Uludere oltası
Uludere olayı bölge halkı üzerinde nasıl tahrip edici bir etki oluşturduysa, Şemdinli Davasında nihayetinde adaletin yerini bulması, halk üzerinde o derece olumlu etki yaptı.
Derin Yapı, Şemdinlide bir provokasyon yaptı ama halk bunu yakaladı.
Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya, Kürt değildi fakat, adalet yerini bulsun diye mesleğinden atılma bedeli de ödeyerek, adalet için üzerine düşeni yaptı.
Ergenekon yapılanması bu olayın kapatılması ve iyi çocukların kurtarılması için çok uğraşıp, Askeri Mahkemelerde olayı kapatıp sanıkları salıverse de, sonunda Türkiyede adaletin adresi Özel Yetkili Mahkemeler, korkusuzca olayı soruşturdular ve o provokatörlere 39ar yıl 10ar ay ceza verdiler.
İçinde derin yapının muvazzaf adamı da, PKK itirafçısı da vardı bunların.
Önemli olan adaletin yerini bulmasıdır.
Olaylar ne kadar vahim ve elim olsa da adaletin yerini bulması halkın yüreğine su serper.
Devletten beklenen temel unsur adalettir.
İslam dininde de adil imam cennete gideceklerin başında sayılır.
Uludere olayında da beklenen budur.
Sorumluların tek tek ortaya çıkması ve adaletin yerini bulması.
Şemdinli olayı aydınlansın diye gazeteci olarak elimizden geleni yaptığımız gibi Uluderede de yapacağız.
Önceki yazımda Uluderedeki facianın bir boyutu üzerinden Malatyada gerekli birimi kurmayan Veysi Ağar Paşanın sorumluluğunu yazdım.
Şimdi sıra diğerlerinde.
Sağlam kaynaklardan edindiğim bilgilerin bana gösterdiği şu:
TSKya, Uluderede bir olta attılar ve maalesef TSK bu oltayı yedi.
Nedir bu göstergeler?
Genelkurmay bünyesinde bir Terör Daire Başkanlığı var.
Bu birimin görevi hayli kritik.
MİT, Emniyet, Jandarma, Özel Kuvvetler Komutanlığı ve bölgedeki askeri birliklerden gelen duyumlar; GESten gelen sinyal istihbaratı; Hava Kuvvetleri Komutanlığına bağlı İHAdan gelen görüntü istihbaratı burada toplanır.
Burada ilgili muvazzaflarca bu bilgi ve görüntülerin analizi yapılır.
Süreç, çıkan sonuç ve alınan karara göre ilgili birimleri koordine etmek de Terör Daire Başkanlığının görevidir.
Peki Uludere olayında bu koordine sağlanabildi mi?
Edindiğim bilgilere göre, maalesef hayır.
Terör Daire Başkanı Ali Rıza Kuğunun bu süreçte büyük ihmali oldu...
Kuğu, yukarıda aktardığım sürece göre gerekli koordineyi yapabilseydi kesinlikle bu elim hadisenin önüne geçilirdi.
Kuğu bu işi başaramamış, kendisine söylenilen grubun kaçakçı da olabileceği bilgisini üstlerine iletmeyerek, kazaya davetiye çıkarılmıştır.
Bir grubun terörist grup olup olmadığı kararını Genelkurmay Başkanlığında bu birim, dolayısıyla Tuğgeneral Kuğu vermektedir.
Çünkü, bütün İstihbarat Kuğunun başında bulunduğu Daire Başkanlığına geliyor.
Yine...
Kuğuya bağlı çalışan Kurmay Albay Kenan Taşdemirin bulunduğu Cari Eylem İkaz Şube, cari istihbaratın değerlendirildiği yer.
İhmallerle dolu süreçte bu birim de pay sahibi.
Prosedür gereği Taşdemirin hemen görüntünün alındığı yerdeki en yakın karakolu arayıp, gruptan haberdar etmesi gerekirdi.
Karakol termal kameralar ile grubun terörist mi kaçakçı mı olduğunu çok rahat belirleyebilirdi.
Olaya bakıldığında, ne Taşdemirin ne de Kuğunun bunu yapmadığı anlaşılıyor.
Operasyondan elde edilecek bonuslara mı talip oldular ne?
Orasını bilemem.
Ama şurası kesin:
Karakol haberdar edilseydi kaçakçı tespiti kolayca yapılır ve hadise yaşanmazdı.
Dediğim gibi, PKKyı kurup onu KCK haline getiren kadim derin yapı yeni oyun peşinde.
Uludere olayına bu çerçevede bakılmalı.
Kuğu ve Taşdemirin yüzünden terörle mücadeledeki bütün başarılar riske girdi.
Keyifle kahkaha atmak ise BDPlilere kaldı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.