Belkıs İbrahimhakkıoğlu

Belkıs İbrahimhakkıoğlu

Yapıcı merhamet

Yapıcı merhamet

Stefan Zweig, “merhamet” romanında merhameti ikiye ayırır; “Kalbin sabırsızlığından gelen merhamet, akıldan yana zayıf ve aşırı duyguludur, bir başkasının acısını görmenin verdiği büyük üzüntüden elden geldiğince çabuk kurtulmak ister. Böylesi bir merhamet acıyı paylaşmaz, başkasının acısını kendi ruhundan uzaklaştırma çabasıdır yalnızca. Diğer merhamet (ki yalnız bunun değeri vardır) duygusallıktan uzak, fakat yaratıcı olandır. Ne istediğini bilir. Sabır gösterip, acıyı paylaşmada gücünün yettiği kadar, hatta gücünün ötesinde direnir”.
Merhamet, Allah’ın kulda yansıyan tecellilerindendir, kalbi mühürlü olmayan her insanın ortak duygusudur. Duyguyu eyleme dönüştürme hâli ise iradenin tasarrufunda gerçekleşir.
Acıma hissimizi eyleme dönüştürmeden önce, karşımızdakine (bütün canlılar dahil) fayda mı, zarar mı sağlayacağını pek düşünmeyiz. Sabırsızlığımız buna izin vermez. “Merhametten maraz doğar” atalar sözü merhametsiz olmayı öğütlemez, aksine muhasebeden geçirmediğimiz duygusallığımızın zarar verici olduğunu ifade eder.
Kur’an-ı Kerim, baştan sona âyetlerde sık sık Allah’ın “merhametlilerin en merhametlisi” olduğunu hatırlatır ve bize merhametli olmayı öğütler. Bize öğütlenen merhamet, yalnızca belli bir olaya, ya da anlara yoğunlaşmış, duygusal zaaf değildir. Hayatın bütününü kuşatan, yapıcı, iyileştirici, barış ve güveni sağlayıcı ahlâki vasıftır. O yüzden merhamet duygusu, pek çok vasıfla iç içe bütünleştiği zaman şifa olur.
Tahammül, sabır, şefkat, anlayış, nezaket, affedicilik, mahlûkatın hukukunu gözetme gibi insana değer kazandıran özellikler, merhametin inşa edici yönünü beslerler. Aklı ve sabrı devreden çıkaran duygusallık ise iyilik adına yapılan kötülüklerdendir. Sonunu getiremediğimiz anlık acımalar merhametin derin anlamıyla örtüşmez.
Reklâm üzerinden duygusallık üreten zamanımızda merhamet de pek çok insanî hasletlerimiz gibi yaralanmış durumda. Hayatların, insafsızca ve arsızca teşhir edildiği televizyon programlarında gözyaşının safiyeti reyting ucuzculuğuna kurban ediliyor. Gözyaşı, artık parasal değeri olan getiriler arasında. “Çok duygusalım” cümlesi, çağımızın sakız gibi çiğnenen şablon cümlesi oldu.
Neredeyse hemen her gün yanı başımızda, kadınların bıçaklandığı, enses ilişkilerin yaşandığı, yavrulara tecavüz edildiği bir ortamda merhametin varlığından nasıl söz edeceğiz? Kadınları, “özgür yaşam”a özendirip sokağa salan anlayış sahipleri, onlar bıçaklandığında neredeler?
Bu ülkede çok sayıda susturulmuş kadınlar var. Kızılcık şerbeti içen, bağırlarına taş basan kadınlar var. Demokrasi romantiklerinden hiç kimse bu yaraları açmadı, açamaz. Plastik duyarlılıkla bu meselenin altından kalkılmaz çünkü. Açmak isteyenlerse yaraya merhem olmak niyetiyle değil, karşıdakini suçlamak, malzeme kabilinden kullanmak için kaşıyorlar.
İnsanoğlu meşakkat üzere yaratılmış. Bunu bize Rabbimiz söylüyor. İnsanın olduğu yerde problem de var olacaktır. Önemli olan problemleri, sıkıntıları Hakk’ın rızasına göre göğüsleyebilmemizdir. Hakk’ı ve sabrı tavsiye edenlerden olmamızdır. Gelip geçici hevesler ve düşünceler gerçek merhamet sahiplerinin işi değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Belkıs İbrahimhakkıoğlu Arşivi