Vuran da vurulan da Haçlı Seferi diyor
ABD ve koalisyon ortaklarının Libya'ya saldırılarını başlattıkları gün Kaddafi bunun bir "Haçlı Seferi" olduğunu söyledi. Kaddafi'nin bu açıklaması İslam Dünyası'nın desteğini sağlamaya dönük bir söz olarak takdim edildi. Sözün doğru ya da yanlışlığı üzerinde hiç durulmadı, düşünülmedi. Hatta düşünülmesi engellenmeye çalışıldı. Ancak çok geçmedi bu defa da Rusya Başbakanı Putin Libya'ya yönelik saldırıyı "Haçlı Seferi" olarak nitelendirdi. Bu tür değerlendirme sadece bu iki açıklamadan ibaret kalsaydı arada kaynayıp gidecekti. Ancak, önceki gün de Fransız İçişleri Bakanı Claude Gueant da katıldığı bir televizyon programında koalisyon güçlerinin Libya operasyonunu "Haçlı Seferi" olarak adlandırdı ve Sarkozy'nin bu Haçlı Seferine önderlik ettiğini söyledi. Yani tablo şöyle bir hatırlandığında Libya operasyonunda saldırıya uğrayan Kaddafi ile saldıran Fransa'nın İçişleri Bakanı aynı değerlendirmeyi yapıyor. Buna bir de Putin'i eklerseniz artık Libya Operasyonunun yapılan açıklamaların aksine bir hedefe yöneldiğini söylemek yanlış olmaz.
Yukarıdaki değerlendirmeler tekzip edilmeden ortada durduğuna göre saldırganların yaptıkları "Kaddafi hedef değildir", "Kara operasyonu, işgal yok" ya da "Amaç Libya'yı bölmek değil" şeklindeki açıklamaların inandırıcılığı olabilir mi? Bu tür açıklamaları doğru kabul etmek akıllı insanlarca mümkün mü?
Hedef Kaddafi değilse saldırı kime karşı yürütülüyor? Kaddafi'nin karargahı niçin bombalanıyor? Yoksa saldırganlar ile Kaddafi arasında gizli bir bağ var da Kaddafi karargahı terk ettiğinde mi saldırı gerçekleştiriliyor? Kısacası dünya ile kafa mı buluyor ABD destekli Fransız operasyonunu gerçekleştirenler?
Eğer bu saldırılarda hedef Kaddafi değilse Libya halkıdır. Libya halkını Kaddafi yanlıları ve karşıtları diye ayırıp Kaddafi yandaşlarının yok edilmesi gibi bir anlayış saldırının gerekçesi olabilir mi? Bu operasyon bir takım insani gerekçelerle izah edilebilir mi?
Diyelim ki Kaddafi'yi ortadan kaldırmak gibi bir niyet yok... Peki o zaman saldırının bir anlamı kalır mı? Bu kadar da dünyanın gözünün içine baka baka yalan söylenir mi, söylenebilir mi?
Bu arada Libya'nın işgalinin söz konusu olmadığı şeklindeki açıklamalar da gerçeği yansıtmıyor. Çünkü, Fransa aslında bu saldırıyı tek başına başlattı. ABD ve diğer ülkeler destek verdiler. Fransa'nın bu tavrı dünya üzerinde yoğun tepki çekince geri adım atılmak zorunda kalındı. Eğer dünya biraz daha sessiz kalsaydı Sarkozy için Libya'nın işgali de gündemdeydi. Haçlı Seferleri Avrupa'dan başlayıp Kudüs'te noktalanırken herhalde bu seferlere katılanlar turistik bir geziye çıkmamışlardı. Haçlı seferlerinin geçilen topraklarda neye mal olduğunu biraz tarih okumuş olanlar çok iyi bilirler. Kin ve nefret kustular, geçtikleri yerlerde taş üstünde taş bırakmadılar. Öylesine öfke ve kin doluydular ki vahşette sınır tanımadılar. Eğer bugün Batı dünyasının İslam ülkelerinden herhangi birine yönelik saldırısı Haçlı Seferi olarak nitelendiriliyorsa bu geçmişe dönük bir hatırlamadır/bağlılıktır. Kaldı ki Irak'ın işgaline yönelik ABD ve koalisyon ortaklarının saldırısını o zamanki ABD Başkanı da Haçlı Seferi olarak nitelendirmişti. Kısacası Hristiyan dünyasında Haçlı Seferleri sevdası ve özlemi sona ermiş değildir. Hilalin birliğini Osmanlı Devletini yıkarak dağıtmayı başarmışlar ve Haçlı Ruhunu da bırakmamışlardır. Bırakacakları da yoktur. Bunun karşısına yeniden çıkacak güç ise Hilal'ın birliğinin sağlanmasına bağlıdır. Bir diğer ifade ile yeniden ayağa kalkmak şarttır. Buna belki Batıya yönelik bir cihat hareketi için değil ama en azından Haçlı saldırılarının tekrarlanmasını önlemek için ihtiyaç vardır. Çünkü, Batı kültürünün temelini güç oluşturur, bunun içinde sadece güçten anlarlar. Karşılarında anında cevap verecek bir güç oluştuğu takdirde kesinlikle ikide bir Haçlı Seferi düzenlemek için bu kadar kolay ittifak sağlayamayacaklardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.