Niçin iptal edildi, neden yapılsın denildi?
İlköğretim okulları 6-7-8. sınıflarda yapılan Seviye Belirleme Sınavı(SBS)'nın Milli Eğitim Bakanlığı tarafından geçen sene alınan bir kararla 6. ve 7. sınıflarında sınav yapılmayacağının sadece 8. sınıflarlarda yapılan sınav ile öğrencilerin hangi lisede okuyacağının belirleneceğinin açıklanması tepki görmüştü. Çünkü, geçmişte de ilköğretim okul öğrencileri sadece 8. sınıfta imtihan oluyor, aldıkları nota göre girecekleri lise belirlenmiş oluyordu. Ancak, bu uygulamadan vazgeçilerek 6. 7. ve 8. sınıflarda üç imtihan yapılarak bu sınavlarda alınan not ortalaması ile öğrencilerin ilköğretim seviyesini belirleme yoluna gidildi. Ancak bu uygulama da uzun sürmedi geçen sene bakanlık yeni bir karar alarak eskiye döndü. Alınan karara göre geçen sene SBS sınavına giren 6. sınıf öğrencilerinin yine eski sisteme göre 7. sınıfta da sınava girmeleri karalaştırılmıştı. İşte buna bir öğrenci velisi Danıştay'da itiraz edince 4. Daire 7. sınıflarda yapılması gereken SBS sınavının durdurulmasına karar verdi. Elbette böyle bir karar yazboz tahtasına dönmüş olan eğitimdeki uygulamaları daha da karmaşık hale getirmişti. Özellikle 7. sınıf öğrencileri kararsızlığa sürüklenmiş, bazı veliler sınav yapılmayacak diye kursa yazdırdıkları çocuklarını geri çekmişler, gidenlerde imtihan olmayacak diye sanıyorum eskisi gibi kurslara yoğunlaşamaz hale gelmişlerdi. Kısacası Danıştay kararı 7. sınıf öğrencilerinde bir kararsızlığın oluşmasına yol açmıştı. Ancak, şimdi Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu'nun 4. Daire'nin iptal karanını bozması ile Bakanlığın aldığı karara geri dönülmüş oldu. Yani bu sene 7. sınıf öğrencileri de SBS sınavına girecekler.
Alınan kararların hiçbirinde dahli olmayan öğrencilerin böylesine futbol topu gibi oradan oraya sürüklenmesinin sorumlusu kimdir? Bir başka ifade ile alınan kararlar üzerinde yeteri kadar düşünülmüş olsaydı bu karmaşa yaşanır mıydı? Daha işin başında Milli Eğitim Bakanlığı geçen sene kararını 6. sınıflar SBS'ye girmeden almış olsaydı Danıştay'ın önce iptal ardından devam kararı gelir miydi?
Sınavların tam ortasında gündeme gelen yeni uygulama ister istemez ilköğretim öğrencileri arasında farklı uygulamaları gündeme getirdi. Bu farklı uygulamaya Danıştay'da itiraz eden bir öğrenci velisi de işlerin biraz daha karışmasına zemin hazırlamış oldu.
Olan öğrencilere oluyor, öğrenciler tedirgin ediliyor; öğrencilerin veriminin düşmesine vesile olunuyor. Alınan kararlarda hiçbir rolü olmayan öğrenciler işin ceremesini çekiyor. Bu haksızlık değil mi? Bu karmaşa sebebiyle verimi düşecek olan öğrencilerin uğrayacağı kaybı kim telafi edecek? Hukuk eğer bir yanlışın düzeltilmesi için varsa ortaya çıkan önce iptal ardından da aynen devam kararı hukuk ile nasıl izah edilecek.
Bu noktada aklıma gelen bir başka husus ise idarenin her türlü kararının yargıya taşınması ne derece doğrudur? Elbette hukuksuzluğa meydan vermemek, idarenin ben yaptım oldu anlayışı içindeki eylemlerinin hukuk süzgecinden geçirilmesi gerekir ama hukuk yoluyla bir takım hak kayıplarına da yol açmamak gerekir.
Şahsen eğitim sistemi ile sık sık oynanmasını yanlış buluyorum. Özellikle de öğretim metotları ve öğrencilerin bilgilerinin ölçülmesi hususunda istikrara ihtiyaç vardır. Bu arada öğrencilerin çok sayıda sınava tabi tutularak sınav manyağı haline getirilmemesi gerekir. Çünkü ilk ve ortaöğretimde sınav sayısı artıkça öğrenciler zamanlarının önemli bir bölümünü okullarının dışında dershanelerde geçirmek zorunda kalmaktadır. Bunun sonucudur ki eğitimde bir dershane sektörü oluşmuştur. Parası olan bu sektörden yararlanmakta olmayanlar ise yararlanamamaktadır. Kısacası eğitimde eşitlik ve adalet yok olmaktadır. Bu uygulamaya son vermek, eğitim ve öğretimin sadece eğitim kurumlarında yani okullarda verilmesi gerekirken öğrencilerin dershanelere kaymasını sağlayan uygulamalar ciddi bir sıkıntı kaynağıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.