Nöbet değişimi mi tasfiye mi?
Partiler ve diğer sivil toplum örgütlerinde bir yönetim değişikliği söz konusu olduğunda nöbet değişikliğinden söz edilir. Bu tür değişimler pek tasfiye olarak nitelendirilmez. Bu hem giden yönetimi incitmemek hem de yeni gelen yönetime de bir gün kendilerinin de gidici olduğunu hatırlatmak içindir. Sanıyorum doğrusu da budur. Tasfiye bir öç alma girişimi ve gövde gösterisidir. Hatta eski yönetiminin izlerini sinmek gibi bir gayeyi de içinde barındırır. Bu tür değişimin galip tarafında bulunanların niyeti ne olursa olsun üçüncü şahısların olayı bir kan davasına dönüştürmesinin iyi niyetle izahı mümkün olmaz.
Söz gelimi CHP'deki yönetim değişikliğinin ardından CHP yanlısı medyanın bir bölümünde Kılıçdaroğlu'nun Baykal ekibini tasfiye ettiği şeklindeki nitelendirmeleri insan yadırgıyor. Kaldı ki daha düne kadar bu tasfiye edildiklerini söyledikleri ekip ile can ciğer kuzu sarması idiler.
Adeta Baykal ve ekibini karşı harekete geçmeye teşvik edici değerlendirmeler ile Kılıçdaroğlu ve ekibinin kazanacağı ne olabilir? Yani nöbet değişimi yerine tasfiye demek yeni ekibin elini daha güçlü hale mi getirir? Sanmıyorum. Hatta bu değişimi doğal kabul eden hatta partinin yeni bir soluğa ihtiyacı olduğunu düşünen Baykal ekibinin bu tür nitelendirmeler karşısında en azından bir kırgınlığa sürüklenmesi mümkündür.
Her ne ise.. Maksadım CHP kurultayının arkasından sergilenen tavırların yanlış olduğunu ortaya koyarak bunları düzeltmeye çalışmak değil. Üzerinde durmak istediğim husus acaba düne kadar Baykal'ın yanında saf tutan medyanın bugün birden bire birazda öfkeyle karışık bir öç alma duygusu içinde hareket ediyor olmalarının arkasında başka bir sebep mi vardır? Yani şimdiye kadar Baykal'a kerhen destek verdilerde şimdi ondan kurtulup gerçekten istedikleri bir ismin ortaya çıkmış olmasının rahatlaması ile mi böylesine bir tavır sergiliyorlar? Bu soruya net bir cevap vermek ebette mümkün değil. Bunun için kalpleri okuyabilecek bir niteliğe sahip olmak gerekir. Bu da bizim haddimiz değil.
Ancak, bu işte bizim bilmediğimiz olayın bir arka planı olma ihtimali söz konusudur. Sanki açıklanmayan bir birliktelik, bir hedef gibi. Kılıçdaroğlu konuşmasında birleştirici ve bütünleştirici bir üslup sergilerken ona destek verenlerin böylesine keskin bir ifade kullanmaları kısa sürede Kılıçdaroğlu'na zarar verici bir netice hasıl edebilir. Eğer böyle ise hem CHP tabanı hem de CHP ile ilgisi olmayan kesimler Baykal'ı mumla arayabilirler.
İlk bakışta CHP'nin iç yapısı ve yönetim değişimi seni niçin bu kadar ilgilendiriyor denebilir. Ancak olay sadece CHP meselesi değildir. Şu anda CHP beğensek de beğenmesek de ana muhalefet partisidir.
Türk siyasetinde belirleyici etkisi olan bir partidir. Gerçi tüm yayınlara rağmen, hatta geçmişte birlikte yürüdükleri arkadaşlarının büyük bir bölümü CHP yönetiminden dışlanmış da olsalar Baykal müspet açıklamalar yapmakta, CHP'nin yeni yönetimi ile oylarını artıracağını söylemektedir. Bu en azından şimdilik parti içinde bir çatışmanın olmayacağını gösteriyor olsa da gelecekte ne olacağını sanıyorum kestirmek zordur.
Beklide bazı medya organlarında Kılıçdaroğlu'nu övmek adına eski yönetimi kışkırtıcı haberler bir hedefe ulaşmanın ilk adımları değildir, sadece kurultay heyecanı ile yapılmış haberler ve atılmış başlıklardır.
Her ne ise çok geçmeden olayın aslı ortaya çıkacaktır. O zaman gizli düşünceler de gizlenemez hale gelecektir. Temennimiz ülke sorunlarına çözüm üreten, bunları toplum ile paylaşan yeni CHP'nin ortaya çıkmasıdır. Var olan sorunlara yenilerini ekleyen bir ana muhalefet partisi kendisine de ülkeye de zarar verir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.