Şahin ve Özelin tarihi görevi
Uludere sınırına yakın noktada 35 vatandaşımızın hayatını kaybettiği olay milletçe hepimizi üzdü.
Buradan çıkartılması gereken önemli dersler var.
Terörle mücadele edilen bir bölgede yıllardır kaçakçılığa örtülü biçimde izin veriliyor, hatta bundan bazı kamu görevlileri de nemalanıyor.
PKKnın üç kuruş para için canını tehlikeye atan kaçakçılardan damgalı kağıtlarla haraç aldığını biliyoruz.
Örgütün önemli gelir kaynaklarından biri de bu.
Sınır güvenliği denilen şey bütün alanları kapsamalı.
Oradan kaçakçı geçişine asla izin verilmemeli.
İnsanlarımızın can güvenliğini tehlikeye atacak faaliyetler durdurulmalı ve tam izolasyon sağlanmalı.
Devlet, büyüklüğünü göstererek yakınlarını kaybeden ailelere, geleceklerini garantiye alacak yeterlilikte maddi ve manevi yardım yapacaktır.
Konunun diğer boyutu ise terörle mücadeleye bakıyor.
Tarihin en başarılı terörle mücadele örneklerinin sergilenmeye başlaması bazı çevreleri ciddi biçimde rahatsız etti.
TSK artık polemiklerden mümkün olduğunca uzak ve kendi işine bakar tarzda ilerlediği için ilk hedefe İçişleri Bakanı İdris Naim Şahini koydular.
Şahin, göreve başlar başlamaz yıllardır yapılmayan çok önemli bir iş yaptı. Terörle mücadelede yetki ve sorumluluğu valilere veren bir genelge yayınladı. Bu hem sivilleşme adına hem de sivil denetimi adına çok büyük bir adımdı ve sonuçları hemen görülmeye başlandı.
Valiler, PKKya yönelik operasyon emri vermeye başladılar.
Yapılmayan operasyonların hesabını sordular.
Operasyonlarda Jandarma Özel Harekat ve Emniyet Özel Harekat birliklerinin, yani profesyonellerin kullanılmasını sağladılar.
Hava gücü isteme olanaklarını sonuna kadar kullanıp, teröristi modern teknolojiyle vurup sıfır kayıpla pekçok operasyon yaptırdılar.
İşin içine valiler yani sivil denetim girince, operasyonlardaki en ufak ihmalin bile hesabı sorulacağı gerçeği güvenlik birimlerini de kendine getirdi.
Bakan Şahin, cesur davrandı ve bu cesareti valilerden başlayarak Jandarma ve Emniyet gibi iç güvenlik birimlerini de etkiledi.
Yıllardır herkesin bildiği ama kimsenin girmeye cesaret edemediği Kavaklı Kampı, Kazan Vadisi gibi bölgeler sıfır kayıpla yüzlerce terörist etkisiz hale getirilerek güvenli alan haline getirildi.
Örgütün dağılmaya başlaması bilinen çevreleri rahatsız etti.
Ali Bayramoğlu ve Hasan Cemal gibi isimler utanmaz bir üslupla İçişleri Bakanı Marangoz Hatası diye saldırı ve itibarsızlaştırma operasyonu başlattılar.
Şimdi de Uluderedeki üzücü olayı aynı şekilde dayanak yapıp TSKnın son dönemdeki başarılı operasyonlarını durdurmak istiyorlar.
TSK şu an bir bütün halinde, terörle mücadelede bir tarih yazıyor.
Örgüt süklüm püklüm vaziyette masaya oturmak için bahane arar hale geldi. Bahar aylarına kadar operasyonların durmaması, örgütün bahar ve yaz ayını bu baskı altında geçirip tamamen dağılması lazım.
Bunu engellemeye çalışmak ihanetle eşdeğerdir.
Elbette ki bu olaydan ders çıkarılmalı, idari tahkikat, adli tahkikat yapılmalı, bir daha olmaması için gerekli bütün önlemler alınmalı.
Amma...
Şuan İçişleri Bakanı ve TSKyı mengeneye koyup ezmek isteyenlerin niyeti başka.
Bunu hepimiz biliyoruz.
Burada İçişleri Bakanı Şahine ve Genelkurmay Başkanı Özele düşen bir görev de var...
Yılmamak...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.