Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Söylemde demokrat, Eylemde tek seçici!..

Söylemde demokrat, Eylemde tek seçici!..

Partiler bugün Yüksek Seçim Kurulu'na aday listelerini teslim edecekler.


Bazı sebeplerden listelerde boy bırakılan yerler olursa bunlar da verilecek süre içinde doldurulacaktır. Ancak, listeler bugün akşama kadar büyük ölçüde belirlenmiş olacaktır. Peki listeler partilerde nasıl belirlendi? Demokratik sistemin olmazsa olmaz kurumları olan partilerde aday belirlemesinde demokratik kurallara ne ölçüde uyuldu?

Biz kendi yorumumuzu sona bırakarak AK Parti, CHP ve MHP'de listelerin nasıl belirlendiğini iki gazete manşetinden aktarmak istiyorum.

İlk manşette bu husus söyle dile getiriliyordu:

"Kim derlerse o!

12 Haziran'a iki ay kala seçim havasına girdik. Türk siyasetine dört kişi yön veriyor"

Bu dört kişiden üçü AK Parti, CHP ve MHP'nin liderleri. Dördüncü kişi ise İmralı sakini...

Bir diğer gazete manşeti ise;

"Erken Seçim..

Milletvekillerini yine üç lider seçiyor, bize de 12 Haziran'da sandığa gidip oy vermek düşüyor. Liderler seçimini yaptı bile..."

Bu durum ise partilere göre şu ifadelerle izah ediliyor:

- Erdoğan 9'uncu katta vekillerini seçiyor.

- CHP'de OHAL ilan edildi. Gözler Kılıçdaroğlu'nda.

- Bahçeli, 2'nci katta listesini hazırlıyor...

Halbuki milletin karşısına çıktıklarında demokrasiyi kimselere bırakmayan, bazen ortak akıl deyip kararların ortak birlikte katılımla alınacağı sözünü verenler, bazen milletvekili adaylarını milletin belirlemesi gerektiğini söyleyenler milletvekili adaylarının belirlenmesine gelince hemen tek seçici kesiliveriyorlar. Bunun sonucu olarak da genel başkan ne derse o oluyor. Böyle bir liste belirlemesinin ardından oluşacak parti gruplarında ya da Millet Meclisi Genel Kurulu'nda ortak akılın oluşması mümkün olabilir mi? Olsa olsa genel başkana bağlılık yarışı oluşabilir.

Geçmişte eleştirdikleri hususlara kendileri genel başkan olduklarında sonuna kadar sarılan liderlerle bu ülke nereye gidebilir? Kendi partilerinde demokratik kuralları hayata geçirmeyen/geçiremeyenlerin ülkede bu kuralları uygulamaya koyabileceklerine inanmak mümkün olabilir mi?

Çeşitli sebeplerden dolayı partilerde adayların belirlenmesini tüm üyelerinin katılımı ile yapmaları mümkün olmuyor diyelim. Bu hususta siyasi partiler yasası ve seçim mevzuatında gerekli düzenlemeler yapılmamış/yapılamamış olması bunun gerekçesi olabilir. Ancak, liderlerin böyle bir demokratik uygulamayı içlerine sindirmeleri mümkün olsaydı şimdiye kadar söz konusu yasalardaki değişikliği yapmaları zor mu olurdu? Kaldı ki hâlâ yüzde 10 barajının kaldırılmasını gündeme bile getirmekten kaçınan liderlerden listelerin belirlenmesini teşkilatlara bırakmalarını beklemek gerçekçi olabilir mi?

Bütün bu sorulara farklı cevaplar vermek mümkündür. Çünkü, soruların cevabı herkese göre değişebilir. Ancak, aday listeleri belirlenirken sonuna kadar parti organlarının devrede olması, bir tek kişinin tek seçiciliğine bırakılmaması gerekmez mi? Milli Görüş partilerinde 40 yıl boyunca listelerin belirlenmesi söz konusu olduğunda partinin tüm organları sonuna kadar devrede olur, günler süren müzakerelerle listeler belirlenirdi. O uygulamayı demokratik bulmayanların ortak akıl diye çıkıp bugün geldikleri noktada listelerin tek kişi tarafından belirlenmesi parti organlarının hiçbir fonksiyonunun olmaması dikkat çekici değil midir?

Bu noktada Saadet Partisi'nin dün yapılan Sincan ilçe kongresinde konuşan Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan'ın bir değerlendirmesini aktarmak istiyorum. Sayın Kazan şöyle diyordu:

"Saadet Partisi Türkiye için lazım değil elzem partidir."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi