yanından geçerken dahi dikkatli olmak gerekiyordu.
İki şeyi anlamak zor. Mantıkta bir yere oturtamıyorum. Biri masonluk. Diğeri, post modern darbe. Samimiyet ve özveri insanlığın ruhudur. Samimiyetini kaybeden insan, ister istemez kendine saygısını da kaybeder. Çıkarından başka inandığı değer kalmaz. Hak etmeden erişilen makam ve imkanların bedeli insanlıktır. O imkanı sağlayanlar, gün gelir, “dün dündü, bugün bugündür” demeye mecbur ederler insanı.
Merkezi ABD’de olan Rotary; Lions ve Lioneslerin masonluğun yan kuruluşları olduğunu herkes bilir. İnternetteki rakam, 160 ülkede 32.000 Rotary, 168 ülkede 42.000 Lions şubesi var. İşleri planlayan ve emreden merkez kadrosu son derece dar. Ben uzun yıllar parti teşkilat başkanlığı yaptım. Hepsi 67 vilayetti. Millet özveriyle koştuğu halde, maddi yanı çok zor. Bu işler kimlerin sırtından? Kazanmadan mı veriyorlar?
Yüksek yargı, asker davetindeki gibi otobüslerle taşındı toplantıya. Ama askeri disiplin ve morali bulamadı. Ayakta alkış yerine ayakta kavga oldu. Asayiş görevlisi kadın polis dahi sanki zıt bir hüviyete geçmişti. Savcıya saldırışı tam bir ibretlikti.
Resmiyette, Batı’dan başka yerde ülke yok zannederdik. İslam Konferansı Örgütü’nde bakanla temsil edilmemiz ne kadar zor olmuştu. Sayın Erbakan, hükümeti bozma noktasına gelmişti. İkide bir “İran, Malezya veya eksen kayması” gibi çığlıklar niye koparılıyor? İslam’dan korkutmak ve bu ürküntüyü taze tutmak için. Şimdi bu ne? HSYK Başkanvekili Kadir Özbek Pakistan’ı örnek gösteriyor. Hem de yıllarca öncesini. Türkiye’nin 70 sente muhtaç olduğu yıllardaki Pakistan’ı. Üstelik hem verdiği örnek baştan aşağı gerçeğe uymuyor; hem de kullanış gayesi ters: 1) Böyle bir durumda Pakistan yüksek mahkeme üyeleri istifa etmedi. 2) Anayasa mahkemesinin 17 üyesi değil, 2 üyesi istifa etti. 3) Anayasa kabulünde istifa olmadı. Asıl önemli husus ise: O iki istifa darbe zamanı idi. Bir karşı çıkış varsa, darbe yönetimine idi. Milli iradeye karşı değildi. Yanlış örnek, bir de tam zıttı bir yerde kullanılmak istenmektedir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi