İstemesek de sızdırılan ABD bilgilerine karşı ilgisiz kalmak mümkün olmuyor. Çünkü, bilgilerin ya da bir takım dedikoduların ortalığa dökülmesinin ardından yapılan açıklamalar sanıyorum daha ilginç ve dikkat çekici. Söz gelimi açıklanan belgelerde ABD'nin Soğuk Savaş döneminde bazı ülkelere gönderdiği nükleer silahların hâlâ Avrupa'da olduğunun ilk kez resmi bir ağızdan doğrulanmış olması dikkat çekiciydi. 2007 yılında ABD Dışişleri yazışmasında Bakanlık Müsteşarı Gordon, 200'den fazla atom bombasının Almanya, Belçika, Hollanda ve Türkiye'de olduğunu belirtiyor. Bu yazışma ise Almanya'nın topraklarındaki nükleer silahların çekilmesini Amerika'dan talep etmesi üzerine gündeme geliyor. Peki bu yazıdaki bilgiler dünyaca bilinmeyen hususlar mı? Türkiye'deki İncirlik ABD üssündeki nükleer silahların, hatta atom bombasının bulunduğundan ülkemiz insanı ve yönetenleri habersiz mi? Söz gelimi İncilik üssü sadece bazı ABD askeri uçaklarının inip kalktığı, ikmal yaptığı bir tesis midir? Böyledir denilirse buna inanılır mı?

Her ne ise yukarıdaki yazının medyada yer almasının ardından açıklama ABD'den değil NATO'dan gelmiş. NATO'dan yapılan açıklamada söz konusu sızmanın, "Yasadışı ve tehlikeli" olduğu belirtilmiş.

Halbuki tehlikeli olan sözü geçen ülkelerde nükleer silahların bulunduğunun resmi bir ağızdan itirafından ziyade yıllardan beri hem de Sovyetler Birliği'nin dağılması ile NATO'nun kuruluş gerekçesi olarak ileri sürülen tehlikenin de ortadan kalmasına rağmen hâlâ Almanya, Belçika, Hollanda ve Türkiye'deki ABD üslerinde 200 olarak ifade edilen atom bombasının bulunması değil midir?

Kaldı ki ABD üslerinde her türlü silahın bulunduğunu bilmeyen yoktur. Belki miktarları bilinmiyor olabilir. Miktar konusunda şahsen ABD üslerinin bulunduğu ülke yönetimlerinin de tam ve net bir bilgiye sahip olmadığını düşünmek yanlış olmaz. Ancak, söz konusu belgelerde belirtilen hususlar bilinmeyenin ilanı değildir. Ve bu belgelerin açıklanmasını "Yasadışı ve tehlikeli" olarak nitelendirmek de ciddiyetten uzaktır. Bu arada açıklamanın ABD tarafından değil de NATO'dan yapılması da ayrı bir garabettir. Çünkü böyle bir yaklaşım NATO ile ABD arasında bir farkın olmadığını, NATO demek ABD demektir anlamına geldiğinin resmen tescilidir. NATO'da son sözün ABD'de olduğunu biliyoruz. Hatta, ABD'nin dünya üzerindeki eylem ve işgallerinin hayata geçirilmesinde NATO'nun bir destek gücü olduğunu da biliyoruz. Ama şimdiye kadar NATO, ABD üslerini bu üslerdeki nükleer silahları resmen kabullenmiş değildi ve dünya NATO ayrı ABD ayrı söylemi ile kandırılmaya çalışılıyordu. Meseleye bu açıdan bakıldığında şu ister ABD belgeleri diyelim ister bilgi notları açıklanması iyi oldu. Hiç olmazsa ısrarla bazı gerçekleri görmek istemeyenlerin gözüne bu gerçekler sokulmaktadır.

Bu arada ilginç olan Almanya'nın Amerika'dan ülkesindeki nükleer silahları kaldırmasını istemesine karşılık olarak, "Sizden kaldırırsak Türkiye'de aynısı talep eder" şeklindeki değerlendirmedir. Belli ki Amerika Almanya'daki nükleer silahlarını kaldırmaya razıdır ama Türkiye'dekilerin kalmasını istememektedir. Yani Amerika'ya göre Almanya, Belçika ve Hollanda'daki nükleer silahların kullanılmasını gerektiren bir tehlike yoktur ama Türkiye'dekilerin her an kullanılması mümkün olabilir. Öyle ise Türkiye'deki atom bombalarının durması, bir tehlikeye karşı bekletilmesi gerekiyor. Peki, Türkiye'deki atom bombalarının kullanılmasının gerektirecek tehlike var mıdır? Varsa neresidir? Çünkü bölgemizde şu anda Rusya ve İsrail dışında nükleer silahlara sahip olan ülke bulunmuyor ve ABD'de bu silahları Rusya ve İsrail'e karşı kullanamayacağına göre hangi ülkeye kullanabilir? Füze Kalkanı projesi bir savunma sistemi olarak dünyaya takdim edildiğine göre tamamen saldırı amaçlı kullanılması söz konusu olan atom bombalarının hedefi hangi ülkedir?

Demek istediğim o ki, medyaya sızdırılan belgeler sanıyorum yeni değerlendirmelere sebep olabilecek niteliktedir. Olursa da iyi olur. Artık bu dünya üzerinde tek söz sahibi ülkenin Amerika olmadığı bu ülke yöneticilerine gösterilmelidir.