NATO ya da ABD kalkanının hedefi hangi ülke?
Adını bile doğru koymadığımız ya da koyamadığımız; kimilerinin Füze Savunma Sistemi, kimilerinin NATO kalkanı, buna karşılık Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu'nun da füze radar sistemi dediği konuda kafaların aydınlatılması değil sanki iyice karıştırılması isteniyor. Çünkü yapılan açıklamalar öylesine çelişkilerle dolu ki bu saldırıdan en iyi korunma yöntemi sanıyorum medyaya kulakları tıkamak. Ancak bu da mümkün değil. Toplumun büyük bir bölümü gazete okumasa da misafirliklerde bile insanların bir gözü televizyon ekranlarında oluyor. Bu bakımdan propaganda saldırısından kurtulmak mümkün değil.
Öncelikli olarak Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun, "Radar tek bir ülkeye karşı oluşturulmuyor" açıklaması üzerinde durmakta yarar var... Diyelim ki Sayın Bakan'ın insanımızı yanıltmak gibi bir niyeti gerçekten yok. Peki tek bir ülkeye karşı değilse karşı oluşturulan diğer ülkeler hangileri. Söz gelimi Rusya'da bu gözetlemeye tabi mi? Bir diğer ifade ile NATO kalkanının hedefinde Rusya'da var mı? Bölge ülkelerini tek tek sayacak değilim. Çünkü eğer NATO füze savunma radarının hedefinde bir tek ülke değil de başka ülkeler de varsa onlar hangileridir? NATO denilse de aslında ABD hangi ülkeyi hangi ülkeye ve ülkelere karşı yakın tehlike olarak görüyor da bu sistemin bir ayağını ısrarla ülkemize yerleştirmenin peşinde ve bu ısrarında başarılı olarak gerekli anlaşmanın Türkiye'nin imzalaması sağladı?
Açıklığa kavuşturulması gereken bir başka husus da böyle bir anlaşmanın ülkemize yönelik bazı tepkileri gündeme getireceği kesin olduğuna göre anlaşmanın imzalanmasına karşılık ABD'den neyin güvencesi alındı? Ya da alınabildi mi? Bunlar devlet sırrı deyip olayı geçiştirmek mümkün değildir. Çünkü, neticede tüm faturayı ileride millet ödeyecektir?
Aslında söz konusu NATO'nun füze kalkanının hedefi bölgedeki tüm İslam ülkeleridir. Çünkü, NATO'nun düşman rengi Sovyetler Birliği'nin dağılması ile birlikte o günkü İngiltere Başkanı'nın teklifi ile yeşil olmuştur. Yani NATO için artık tehlike komünizm ya da bir başka ideoloji değil İslam'dır, İslam ülkeleridir. NATO'nun isteklerine karşı çıkan ya da ABD, İngiltere ve İsrail gibi ülkelerin hesaplarını bozacak bir takım gelişmelere yol açan İslam ülekeleridir. Bu bakımdan Dışişleri Bakanı Davtoğlu'nun "Radar tek bir ülkeye karşı değil" sözleri gerçeğin ta kendisidir. Belki hangi ülke ya da ülkeleri korumak üzere böyle bir sistem devreye sokuldu diye sorulabilir. Söz gelimi bir ayağı ülkemize konuşlandırılan bu füze kalkanı ülkemizi koruyabilecek midir? Bu soruya 'evet' karşılı vermek mümkün değil. Dünkü bir haberde, "NATO kalkanı Malatya'yı bile koruyamayabilir" deniyordu. Niçin koruyamayacağı da teknik açıklamalarda haberde izah ediliyordu. Aynı teknik ayrıntılara girerek kafanızı şişirmek istemem ama söz konusu sistemin bir ayağı ülkemize yerleştirilmiş bile olsa koruyacakları arasında ülkemiz yoktur. Bunu herkesin bilmesinde yarar var. Peki Türkiye bir başka ülkenin korumasına ihtiyaç duyduğu müddetçe tam bağımsız olabilir mi? Söz gelimi ABD, İngiltere ve İsrail üçlü çetesinin planları karşısında etkili olabilir mi? Dileğimiz elbette olması, bu çetenin bölgemize yönelik tüm planlarını elinin tersiyle itmesi, itebilmesidir. Ancak, böyle olmuyor reel politika deniyor, dünya gerçekleri bahane ediliyor ve bir hamle ile söz konusu planlara karşı çıkılıyor görüntüsü oluşturulurken bir başka imza ile insana ister istemez "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" dedirtiliyor.
Söz gelimi gelişmeler Türkiye ile İsrail'i ya da Türkiye ile Kıbrıs Rum kesimini karşı karşıya getirecek olursa ABD ve İngiltere'nin tutumu ne olur? Hemen belirteyim ki Türkiye'nin Kıbrıs Rum kesimi ile karşı karşıya gelmesinin kıymeti harbiyesi yok ama olayın arkasında İsrail'in onun da arkasında ABD ve İngiltere'nin olduğunu bilmeyen var mı? Demek istediğim o ki Türkiye Kıbrıs Rum kesimine haddini bildirmeye kalkışacak olursa bu radar üssü ne gibi bir görev yapacak? Yine aynı şekilde İsrail ile gerilen ipler kopma noktasına gelirse radar kime çalışacaktır? Kendi ülkemizdeki radar bizim aleyhimize faaliyette bulunursa kimden hesap sorulacak?
Tüm bunları hükumeti suçlamak adına dile getiriyor değilim. Ancak, yıllardan beri uluslararası anlaşmalar genellikle milletten gizlendi. Şimdi de aynı usulün devam ettiği görülüyor. Bunun yanlışlığına ve olayın mahiyeti anlatılarak millete götürülmesinde yarar var diye düşünüyorum. Bizden hatırlatması.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.