Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

90 yıllık sırmış!..

90 yıllık sırmış!..

Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Satan'ın yazdığı "İngiliz Yıllık Raporlarında Türkiye: 1921" kitap bir gazetede "90 YILLIK SIR... Vahdettin milli mücadeleyi desteklemiş!" başlığı altında haberleştirilmişti. Haberi okuyucunca "Ne sırmış ama!.." demekten kendimi alamadım. Çünkü, ortada bir sır yoktu. Sadece gizlenmiş bilgilerin, bilenler ise bir takım ceza tehditleri ile susturulmuşlardı. Yani Vahdettin'in milli mücadeleye bir diğer ifadesiyle Mustafa Kemal'e destek verdiğini öğrenmemiz için ille de İngiliz belgelerine ihtiyacımız yoktu. Çünkü bu gerçek biliniyordu. Bilmeyen sadece resmi tarih yazarları ve onları yönlendirenlerdi. Aslında onlar da elbette biliyorlardı. Ama bilinmemesi gerekiyordu. Vahdettin'in hain ilan edilebilmesi için bir takım sansürlere ihtiyaç vardı...

Ne yazık ki kendimizle ilgili gerçekleri öğrenmemiz için ya İngiliz ya ABD ya da Alman veya Fransız belgelerine ihtiyacımız oluyor!.. Kendimizle ilgili gerçekleri kendi belgelerimizden öğrenebileceğimiz güne kadar da bu ülkede fikir ve düşünce özgürlüğünden söz etmenin anlamı olmayacak.

İsterseniz yazımızın konusunu oluşturan söz konusu habere dönelim. "Son padişah Sultan Vahdettin'in Kurtuluş Savaşı öncesi milli mücadeleye yardım edip etmediği tartışması ortaya çıkan 90 yıllık bir belgeyle yeni bir boyut kazandı" denilen haberin kaynağı 1921 yılında Türkiye'de bulunan İngiliz Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbold'un İngiltere'ye gönderdiği raporlar. Yrd. Doç. Dr. Satan yaptığı araştırmada bu belgeye ulaşarak hazırladığı kitapta bilinen ancak gizlenen, tartışılması yıllardan beri yasak olan bir konuyu gündeme taşımış. İyi de olmuş. Hoş bundan sonra bu tür tartışmalardan bir sonuç çıkması söz konusu değil ama yıllarca resmi tarih tarafından hain ilan edilmiş insanların belki aklanmasına vesile olur. Çünkü yalan yanlış bilgilerle üç neslin beyinleri yıkandı. Şimdi yıkanan beyinlerdeki yanlış bilgilerin temizlenerek doğruların yerleştirilmesi sanıldığı kadar kolay değildir. Çünkü, çocuklarımıza okutulan tarih kitaplarının benzeri yanlış bilgilerden temizlenmesi de kolay olmayacaktır. Çünkü bu ülkede hala bir takım tabular vardır ve bu tabuların yandaşları doğruların ortaya çıkmasına karşı direneceklerdir. Halbuki Vahdettin hain ilan edilmeden onun milli mücadeleye desteği gizlenmeden de Milli Mücadele ve o mücadeleyi verenlerin önemi, değeri eksilmezdi. Ancak, ne var ki tarihi yazdıranlar genellikle kendilerine göre yazılmasından yana olmuşlardır. Bu arada elbette bir takım kraldan fazla kralcıların ortaya çıkması tarihi yapanların niyeti ne olursa olsun kendi düşüncelerine göre olayların kaleme alınmasında devreye girmişlerdir. Böyle olunca da milletler çoğu zaman olayları yapanların bakışına göre değil kendilerini onların yerine koyanların arzusuna göre kaleme alınmış metinlerden öğrenmek zorunda kalmışladır. Buna rağmen sözü edilen kitapta yer alan iki önemli husus bizce ve pek çok kimsece bilinmiyor değildi. Ne Vahdettin'in Milli Mücadele'ye ve Mustafa Kemal'e desteği ne de Yunanlıların Anadolu içlerine kadar ilerlemesinin arkasındaki gücün İngilizler olduğu meçhuldü. Şahsen en az 50 yıldır o kitapta yer alan ve gazete haberinde "90 yıllık sır" olarak takdim edilen bilgilere sahiptim. Hatta 1970'li yıllarda çalıştığım gazetelerde yazdığım yazılarda ve o yıllarda birlikte çalıştığımız Hasan Karakaya kardeşim hazırladığı bir dizi yazıda bu hususları dile getirmişti. Kaldı ki bu Karakaya ve benim dile getirdiğimiz hususlar sadece bize ait değildi. Elimizdeki kitaplardan ve bir takım makalelerden elde ettiğimiz bilgilerdi. Demek istediğim husus İngiliz belgelerinde yer alan görüşler biliniyordu. Ancak, dile getirilmesinin bir takım sıkıntıları vardı. Soruşturmaya, hatta cezaya muhatap olabilirdiniz. Kaldı ki siz ne derseniz deyin okulda çocuklarınızın beyni resmi tarihlerde yer alan bilgilerle yıkanınca ister istemez sizin söyledikleriniz arada kaynayıp gitmeye mahkum oluyordu.

Milli Mücadele kahramanlarının bir kısmı yazdıkları hatıralarında aslında pek çok gerçeği gündeme taşımışlardı. Bunun da ötesinde tarihi olaylar üzerinde biraz olsun derinlemesine düşünmek, olayların perde arkasında nelerin olabileceğine kafa yormak ile yakın tarihimizle ilgili sır sanılan olayların hiç birinin sır olmadığını görülebilir. Yeter ki aklımızı ve yüreğimizi bir ideolojiye mahkum etmeyelim. Kaldı ki yakın tarihimizin doğru olarak öğretilmesi kimsenin değerini azaltmaz. Ancak aldatmayı ve yeni putlar oluşturmayı düşünenler tarihi, olayları olduğu gibi anlatan bir bilim olmaktan çıkartarak istedikleri gibi gösteren metinler haline getirmesinler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi