Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Tek yanlı bakmanın sakıncaları!..

Tek yanlı bakmanın sakıncaları!..

Bayram yıllardır özlemi duyulan bir takım gelişmelere sahne oldu. Bu gelişmeler iktidar yanlısı medyada AK Parti iktidarının 9 yıllık mücadelesinin bir sonucu olarak değerlendiriliyor. İktidarda AK Parti olduğuna göre sivilleşme yönünde atılan adımların ve gelişmelerin iktidara maledilmesinin yadırganacak bir yanı yoktur. Ancak, bir adım daha ileri gidilerek akla gelebilen bir takım soruların cevaplarının da irdelenmesi gerekir. Bu suallerin başında ister istemez ABD'nin Türkiye'ye bölgede verdiği görevin katkısı gelir. Bu görevi Türkiye'nin hakkıyla yerine getirebilmesi için iktidar partisinin geniş halk kitlelerinin desteğine sahip olması işleri kolaylaştıracaktır. Düne kadar darbecilere destek verenler bugün birden bire neden kenara çekildiler, neden TSK'nın konumunun değişmesini istiyorlar sorusunun cevabı araştırılmalıdır. Dünün darbe destekçileri belki bugün el altından askerlere artık sivilleşmekten başka çare yok demiş olabilecekleri pek akla getirilmiyor. Hemen belirteyim ki ülkemizdeki her gelişmeyi ABD ve AB onayına bağlayarak izah etmeyi sevmiyorum. Kendi göbeğimizi kendimizin kesmesinden sadece mutluk duyuyorum. Ancak, birilerin dillerinden düşürmedikleri reel politika gerçeğini hatırlayınca işin bu boyutunu unutmamak zorundayız diye düşünüyorum.

MGK'da başlayan yeni oturma düzeni ile eşbaşkanlık görüntüsüne son verilmiş olmasını, 30 Ağustos törenlerinde Cumhurbaşkanı Gül'ün Başkomutan olarak tebrikleri kabul etmesi gibi gelişmeler yıllardan beri sürdürülen çarpıklıkların sona ermesi anlamına geliyor ama işin bir de aması var... Bugün pek kimse dile getirmese de sohbetlerde sıkça tekrarlanan bazı sorular var.

Elbette muhalefet olmak yapılan her şeyi eleştirmek değildir, olmamalıdır. Söz gelimi iktidar yanlılarının, "Kardeşim bu insanların yaptıkları iyi hiçbir şey yok mu?" sorusuna da haklılık kazandırmamak gerekir. Buna karşılık iktidar yanlılarının da gelişmeleri hiçbir süzgeçten geçirmeden devrim olarak nitelendirmeleri, devrimin arkasındaki güçleri soruşturma ihtiyacı duymamaları, tek yönlü düşünmenin bir başka boyutunu oluşturuyor.

Aslında sivilleşmenin yerleşmesi ve kalıcı olabilmesi tüm kesimlerinin tek yanlı düşünmekten, topyekün kabul ya da ret alışkanlığından kurtulması ile mümkündür. Bunun için öncelikli olarak yeni bir anayasanın hazırlanması ve her kesimin sivilleşmesinin anayasal teminat altına alınması gerekiyor. Bu da toplumumuzun ihtiyacı olduğu için, tüm siyasi partilerin katkısı ile sağlanmalıdır. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin son gelişmelere "Bu sivilleşme değil silikleştirme operasyonu" yaklaşımı ile nasıl sağlanabilir doğrusu anlamakta insan zorluk çekiyor.

Bugün tek sorun TSK'nın sivilleştirilmesi ya da demokratikleştirilmesi değil, bazı sivillerin ve siyasi partilerin sivilleştirilmesidir.

Bu arada dünkü bazı gazetelerde dikkatimi çeken bir başka habere temas etmek istiyorum. "Dünya devleri çıkarıyor, biz şube açıp bankacı alıyoruz" şeklinde özetlenen daha doğrusu iktidar yanlısı bir gazetenin bu başlıkla sunduğu haber dikkat çekiciydi. Çünkü, iktidar yanlısı gazete haberi heyecanla ve bir başarı ölçüsü olarak veriyordu.

Peki gerçekten bu haber bir başarı ölçüsü mü yoksa görülmek istenmeyen bir tehlikenin ya da sıkıntısının mı ifadesiydi?

Hemen belirteyim ki tek yanlı bakmaktan kendimi kurtarmaya çalışarak bugün bankaların durumu ve halkın bankalarla ilişkilerinde yaşadığı sıkıntıya dikkat çekmek istiyorum.

Bankaların şube sayılarını artırmaları halkın bankalara ilgisinin arttığı anlamına gelir. Peki bu ilginin sebebi halkın bankalara muhtaç hale geldiği olarak düşünülemez mi? Çünkü, bankalar ihtiyaç sahiplerine belli faiz karşılığı borç veren kurumlardır. Halk ne kadar çok borç alıyorsa ekonomi o kadar güçlüdür diye düşünmek sağlıklı bir yaklaşım mıdır? Bu soruya herkes kendi bakış açısına göre cevap verebilir. Ancak, Anadolu'da bankalar gayrimenkul zengini haline gelmiş durumda. Yani banklardan tarlasını yada evini ipotek göstererek kredi alanlar aldıkları krediyi ödeyemeyince bankalar ipotek koydukları gayrimenkule el koymaktadırlar. Kısacası bankaya borcu olan bir kişi bir ipin ucunu bir kaçırdığı an geri toplaması mümkün olmuyor. Hemen belirteyim ki Anadolu'da bankalar verdikleri kredilerin geri dönüp dönmediği üzerinde fazlaca durmuyorlar. Hatta sanki dönmese de ipotek koydukları gayrimenkullere el koysalar gibi hava esiyor. Özellike yabancı ortaklı bankaların yaklaşımı bu yönde. Bankaların hergün yeni şubeler açmalarına iktidar yanlısı gazeteler gibi yeni istihdam kapıları olarak bakmak mümkün olduğu gibi açılan yeni şubeleri yeni iflasların habercisi olarak nitelendirmek de mümkündür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi