Siyasetin temeli seçimle atılır
Yarını inşa için önemli olan seçim konusuna devam. Güncel önemli.. Bin Ali, iki cümle ile: İnsanlık için ibret. Zulümlerine, demokratik usullerle son verilmek istenen bütün zalimler için ise, bu dersi anlayıp, talihlerine sevinerek adalete yardımcı olma fırsatıdır.
Bu günler, dört yılımızı etkileyecek karar zamanıdır. Temel çürük atılırsa, yapı 4 sene gitmez, yıkılır. Hepten yanlış olursa, Allah korusun. “Bir deli kuyuya bir taş atar; kırk akıllı çıkaramaz. ¥ DEVAMI 14. SAYFADA
” 28 Şubat’lar, Sezer’ler gelir. Sağlam temel atarsak, Selçuklu ve Kayı Beyliği gibi bir destan doğar, barış gelir. Bugün, düşünme zamanıdır. “İyi düşündüm” demek güzel. Daha iyisini düşünüp, gayret etmek daha güzeldir. Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmamız gerektiği halde yapmadığımızdan da sorumluyuz. Darbe, ETÖ, dökülen bürokrasi, yeni anayasa, dünya krizi gibi bir zamanda, partilerin oyları dağıtmaktan başka işe yaramayacak seçim kararı önemli. Yalnız parti düşünülerek verilemez:
Şimdi 65 partimiz var. Baraj kalksa 100’ü geçer. İstikrarsızlık gelir. Baraj şart.
Baraj olmasa bütün partiler girer. Barajlı sistemde partilerin önünde beş alternatif var: 1) Seçime girmek. 2) Girmemek 3) Ortak girmek. 4) Kazanacak partiden kontenjan almak. 5) Şartlara uygun yeni çözüm aramak.
Alışılmış dört seçenek: 1) Seçimlere girmek: Barajı geçecekse elbet girecek. Büyük farkla yanılmanın bedeli olur. 2) Seçime girmemek: 65 partinin seçimi olmaz. Tanıtım için seçime girilmez. O öncenin işidir. 3) Barajda zorlanan partiler ortaklığı: Uzun vadeli siyasete, kısa vadeli çözüm, zamanla zarara dönüşür. Kazanılan oy, üç günde evine döner. Kaybedilen dönmez. Her seçimde yeni ortak aranmaz. 4) Kazanacağı belli bir partiden kontenjan almak: Her iki parti için de ciddi zafiyettir.
5) Hazır ve kolay olanın dışında şartlara uygun yeni çözüm için, önce parti ve milletin partilere karşı tavır ve beklentilerini değerlendirme zarureti vardır.
Parti diktasından gelen CHP’nin durumu, siyasetin hukuk, akıl ve vicdani temellere oturtulmasına imkan vermemekte, milleti “öteki” girdabına itmektedir. CHP hâlâ bütün partilerden daha eşittir. Hiçbir parti simitçi büfesi açamaz, CHP binlerce işçi çalıştıran fabrikaların sahibi olan bankanın sahibidir. Gerektiğinde Barolar Birliği başkanını; Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nu ve binlerce kişiyi maaşa bağlar. On binlere ümit verir. Onun içindir ki CHP kadrosundan doğan partiler kapanır. CHP’yi çok geride bırakan CHP’li DSP, geride kalır. Ama CHP ne uzar ne kısalır.
CHP dahil partiler, 1980 darbesiyle kapandı. CHP adı yine banka sahibi, yine sermaye, medya, bürokraside imtiyazlar kesintisiz, CHP yok olduğu zaman dahi, İş Bankası bekledi. Nasıl bekletildi? Bilen, anlayan, anlatabilen var mı? CHP, “TBMM, ancak 2/3 ekseriyetle toplanabilir” diyor. Akla, hukuka, vicdana, teamüle ters, uygulanması imkansız bu talep dahi adalet oluyor. Bir başsavcı, “Bu partiye hukuki yaptırım şık olmaz” diyor. CHP’nin karşı çıktığı kanuna “411 el kaosa kalktı” denebiliyor. “Milletin % 80’i istese izin vermeyin” diyenler, milletin % 95’ini önemsiz görenler, istisnasız CHP yandaşı. Yeni anayasa geliyor. CHP’nin son kırık ümidi bu seçim. Bu ümit nedeniyle CHP, başkansız seçime girse yine aynı oyu alır. Hedefte iktidar yok. Bir zaman sloganlaşmıştı. “Çankaya yoluna yatıp Gül’ü köşke çıkarmamak”. CHP, o gücü korumak istiyor.
Çarıklı erkan-ı harp denen Anadolu halkı da, kendini yok sayma, yeniden şekillendirme hastalığına, zulme, hukuk, akıl ve mantık dışılığa karşı tavrını koyuyor. Yeni 28 Şubat’lar hortlamasın; İzmir gibi susuz ve çöp içinde kalmayayım istiyor. İstikrar diyor. Uyanık duruyor. Milletin bu tehlike algısı, barajın düşürülmesini, tabandan partileşmeyi ve demokratik gelişimi engelliyor. Pazartesi’ye inşallah, bu değerlendirmeler ışığında beşinci alternatifimizi arayalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.