Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte Almanya’dayız ancak gözümüz kulağımız Ankara’da...
Başkent’in göbeğinde Başbakanlık Merkez Binası’na 200 metre mesafede bomba patlıyor.
Ölü ve yaralılar var...
Aynı saatlerde Güney Ekspresi’nde bomba olduğuna dair istihbarat bilgisi geliyor.
Tren durdurulup bomba etkisiz hale getirilmese, patlama seyir anında olsa akacak kanın Ankara’dakinin 100 katını bulacağı ifade ediliyor.
Akşam saatlerinde Siirt’te içinde 4 masum kadının bulunduğu araç havaya uçuruluyor.
Özetin özeti:
Açılım sürecine zarar vermesin diye engellenen, baskı altına alınan, yaptırılmayan operasyonların sonucu bunlar.
Aylar önce yazdım:
Sınırdan sokulan ve iç bölgelere “bir gün kullanılmak üzere” depolanan tonlarca patlayıcıyı...
Şehir çatışmaları için binlerce uzun namlulu silah ve tabancayı...
Avrupa’daki terör örgütlerinden çok farklı PKK, bunu hep söyledik.
Yüzlerce insana kazandırdığı konum ve rant nedeniyle PKK, “kendisini bitirecek” bir müzakere sürecine girmez, masaya oturmaz...
Bunu herkes kafasına soksun artık.
Ancak dönüşme sözkonusu olabilir ki, PKK’nın düşlediği dönüşme Türkiye’nin asla kabul edemeyeceği bir formülasyon içeriyor:
“Kendi güvenliği, kendi kaynakları, kendi bütçesi, kendi yönetim birimleri, kendi atama sistemi olan bir Özerk Bölge.”
PKK’nın zaman kazanma sürecinde biriktirdiği bombaların, memleketten dumanlarının yükseldiği günlerdeyiz.
Olayların Kürt sorunuyla ya da Kürtlerle herhangi bir ilişkisi yok.
Açık açık yazıyorum:
Bugün gelinen noktada halen, bu hain saldırılar üzerinden Kürt sorununu tartışmaya kalkmak...
Geldiğimiz süreçte patlamaları, saldırıları Kürt sorunuyla beraber aynı cümleler içinde konuşmak hainlik ötesi bir şeydir bana göre.
Artık saçmalığa karşı “doğru iş” yapma dönemindeyiz.
Türkiye ilk defa PKK’yla gerçekten savaşıyor.
Bu saldırılar, açılım sürecini durduran ve PKK’ya karşı savaşma kararı alan Hükümet ve Devlet’in azmini kırmak, moralini bozmak, paniğe kapılmasını sağlamak; bu suretle yeniden “masa başı müzakere dönemini” başlatmak için.
Her meselede AK Parti’yi yerin dibine sokan Ergenekon destekçisi, solcusu, ulusalcısı nasıl da ortaya çıkan “PKK görüşmeleri” kaseti konusunda AK Parti’ye destek verdiler.
Hayret doğrusu.
“Yeniden masa başı müzakere dönemine geçelim, PKK kazanabildiği kadar mevzi ve güç kazansın, sorun daha da kronik hale gelsin ve bitmeyen ve asla bitmeyecek “PKK’lı Türkiye” dönemi devam etsin.”
Bu oyun görülmeli.
PKK her türlü vahşet yöntemini kullanarak saldırılarını artırsa da Devlet ve Hükümet korkmamalı, girilen doğru yoldan dönmemeli.
Bu saldırılar, acılar içinde bağıran bir köpeğin çıkardığı sesler gibi.
Kuyruğuna bassanız bu kadar ses çıkmazdı.
Basılan yer gırtlakları olduğu için canları daha çok yanıyor, haliyle daha çok çırpınacaklardır.
KCK operasyonları kemiklerinin içindeki iliği kurutuyor.
İlk defa verimli gerçekleşen hava operasyonları başlarını mağaradan çıkartamaz hale çevirdi örgütü.
Farkında değil misiniz?
Doğru mücadele yöntemi sayesinde Kandil’den sevkiyat durdu ve kırsal saldırı, karakol baskını gibi olaylar bitme noktasına geldi.
Yapabildikleri tek şey, şehir saldırıları.
Onu da “Açılımcılar” sayesinde depoladıkları bombalarla yapabiliyorlar.
Açılımın bedelini AK Parti ödediği gibi biz de ödeyeceğiz maalesef.
Bu ödediğimiz son bedel olacak.
Roller değişeli çok oldu zira.