Ne olacak bu Mardinin durumu?
Terörle mücadelede hayli mesafe katedildi. Farklı güvenlik birimleri eşgüdüm içerisinde çalışıyor. İstihbarat akışında ve operasyon kabiliyetinde sorunsuz noktaya doğru yaklaşıyoruz.
KCK operasyonlarının başarılı gitmesi nedeniyle örgütün şehirlerdeki gücü yok edilme noktasına geldi.
Kırsaldaki problem de aralıksız operasyonlarla çözülmeye çalışılıyor.
Terör örgütüne göre belirlenen konsept, artık Türkiyeye göre belirleniyor.
Kış ayları olunca örgüt geri çekilir ve eylemsizlik dönemine girerdi.
TSK da operasyon yapmayı bırakırdı.
Baharda örgüt saldırı için mevzilenmeye başlar, TSK da aynı şekilde birlik sevklerine ve mevzilenmeye başlardı.
Bugün bu pasif sistemden aktif sisteme geçilmiş durumda.
Operasyonun yazı kışı yok.
Terörist bulunamazsa, barınakları, gıda maddeleri, cephanelikleri bulunup yok ediliyor.
Örgüt bahar ayı geldiğinde hazır hiç bir şey bulamayacak.
Kışın Türkiye toprakları içerisinde kalan sınırlı sayıdaki örgüt mensubuna da rahat verilmiyor. Hepsi tedirgin ve dağınık halde.
Teknik imkanların kullanılması ve nokta operasyonlar bu çerçevede çok önemliydi.
Hava gücünün ana unsur olarak kullanılması ve kara operasyonlarında sadece noktasal hareket edilmesi gerekliliği, yıllardan sonra ilk kez realize oluyor.
Jandarma ve Emniyet Özel Harekat Birliklerinin yerinde kullanımı da bunun cabası.
İstihbarat akışındaki başarı da sisteme eklenmiş durumda.
Fakat bir dişli gibi organize hareket etmesi gereken bölgedeki sistemde aksayan yönler var.
Mardin bunların en önemlisi.
Öyle ki terör örgütü Mardinde bir zafiyet, koordinasyonsuzluk olduğunu gördü ve daha fazla kayıp vermemek için güçlerini Mardin kırsalına kaydırıyor.
Mardin İl Jandarma Komutanı Albay Olcay Erdalın kararsız ve çekingen tutumu, hem bölgedeki halkı hem güvenlik güçlerimizi tehlikeye atıyor.
Kırsal alan neredeyse terk edilmiş durumda.
Geçmişteki kayıp veririm korkusuyla kışlalara kapanan-ve sadece kendini koruyan mantık aynen devam ediyor.
Kışlalara kapanmayla kayıp verilmez ve Albay Erdalın sicilinde de çok az kayıp verdiği yazılıp paşalığa terfisi gerçekleşebilir ama her şey terfi etmek midir?
TSKnın canla başla bölgede çarpışan unsurlarına yazık değil mi?
Mardindeki zafiyet alanı nedeniyle bahar ayına kadar ulaşılması gereken hedeflerin gerisinde kalınırsa bunun hesabı ne olacak.
Son olarak baştan sona yanlış bir operasyonla iki köylü yanlışlıkla vuruldu.
Köylülerden biri hayatını kaybetti.
Bunu PKKnın ve BDPnin bölgede nasıl istismar ettiğini anlatmama gerek yok sanırım.
Daha birkaç ay önce 3 Mehmetçiğimiz karakola birkaç dakikalık mesafede sayısız kurşunla delik deşik edilmiş, yardım ancak 30 dakika sonra gönderilmişti.
Bunun sebebi eski mantık.
Mardinde 1 yıldır operasyona çıkılmayan karakol bölgeleri var.
Albay Olcay Erdalın operasyonlarda özel harekattan başkasını kullanmama ısrarı, emniyet gerekçesiyle yetişmiş asayiş komandonun kışlaya kapatıldığı, karakolların yakın emniyete bile çıkmadığı biliniyor.
Teröristler 3-4 kişilik gruplar halinde dolaşırken, operasyonlara en az 40 kişiden oluşan 2 timle çıkılıyor. Dolayısıyla da kolayca fark ediliyor.
Bu çağ dışı, geri kalmış, TSKnın şu anki mantığını bile kavrayamamış anlayışla PKKya Mardin kırsalını armağan etmek olur.
Cudide, Kazan Vadisinde, Kavaklıda, Tunceli kırsalında gösterilen cesareti, kararlılığı ve taktiksel reformu gösteremeyenlerin altında koltuk tutmanın anlamı yok.
İl Jandarma Komutanlığı koltuğunu bürokratik bir mevki olarak algılayanlarla hiçbir başarı elde edilemez.
Askerden beklenen askerliğini yapmasıdır.
Kazan ve Kavaklı operasyonlarındaki taktiksel mantığı, örgüyü bu tip eski kafa anlayış sahiplerine geri beslemeyle anlatmak gerekiyor.
Zaman o kadar daraldı ki, sırtımızda bu tip kamburları taşıyacak lüksümüz yok.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.