Partisiz demokrasi olmaz
Siyasi partiler demokrasilerin olmazsa olmazlarıdır. Bir sisteme demokratik vasfını partiler verir. Ancak, partilerin varlığına ve belli periyotlarla seçimlerin yapılmasına rağmen var olan sistem bir takım uygulamalar sebebiyle demokratik olma özelliğini yitirebilir. Yani, siyasi partiler demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarıdır ama demokrasiler için partiler tek başlarına yeterli değildir. Partiler demokrasilerin belirleyici bir unsuru olduğuna göre demokratik bir sistemde parti kapatılmasının istisna olması gerekir. Esas olan partilerin açık olması kapatma ise her ne sebeple olursa olsun istisna haline gelmelidir. Meseleye bu açıdan bakıldığında teröre karışmadığı ve terör örgütünü desteklemediği sürece partiler kapatılmamalıdır. Bir diğer ifade ile düşünce ve açıklamalarından dolayı partilerin kapatılmasını savunmak mümkün değildir. çünkü, düşünce suçu ile demokrasi bir arada olamaz. Bu bakımdan diyebiliriz ki, demokrasiler için siyasi partiler nasıl belirleyici bir unsur ise düşünce ve inanç özgürlüğü de aynı şekilde belirleyicidir. Partiler toplumdaki her türlü düşünce ve inancın ya doğrudan temsilcisi olabilirler ya da farklı düşünce ve inançların savunucusudurlar. Eğer siyasi partiler farklılıkların savunucu ve koruyucusu olmayacaklarsa partilere gerek kalmaz. Bunun da ötesinde bizde olduğu gibi bir takım düzenlemelerle siyasi partiler tek tip düşüncenin savunucu ve koruyucusu konumuna gelmeye zorlanıyor, gerektiğinde bunun için kapatılabiliyorlarsa ortada bir yanlışlık var demektir.
Bu tespitten sonra siyasi partilerin demokrasinin vazgeçilmez unsurları olabilmeleri için kendi içlerinde demokratik işleyişin ve mekanizmanın geçerli olması gerekir.
Bu noktada ortak akıl iddiası ile yola çıkan AKP’nin bugün geldiği noktada ortak akıldan vazgeçtiği, bir tek kişinin aklı ile yönlendirildiğini söylemek yanlış olmaz. Bunu söylerken kapatılmaya kesinlikle destek veriyor değiliz. Ortak akıldan tek kişinin yönetimine geçiş yapmış olan bir partinin bu antidemokratik konumdan kurtulmasının yolu kapatılması olamaz. Bu sorun parti içinde çözülmelidir. ülkemizde partilerin sorunlarına parti içi bir takım mücadelelerle çözüm bulmak mümkün görünmüyor. Geçmiş uygulamalar bunu gösteriyor. Bugün için de söz gelimi CHP ve MHP’de de yönetimlerin normal bir demokratik işleyiş içinde kararlar alması ve belirleyici olması pek söz konusu değildir. Söz gelimi üç partide de liderler tek seçici konumundadır. Bu bakımdan lidere karşı olmak, liderden farklı bir görüş beyan etmek ilk seçimlerde listeden çizilmeyi, eğer parti yönetiminde ise uzaklaştırılmayı göze almak anlamına gelir. Buna rağmen partilerin demokratik bir işleyişe kavuşturulmasının yolu parti içi düzenlemelerle sağlanabilir.
çünkü, bir parti lideri kendisini ne kadar güçlü görürse görsün, tek başına karar alıp uygulamaya koyması çok geçmeden ciddi rahatsızlıkları ve gruplaşmaları gündeme getirir. Hatta zamanla yeni oluşumlar söz konusu olur. Halbuki siyasi partiler kendi içlerinde demokratik işleyişi hakim kılabilirlerse farklı görüşleri bünyesinde barındırabilir. Hatta, farklı görüşün temsilcileri yönetimde görev alabilirler. Gerçi böyle olunca da partilerde rahatlıkla çok başlılık gündeme gelebilir. Bu da bizde fert bazında da demokrasinin özümsenemediğini gösterir. Kişiler demokrasiyi özümseyemeyince bağlı bulundukları tüzel kişiliklere demokratik mekanizmanın hakim olmasını beklemek mümkün olmaz.
Partilerin kapatılmasını zorlaştıracak anayasa değişikliğinin gündemde olduğu şu günlerde tüm partiler bu anayasa değişikliğine destek vermeli ve bu arada parti içi demokrasinin hakim kılınmasını sağlayacak düzenlemelerin de birlikte düşünülmesi gerekir. Unutulmalıdır ki, siyasi partilerin demokrasinin vazgeçilmez unsurları olabilmesi kendi içlerinde demokratik işleyişi hakim kılmaları ile mümkündür. Kendi içinde demokrasiyi hakim kılamayan siyasi partilerin iktidar ya da muhalefette olsunlar ülkede demokrasiyi tüm kurum ve kuralları ile hakim kılmalarını beklemek yanlış olur. Bu da demokrasi dışı güçlerin işlerini kolaylaştırır. çünkü, demokrasi dışı güçler zaten konumları itibariyle kural tanımazlar. Onlar için her yol mübahtır ve esas olan da güçtür. Siyasi partiler ise doğrudan milletin temsilcileridir ve onlar vasıtasıyla millet egemenliği Meclis’e yansır. Daha doğrusu yansıması gerekir. Eğer, millet iradesi Meclis’e olduğu gibi yansımıyor, zaman zaman rafa kaldırılabiliyorsa bunda sadece siyaset dışı güçlerin müdahalelerini sorumlu tutmak eksik bir değerlendirme olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.