Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Öğrenciye hac da, umre de, namaz ve oruç da olur...

Öğrenciye hac da, umre de, namaz ve oruç da olur...

Bu memlekette din deyince bazılarının bir yerlerine iğne batırılmış gibi hemen zıplıyorlar. Söz gelimi ezandan rahatsız olur, okunmamasını isterler, sık sık cami sayısının fazlalığını gündeme getirerek cami yerine okul yapılması gerektiğini ileri sürerler. Sanki bu iki kurum bir birinin rakibiymiş gibi bir mantık sergiliyorlar. Okullarda isteyene dininin öğretilmesinden bile rahatsız olanlar var. Halbuki bu ülkede değişik dinlerden insanlar var. Hristiyansa kendilerince kutsal saydıkları mekanları ziyaret konusunda İslam'a tepki duyanların sesi çıkmıyor.
Yahudiler var yine kendi dinlerini yaşama ve öğrenme ve öğretme konusunda hiçbir engelle karşılaşmıyorlar.Onlar için dinlerini öğrenme ve öğretme temel insan hakkı olurken sıra Müslümanlara ve çocuklarına gelince bir anda gürültü kopuyor. Laik eğitimde dinin öğretilmesi olmazmış, öğrenciler umreye gidemezmiş...

Niçin gidemezler?
Diyanet yarı yıl tatili münasebetiyle 10 günlük bir umre programı hazırlamış, beyler bundan rahatsız olmuşlar. Diyanet bunu yapamazmış... Böyle bir uygulama eğitimin dinselleştirilmesi olurmuş... Bu ise laikliğe, laik eğitim ilkelerine aykırıymış... Peki laiklik dinsizlik, laik eğitim dinsiz eğitim anlamına mı geliyor? Bu beyler ne demek istiyorlarsa bunu kıvırmadan doğrudan söylesinler.
Bu memlekette yaşıyorsam çocuklarımın dinlerini öğrenmesi temel insan hakkıdır. Bu hak hiçbir şekilde iptal edilemez. Edilirse bir temel insan hakkının ihlali gündeme gelir ki bu suçtur. Bunun da ötesinde faşizmdir, baskıdır.
Hemen belirteyim ki birileri İslam'a inanmıyor olabilirler. Ya da onların din anlayışı dinsizlikle eş anlamlı olabilir. Bu onların sorunu. Ancak, benim hakkıma yönelik bir takım zırvalamalara hakları yoktur.

Hele birde Diyanet İşleri'nin yarı yıl tatili münasebetiyle düzenlediği öğrencilere yönelik umre programını okulların Diyanet'in emrine verilmesi gibi yorumlamalarının mantığı hiç yoktur. Bunun tek bir mantığı olabilir gerçek niyetlerini gizlemek için dolambaçlı bir yola sapmaktır.
Diyanet İşleri Başkanlığı yıllardan beri hac ve umre ziyaretleri düzenlemiyor mu? Bu programlara katılmak konusunda bir zorlama söz konusu mu? Maddi durumu müsait olan isteyen gidiyor. Benim de durumum müsait olsa çocuklarımla birlikte umreye gitmeyi çok isterim. Buna birilerinin karşı çıkmasını da şiddetle reddederim. Bu memlekete insanların inanmamak gibi bir hakları varsa benim de inanma hakkım vardır ve buna saldırı insanlıkla bağdaşmaz. Bunu bir de kendi inançsızlıklarını inananlara dayatmak anlamında yapıyorlarsa böyle bir niyet edepsizliğin de ötesinde bir anlam ifade eder.

Bu ülkede bir arada yaşayacaksak artık şu laiklik kalkanının arkasına gizlenerek dinsizlik propagandası yapmaya son vermek gerekiyor.
Tekrar ediyorum inanmayan inanmayabilir ama inananların değerlerine inançsızlık özgürlüğünden yararlanarak saldırılması insanı öfkelendiriyor. Bu toplumu geriyor. Birileri gerilimden yarar umuyorlarsa bilinsin ki bu başta kendilerini çıkmaz bir yola sürükler.
Yıllardan beri hep laikliğin ne olduğunun tarifinin yapılması gerektiğini savunuruz. Buna karşılık laikliği kendileri için bir siper olarak gören kesimler buna karşı çıkarlar. Sanki toplumu dinsizleştirmek gibi kendilerine özel bir görev edinmişler. Din eğitiminin zorunlu oluşuna karşı çıkmayı anlayabiliyorum ama İslam'ın bir takım değer ve simgelerine karşı çıkılmasını çağdışı bir yobazlık olarak görüyorum. Gelinen noktada yıllarca Müslümanların boynuna asmaya çalıştıkları yobazlık yaftasının kendi boyunlarına çok daha yakıştığını söylememe bilmem gerek var mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi