Bu CHP millet oyları ile iktidar nasıl olacak?
Siyasi partiler toplumun sorunlarına çözüm arayan, bunu millete sunarak tasvibini almaya çalışan tüzel kişiliklerdir. Deneklerden çok farklıdırlar. Derneklerin de belli bir amaçları vardır ve bu amaç etrafında kamuoyu oluşturmaya çalışırlar. Ama dernekler için milletin oyu ile iktidara gelmek söz konusu değildir... Adı üzerinde onlar dernektir. Onların hedefi sadece kamuoyu oluşturmaya çalışmaktır. Ama ortaya siyasi parti olarak çıktıysanız ve var olduğunu düşündüğünüz fikirlerinizi iktidara gelerek uygulama imkanı bulmak istiyorsanız millete rağmen hareket edemezsiniz. Bunu söylerken siyasi partiler millete karşı dalkavukluk yapsın diyor değilim. Ancak, hedef millettir ve milletin çoğunluğunun oylarına talip olmaktır. Ama bir siyasi parti olarak millet iradesini hafife alıyor, daha doğrusu söz gelimi Cumhurbaşkanı seçimi konusunda milletin oylarına gerek yok, eskiden olduğu gibi Millet Meclisi tarafından seçilmelidir diyorsanız ya yanlış bir strateji izliyorsunuz ya da milleti küçümsüyorsunuz demektir. O zaman da siyasi parti olarak milletin karşısına çıkmaya gerek yoktur. Bir dernek çatısı altında toplanır dernek mensupları kendi kendinizi tatmin edersiniz.
Bu noktada Cumhurbaşkanlığı seçimine gelmek istiyorum. Bilindiği gibi anayasa değişikliği ile bundan böyle Cumhurbaşkanını halk seçecek. Söz konusu değişikliği milletin çoğunluğu da onayladı. Elbette oy kullanan herkes Cumhurbaşkanını halkın seçmesine 'evet' demedi ama çoğunluğun iradesi bu yönde tecelli etti. Birileri çıkarda çoğunluğun kararına karşı çıkarak ille de bizim gibi düşünenlerin iradesi kararlar ve uygulamalarda belirleyici olacak derse bu anlayışı demokrasi ile bağdaştırmak mümkün olmaz. Böyle bir yaklaşım olsa olsa tepeden inmeci jakoben bir anlayışın ifadesi olur.
Günlerden beri Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine CHP kanadında sesli bir itiraz gelmiyordu. Sadece Cumhurbaşkanının anayasa değişikliğinde yer alan 5 yıl süreyle seçilmiş olduğunu, bu bakımdan Sayın Gül'ün görev süresinin 5 yılın sonunda dolduğunu ileri sürüyor ve iktidar partisini bu yönde zorlamaya çalışıyorlardı. Ne var ki gerek iktidar partisinin gerek ilim adamı ve yazarların çoğunluğunun Cumhurbaşkanının görev süresinin 7 olduğunu ifade etmeleri, son olarak da Başkan Erdoğan'ın bu yönde görüş belirterek olaya son noktayı koyması ile CHP'de atışın yönünü değiştiriliverdi. Belli ki Sayın Gül'ü 5 yılda Çankaya'dan uzaklaştırmaları mümkün olmayacak. Bu köşede kısa bir süre önce Cumhurbaşkanının görev süresinin 7 yıl olması gerektiği yönündeki düşüncemi ifadeye çalıştım.
Sanıyorum CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'da cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini sağlamak için anayasa değişikliği yapıldığını ve geçmişte yaşananları biliyordur. Buna rağmen anayasa değişikliği ve bu değişikliğin halk tarafından onaylanmasından sonra bile eskiye dönülmesini istemesi sanıyorum bundan böyle kendi zihniyetlerinde birsinin halk tarafından cumhurbaşkanı seçilmesi ihtimalini çok zayıf görüyor olmalarından kaynaklanıyor olabilir..
Önce isterseniz Kılıçdaroğlu'nun konu ile ilgili düşüncesini birkaç cümle ile aktaralım:
"Eskiye dönülmeli.Yine parlamento cumhurbaşkanını seçmeli. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eder, sembolik bir makamdır." Cumhurbaşkanının Türkiye Cumhuriyetini temsil ettiğine hiçbir itirazımız olamaz. Ama o makamın sembolik olduğuna katılmak mümkün değildir. Çünkü, cumhurbaşkanı bir tasdik makamı değildir. Pek çok konuda belirleyiciliği vardır. Eğer sembolik bir makam olsaydı, belirleyici vasfı bulunmasıydı anayasa değişikliği yaparak halkın seçmesi gündeme gelmezdi. Geçmişte cumhurbaşkanı ile siyasi irade çoğu zaman ters düştü. Hatta, bazı cumhurbaşkanları halkın tercihlerinin aksine atamalar yaptılar ve toplum bunaldı. Toplumun önemli bir kesimi nefes alamaz hale geldi, getirildi.Bu bakımdan cumhurbaşkanlığının sembolik bir makam olduğu yaklaşımı gerçekçi değildir. Elbette Cumhurbaşkanı her istediğini yapabilen bir makam değildir. Zaten demokrasilerde her istediğini yapabilecek bir makam yoktur. Eğer var ise o sistemin adı demokrasi olmaz. Ancak, halkın iradesini, daha doğrusu halkın çoğunluğunu dışlayıcı bir takım uygulamaların önünün alınabilmesi için anayasa değişikliği yapılarak Cumhurbaşkanını halkın seçmesinin önü açılmıştır. Böyle bir uygulamaya halkın oylarına talip olanların karşı çıkmasının ciddi bir izahı olabilir mi? Bize göre izahı var elbette. İttihatçı anlayışın günümüze yansıması sanıyorum böyle oluyor. O zamanda CHP'nin iktidar olmak için halkın oylarına talip olmasının fazla bir anlamı kalmıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.