Yeni CHP nasıl olmayacak!..
CHP'deki yönetim kavgasını bazı yazarlar partinin yenileşmesi olarak yorumluyor. Ancak, bu yenileşmenin nasıl olacağının içi doldurulmuyor. Sadece bazı çevrelere umut pompalanıyor. Kitleler yanlış beklentiye itilmeye çalışılıyor. Sanki CHP bir anda çizgi değiştirecek, tarihi köklerini tek edip kendisine yeni kökler arayacak. Halbuki böyle bir şey söz konusu değil. Belki öyle bir niyet vardır da bana pek tatmin edici gelmiyor olabilir. Her ne ise şahsen, "CHP değişebilir mi?" sorusuna verdiğim cevap: "CHP değişmeyeceği için CHP içindeki koltuk kavgasını fikri bir tartışma ya da ayrışma olarak nitelendirmek yanlış olur. Olay büyük bir olasılıkla yıllardan beri sahip olunan konumun kaybedilmemesi ve önümüzdeki seçimlerde Meclis dışında kalamama kavgasıdır.
CHP'de ortaya çıkan durumu kimilerinin yönetim krizi olarak nitelendirdi, kimileri ise "Yeni CHP"yi eski yöneticilerin kabullenememesi" olarak takdim ettiler. Daha doğrusu Kılıçdaroğlu öyle demeye getirdi. Ancak, Sav'dan hafif yollu bir hamle gelince yeni CHP'den maksadının yeni yönetim olduğunu söyledi. Herkes bilir ki bir partide yönetim değişmesi o partinin yenilenmesi anlamına gelmez, yenilenme zihniyet değişikliği ile ilgilidir.
Kılıçdaroğlu'nun yeni CHP sözlerini ilk duyduğumda, "Eskisi neydi de yenisi ne olacak?" diye düşünmüştüm. Bu sorumun cevabını Kılıçdaroğlu çok geciktirmedi. Eğer yeni CHP'den maksat toplumla barışmak, tolumun değer yargılarını savunmak ise bu imkansız denecek kadar zordur. Yok eğer yıllardan beri savunulup gelinen şeyler sürdürülecekse o CHP'nin de toplumla barışması mümkün olmaz. Kemikleşmiş yüzde 15-20 civarındaki oyunu almaya devam eder. Karşısına ciddi bir benzer parti çıkacak olursa yüzde 20'yi de alamaz baraja takılır kalır. Geçmişte Ecevit'in DSP'nin oylarını artırması ile CHP'nin barajın altında kaldığını unutmamak gerekiyor.
Kısacası CHP'de devrim denebilecek bir yenileşme söz konusu olmaz. Buna ne yönetim, ne de parti tabanı izin verir.
Bu bakımdan bazı CHP'li yazarların Sav'dan kurtulmuş Kılıçdaroğlu'nun tek seçici olmasının ardından "CHP'ye doping" ya da "CHP'de olumlu gelişmeler" şeklinde nitelendirmeleri de değişimin sadece vitrinden ibaret kalacağının göstergesidir. Bu bakımdan CHP'deki iktidar mücadelesini gündemime almayı hiç düşünmüyordum. Ancak, bazı okuyucularımın CHP'deki gelişmelerle ilgili ne düşündüğümü sormaları üzerine konuyu gündemime aldım. Çünkü, her ne kadar ana muhalefet partisi olması hasebiyle bu partideki tüm gelişmeler gündemde önemli yer tutuyor olsa da demokratikleşme yönünde bir değişim ortaya çıkmadığı sürece bu partiyi gündeme almanın bir anlamı olmaz diye düşünüyorum. Anayasa değişikliği referandum kampanyası boyunca Kılıçdaroğlu'nun söyledikleri hafızalarda tazeliğini korumaktadır. Anayasa değişikliğine yönelik tavır ortada iken referandumunun hemen arkasından yeni bir anayasa yapılması yönündeki çağrısı da unutulmamıştır. Yine referandum kampanyası sırasında "Başörtüsü sorununu biz çözeriz" yollu açıklamasının ardından nasıl ipe un serdiğini de gördük.Kısacası bana göre Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP'den eskiden farklı bir anlayış ortaya çıkmaz. Çıkarsa, gerçekten yanılırsam o zaman yanıldığımı söyler alkışlarım.
Çünkü, CHP nasıl bir söylem geliştirecek de değişmiş olac ak sorusunun net bir cevabı yoktur.
Bunun için CHP'nin öncelikli olarak gerçek anlamda özgürlükçü sosyal demokrat bir çizgiye çekilmesi gerekiyor. Ancak, o da pek mümkün görünmüyor. Çünkü kemikleşmiş bir anlayışın yıkılması kolay olmayacağı gibi zaten Kılıçdaroğlu'da ufak bir silkeleme karşısında yeni CHP'den kastının fikri alandaki yenilik değil, sadece yönetim kadrosunda yenileşmeyi kastettiğini, eskiden beri CHP'nin takip ettiği çizgiyi sürdüreceğini söylemiştir. Bu bakımdan CHP'deki iktidar mücadelesi ülkeden çok o partinin tabanını ilgilendiren bir olaydır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.