Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Suriye konusunda ABD ile amaç birliği

Suriye konusunda ABD ile amaç birliği

Medyada yer alan bazı haber ve yorumlarda Türkiye, Suriye'ye müdahalenin eşiğinde havası estiriliyor. Sanki birileri Türkiye'de bu yönde bir kamuoyu oluşturmanın peşinde. Bir adım daha ileri gidersek ABD'nin yapmak isteğini Türkiye'ye yaptırmak isteyenler var gibi. Bunlar sadece kendi başlarına olaylardan böyle bir sonuç mu çıkarıyorlar yoksa ABD adına mı yazıyorlar, konuşuyorlar elbette kesin hüküm vermek doğru olmaz. Yalnız kesin olan husus bu ülkede yıllardan beri ABD yandaşı -isterseniz ifadeyi biraz yumuşatmak için buna sempatizanı diyelim- bir kesim oluştu. Bu kesim çoğu zaman toplumun büyük bir bölümü ile ters de düşseler ülke çıkarlarını ABD yandaşlığında, gerekirse ABD taşeronluğunda görüyorlar.

Gelelim esas konumuza. Suriye ile ilişkilerimizin birkaç ay öncesine göre çok bozulduğunu söylemeye diplomasi trafiğini takip etmek yetiyor. Özellikle Başbakan Erdoğan'ın açıklamaları, Dışişleri Bakanı'nın Suriye ziyareti ve Esad ile 6.5 saatlik görüşmesi, bu görüşmeye rağmen Suriye ordusunun saldırılarının bitmemesi, hatta Lazkiye'ye de sıçraması, saldırı sonucu buradaki Filistin kamplarında yaşayan Filistinlilerin kamplarını terk etmek zorunda kalışı insanı üzen gelişmeler. Bu gelişmeler karşısında Türkiye'nin Suriye'ye eskiden olduğu gibi dostça yaklaşmasını, eski duyguları beslemesini beklemek yanlış olur.

Özellikle Suriye'nin sınır komşumuz oluşu, Suriye'deki azınlık yönetiminin bu ülkedeki Suni çoğunluğa karşı sergilediği katliamların ülkemiz halkı üzerinde oluşturduğu tepki Türkiye'yi olayları durdurmak konusunda harekete geçmeye zorluyor. Bu zorunlulukla atılan adımlar ise bazı kesimlerin iştahını kabartıyor, Suriye'ye karşı bir cephe açılmasının toplumsal zeminini oluşturmak için harekete geçmelerine yardım ediyor.

Hemen belirteyim ki savaş çığırtkanlığının da ne olursa olsun savaşa karşı olmanın da yanlış olduğunu düşünüyorum. Benim karşı olduğum husus başkaları adına olayların içine girmek. Kendi sorumluluğumuz savaşı gerektiriyorsa yapmamız gerekeni elbette yapacağız. Suriye'deki muhalif hareketlerin yılların birikimi ve patlaması olduğunu da bilenlerdenim. Çünkü baba Esad'ın sergilediği vahşet unutulmuş değil. Bu bakımdan hem insani olarak hem de inancımız gereği nerede bir zulüm varsa zalimlere karşı durmak boynumuzun borcu. Ne var ki tüm gelişmeleri değerlendirirken bölgemiz üzerinde Amerikan hedeflerini ve planlarını görmezden gelmenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Bunu söylerken elbette her taşın altında Amerika'nın aranmasının sağlıklı bir yaklaşım olmadığın da biliyorum. Çünkü, özellikle bölgemize yönelik ABD politikaların hedeflerinde bölge ülkelerinin siyasi rejimlerinin düzeltilmesi ya da bu ülkelerin demokratikleştirilmesinin fazla bir yeri yok. Bu yöndeki söylemler sadece propagandaya yönelik. Aksi olsaydı bölge ülkelerinde yıllardan beri diktatörlükler sürüp gidiyordu ve Amerika bunlardan hiç de rahatsız değildi.

Müslüman dünyaya yönelik Amerika'nın hedefi kendi çıkarlarını korumak ve bu çıkarların kalıcı hale gelmesini sağlamak. Bunun sağlanabilmesi için mümkünse İslam anlayışının sulandırılması da planın bir parçası. Gerek geçmişte gerek günümüzde ABD askerinin girdiği ülkelerde rejimler değişse de yıllarca o ülkelerde ot bitmemiştir. Irak'a bakalım... Hedef zalim Saddam'ı uzaklaştırmaktı. Uzaklaştırıldı de ne oldu? Irak halkının önemli bir kesimi Saddam'ı arar hale geldi. Afganistan işgal edildi de oldu? Bu ülke huzura ve refaha mı kavuştu? Afganistan topyekün Amerikan üssü haline geldi. Amerika buradan hemen her gün Pakistan'a vuruyor... Afganistan'ın işgali ile Pakistan'ın vurulmasının mantıki bir izahı var mı? Bize göre yok ama Amerika'nın çıkarları açısından var ki sürekli saldırılar sonucu Afganistan'ın işgalinden bu yana 10 binlerle ifade edilen Pakistanlı hayatını kaybetti, kaybetmeye devam ediyor.

Peki Türkiye Afganistan'a adı NATO müdahalesi olmakla birlikte ABD müdahalesine destek verirken hemen hergün Pakistan'ın vurulmasına da onay vermiş miydi? Bu soruya sanıyorum 'evet' demek mümkün değildir.

Demek istediğim o ki ABD ile ortak hareketlerin Türkiye'ye bugüne kadar hayrı olmadı. Benzer endişeyi Suriye konusunda da taşıyorum.Çünkü, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nuland, daha önceden Türkiye'nin Suriye konusunda sert açıklama yapacağından haberdar olduklarını, ABD ile Türkiye'nin Suriye konusunda amaçlarının aynı olduğunu söylüyor. Doğrusu bu ortak amacı ne olduğu insanı düşündürüyor? Suriye konusunda ABD ile Türkiye'nin hangi ortak amaçta birleştiklerini de halkımızın bilme hakkı olduğunu düşünüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi