Anayasa çıkarılamaz mı?
“Anayasa çıkmaz” telkinine ümit bağlayanların emeli, “Mübarek gitmez” diyen ve İran’ın Beşşar Esat desteği kadar neticesiz bir gayrettir. İslam dünyası bahara girdi, ümitsizlik ekimi mahsul vermez.
Millet senelerdir bekliyor. İktidar, çalışmayı başlattı. Gereken, realiteden uzaklaşmamak. Yanlış var mı? “Katkı yapın” diye herkese çağrı yapıldı. Partiler arası komisyon kuruldu. Meclis’teki partiler eşit üye ile katıldı. Kararlar ittifakla.
Komisyon teşekkül tarzını ve ittifakla kararı yanlış anlayan ve yanlış anlamış görünenler var. Henüz yanlış ve eksik yok.
1- Bu komisyon özel bir komisyondur. Tasarı sahibi değildir. Tasarı sahibi Hükümettir. Komisyon istişare, olgunlaştırma ve hızlandırma işi görüyor. Partiler, fikirlerini millete sunma imkanı buluyor. İttifak edilen maddeler, tasarıya konacak ve bunlar, bireysel görüşler dışında Meclis’ten hızla geçecektir.
2- Partiler, TBMM’deki oyları nispetinde katılsaydı yanlış olurdu: a) Meclis komisyonları, zaten parti oylarına göredir. Aynı yapıyı tekrarlamanın anlamı yoktur. b) Partilerin kimlik olarak eşitliği tabiidir.
3- Komisyon ne kadarını yapabilirse? Bir yerde süresi dolacak. Hayat yürüyor. En geç 5-6 haftada bitmeli. Sorumlu Hükümet ve Meclis’tir.
Endişe edilen noktalarda da endişeye yer yok: 1) Bu komisyon, bütünde ittifaka imkan olmadığı bilinerek kuruldu. Sonradan mızıkçılık olamaz. İttifak olsun diye çalışmak iyidir. Fakat çalışma imkansızı talep değil, “İttifak edileni tespit edip vakit kazanalım” çalışmasıdır.
2) Sakınılması gereken aşırı titizlik çıkmazıdır. Bin yıl yaşayacak bir anayasa hedeflemiyoruz. İhtiyacımız olan bir yasa yapacağız. Meclis, tabii görevini yapacaktır. Bin yıl yaşama, “Post Modern” hayalperestliği, diktatör hastalığıdır. Yarının anayasası gelecek nesillerin işidir.
3) Darbe anayasaları, yeni anayasayı kara sevda haline getirdi. “Katkı yapın” çağrıları çok arzu yığdı. Anayasa kısa, açık ve öz olmalı. Değişen, değişmesi, ileri götürülmesi gereken bir anayasa yaptığımızı; değişmez kurallar koyacak bir diktatör olmadığımızı; kendi neslimizin ihtiyaçları üzerinde karar verdiğimizi; gelecek nesillerin düşünce ve ihtiyaçlarını sınırlamanın yanlışlığını bilerek yapmamız gereken bir hizmettir. 500 yıl önce meslek sayısı 500’ü bulmuyordu. Bugün yalnız uçak sanayi ve ulaşımında beş binden fazla meslek ve uzmanlık dalı var. 1920’de radyo keşfedildi. Teknolojinin yetkilileri, “Zirveye ulaştık. Keşfedilecek önemli bir şey kalmadı” demişlerdi.
Fıtrat, manevi yücelik, iman-ahlak, haya-edep değişmiyor. İki gününü denk kılmama iradesi ilerliyor. Anayasa her şey değil. Anayasa gereklidir. Ancak düşünce ve atılımlara engel detaya, kanun alanına girmesi ciddi yanlıştır. Beklenen, milletine, meclisine, kurumlarına güvenen, “değiştirilemez” türü akıl dışı şeylerden kaçınan; milletin ufkunu kapatmayıp açan bir anayasadır.
“Bölmede fazla noksan gibidir”. Çok söz yanlışsız olmaz. Net ifadelerle en fazla 70-80 maddede tamamlanan bir anayasa gerek. Nasıl? Gelecek yazıda.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.