Hangi dünya Türkiye'yi örnek alacak?
Son yılların en büyük kuraklığını yaşayan Doğu Afrika'ya özellikle de Somali'ye yönelik yardım kampanyaları güzel ve hayırlı bir yarışa döndü. Tüm yardım kuruluşları ile bazı devlet kurumları yardım kampanyaları açtılar. Topladıkları yardımları ihtiyacı olanlara ulaştırıyorlar. Millet olarak bize yakışan bir tavır. Tarih boyunca olduğu gibi bugün de darda olana yardım elimizi uzatma özelliğimizin hâlâ canlılığını koruduğunu görmek geleceğe ümitle bakmamızı sağlıyor.
Bu millet tüm dünya açlıktan ölümler karşısında sessizliğini korusa, seyirci kalıp sadece gevezelik yapmakla meşgul olsa da açlıkla boğuşan insanların acısını bu millet tek başına paylaşmaya devam edecektir. Çünkü insanımız yurdumuzun her köşesinde sürdürülen yardım kampanyalarına gönülden destek veriyor, cebindeki 20 lirasını severek ihtiyacı olan insanlarla paylaşıyor. İnsanımız sadece Afrika için değil, dünyanın her köşesinde zor durumda kalmış olanların yardımına koşuyor. Pazar Akşamı Ramazan etkinliklerinin sürdürüldüğü Sincan Lale Meydanı'nda bazı yardım dernekleri stant açmışlar hem kendilerini tanıtıcı broşürler dağıtıyor hem de yardım yapmak isteyenlerin yardımlarını makbuz karşılığı alıyorlardı. Bu stantların birisine yaşlı bir hanım yaklaşarak görevli gence yardımda bulunmak istediğini söylüyor. Yaşlı teyze Filistin'e yardım etmek istediğini söyleyince görevli genç kaç lira vermek istediğini, adını ve telefon numarasını sorarak aldığı cevapları makbuza yazıyor. Yaşlı teyzenin çantasından çıkardığı bin lirayı uzatırken hem makbuzu kesen görevli hem de yardım derneğinin broşürlerini dağıtmak için görev almış olan bizim delikanlı Mehmet Fahri çok heyecanlanıyor. Gece yarısından sonra eve geldiğinde olayı öylesine heyecan ve mutlukla bizlere anlattı ki doğrusu aynı heyecanı biz de yaşadık. Belli ki uzunca bir süredir bir kenara koyduğu küçük birikimlerini Filistin'e gönderiyor. Demek istediğim o ki, bu millet Sovyet işgaline karşı mücadele veren Afganistan'daki mücahitlere gerekeni yaptı. Deprem ve sel felaketleri ile sarsılan Endonezya ve Pakistan'da da aynı hassasiyeti gösterdi, bir ekmeğini ikiye bölerek paylaşma güzelliğini sergiledi. Demek istediğim o ki sadece Somali konusunda değil insanımız dünyanın her yerindeki felaketlerin acısını yüreğinde duyuyor ve hemen yapabileceğini yapmak için harekete geçiyor.
Elbette kuraklık insan iradesi dışında gelişen bir afettir. Ancak, bunda emperyalistlerin doymak bilmeyen aç gözlülüğünün payı yok mu? Sömürgeci güçlerin dünyanın hemen her köşesi ile ilgileri misyonerlik faaliyetleri ve sömürmekle sınırlı olmasının yaşananlar olumsuzluklardaki payını düşünmek durumunda değimliyiz? Yani başta ABD olmak üzere sömürgecilerin sadece tüketmeye yönelik anlayışları değişmeden Afrika ya da dünyanın bir başka köşesindeki açlığın son bulması mümkün olabilir mi? Doğu Afrika bugün açlıkla boğuşuyorsa olayı sadece kuraklık ile izah etmek gerçeği ne ölçüde yansıtır? Çünkü haberlerde Afrika'daki açlık sadece kuraklık ile izah ediliyor. Sanki Afrika'da su kaynakları yok, tarım sadece yağmura bağlı, yağmur yağmadığı içinde kuraklık kaçınılmaz oldu gibi bir anlayış ortaya çıkıyor. Nedense uzun yıllardan beri Afrika'nın her türlü yer altı ve yer üste zenginliklerini bedava denecek fiyatlarla alıp götürenler ve bu zenginlikleri sadece kendi insanlarının refahı için kullananlar görülmek istenmiyor.
Demek istediğim o ki kuraklık elbette insan iradesi dışında gelişen bir olaydır ama Afrika'nın zenginliklerini sömürüp Afrika'yı gelişen teknolojilerden mahrum bırakanların masaya yatırılması da gerekmez mi?
Afrikalı eğer kendi zenginliklerini kendisi için kullanabilmiş olsaydı Afrika'yı bir boydan öbür boya kateden nehirlerinden yararlanarak sulamalı tarım yapabilecek duruma gelmiş olsaydı, bu hususta Afrikalı'ya yardımcı olsaydı bu kuraklığın etkileri azaltılamaz mıydı? Yani Afrika'ya ne zaman bir yardım söz konusu olsa BM'ye bağlı uluslararası kuruluşların yetkilileri, "Biz Afrikalıya balık vermek değil, balığı tutmayı öğretiyoruz" şeklinde açıklamalar yapmak yerine gerçekten bu söylediklerini yapmış olsalardı sanıyorum Afrikalı bugün yaşadıklarını yaşamazdı.
Sömürgeciler sadece Afrika'dan aldıklarının cüzi bir kısmını bugün ihtiyacı olan Afrika'ya aktarsalardı o insanlar yıllardan beri açlık çekmez, anneler evlatlarını ölümün kollarına terk etmezlerdi. Millet olarak yardım seferberliğini sürdürürken olayların nedenlerini düşünmek ve sorumlularını da doğru tespit etmek durumundayız. Bu tespit doğru yapılırsa Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın Afrika'daki açlık konusunda, hangi ülkenin/ülkelerin Türkiye'yi örnek alması gerektiği temennisi daha bir anlam kazanır. Aksi halde sömürgecilerin sömürmenin ötesinde hasletlerinin olduğunu düşünmek kendimizi kandırmak olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.