Belkıs İbrahimhakkıoğlu

Belkıs İbrahimhakkıoğlu

On üçler

On üçler

On üç şehit, on üç evlât. On üç ailede on üç ana. Analar için, hâlâ süt emzirdikleri, ortalıkta koşup oynayan, her zaman kucaklarının koruyuculuğuna sokulmaya hazır bebeleri, kan emici birilerinin iğrenç oyunlarına kurban ediliyor.

Otuz yıldır nice on üçler kurban verdik. Nice anaların bağrı dağlandı. Bizler şehitlerin adlarını unuttuk, ama analar acılarını unutmadı. “Vatan sağ olsun” dediler, şehitliğin ve şehit anası olmanın Allah katındaki mükâfatıyla teselli buldular, ama unutmadılar. Çünkü her yeni şehitte evlâtlarını yeniden kurban verdiler. O unutulmaz acıyı bir daha bir daha yaşadılar.

Ne için? Bu ne bir meydan savaşıdır ne de sınırları, gerekçeleri her iki taraf için açıkça çizilmiş şeffaf bir davanın meselesidir. Her yeni şartta yeniden ağız ve yöntem değiştiren ama sadece terörün yöntemini sabit tutan şerrin diliyle mecbur kalınan çirkin bir savaştır. Şerrin savaşı, şerle beslenen, şerden beslenenlerin savaşıdır bu.

Tevhidin yolları çeşitli olsa da neticede tekliğe ulaştırır insanı. Dili, dini, ırkı farklı olsa da insanlar arasında birleşmeyi, kaynaşmayı, bütünleşmeyi sağlayan bir dildir onunki. Oysa şerrin dili böler, parçalar. Bizim yaşadığımız tam da böyle bir bölünmedir . Tevhid yolunun yolcularına melekler refakat eder, onun kanatlarının esintisi altında yola çıkar ve menzillerine revan olur tevhid yolcuları. Oysa şerrin yolcularının kılavuzu şeytandır.

Karşımızda barış, emek ve demokrasi gibi erdemleri, yüksek bir ahlâkı sahiplendiğini iddia eden bir taife var... Anlamaya çalışıyorum. Bu davanın neresi nereye kadar haklı görülebilir? Haklı davanın dili farklıdır ve en haklı davanın bile şerri, terörü bir yöntem olarak sahiplendiği anda haksızlaştığı unutulmamalıdır. Tarih, haklı davalarını şerrin yöntemiyle savunmaya kalkışan nice çirkin isim ile doludur.

Şerrin dii nedir? Yalan, iftira, Makyavelist zihniyet. Yani amaca ulaşmak için her yolu mubah görmek. Tabii bu kadarla da kalmıyor. Adam öldürmek, can almak meselâ, bu yolda haklı bir yöntemdir. Bu anlayışa göre toplumların kurtuluşu için bireyler ölebilir! Bu tavır insanın kendisini ilâh ilan etmesi ve öyle icraatta bulunması, kısaca Firavunlaşması anlamına gelir oysa.

Bu vahşi yöntemin bir vebali de kalem tutanların sırtındadır. Kürt çıkmazına kalem tutanlar ne kadar çözücü ya da azdırıcı katkıda bulunmaktadır, malûm. İnsanlık derdi olmayanlar güne yarar, güne yazar. Rüzgârın estiği yönden, kalemini gündeme getirecek konuları kovalayarak yazar. Kuvvetli ne tarafta ise, yani çıkarları ne tarafta ise o tarafa çabucak dönerler. Onlar için geçerli olan dil gene şerrin diline benzer. Küfür de, galiz de, iftira da makbullerindendir. Gelecek onları asla ilgilendirmez. Varsa yoksa bugündür, bugündedirler. Çünkü sadece bu günde yaşamaktadırlar. Onlardan sonrası tufandır.

Görülen o ki bu çıkmazın çıkarını bulmakta haktan yana davranılmadıkça bir çözüme ulaşılamayacaktır. Romantik duygusallıklarla yol alınamaz. Bir kere, bir taraf olarak Kürtlerin ne istediklerini açıkça ortaya koymaları gerekmektedir, her gün yeniden ağız değiştirmek, kelimeleri eğip bükmek yerine açık bir tavır. Açık söylesinler biz de bilelim, ne istediklerini. Toprak mı, devlet mi, federatif bölge mi? Anadil mi, kültür özerkliği mi? Yoksa kargaşa yaratmak, puslu havada dolaşacak beynelmilel kurtların güzergâhını hazırlamak mı? Tartışalım, dökelim eteğimizdeki taşları. Yeri gelince sesimizin tonu yükselsin bile. Ama şerrin diliyle konuşma, onun yöntemiyle saldırma. Çünkü terörün kime yaradığı meselesinden önce onun hiçbir hayır getirmediğini görmenin zamanı geldi geçti.

Devlet geleneği olmayan toplumları teröre yaslanarak peşinden sürükleyenlerin sebep olacağı akıbet ise apayrı bir meseledir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Belkıs İbrahimhakkıoğlu Arşivi