Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Sıfır sorundan, sorunlar yumağına

Sıfır sorundan, sorunlar yumağına

AB üyeliği için ortaya konulan kesin karardan sonra komşularla sıfır sorun diyerek İslam dünyasına yönelişin bugün geldiği noktaya bakıp da başarılı olunduğunu söylemek mümkün değil.
İşi başından beri AB'ye tam üyelik için uğraşılmasının boşuna çaba olduğunu yazanlardanım. Biz ne yaparsak yapalım, hangi tavizi verirsek verelim, onlara benzemek için ne gibi yasal düzenlemeler yaparsak yapalım üyeliğimizin gerçekleşmeyeceğini çeşitli kereler dile getirdim. AB'ye karşı çıkışımın tek gerekçesi de bizi almayacakları düşüncesi değil elbette. AB'ye girmek için uğraşıp durmamızın anlamı ve bizim yerimizin AB olmadığı düşüncesidir.

Buna karşılık 'Komşularla sıfır sorun' diyerek yola çıkıldığında yönümüzün komşularımıza ve İslam dünyasına dönmekte olduğunu görmek bizde heyecan oluşturmuştu. Bazı bölge ülkeleri ile aramızdaki vize uygulamasının kaldırılması bu heyecanımızı daha da pekiştirmişti. Ne var ki üzülerek belirteyim ki bu heyecanımız kısa sürdü. Şu anda Suriye, Irak ve İran ile ciddi bir sürtüşmenin, hatta karşılıklı meydan okuyuşun içinde bulunuyoruz.

Neden böyle olduğu sorusuna herkes farklı cevap verebilir ama bize göre, 'Komşularla sıfır sorun' politikamızın dayandığı noktayı iyi tespit etmek gerekiyor. Acaba bölgede Türkiye'ye biçilen rol gereği mi böyle bir yaklaşım ortaya çıkmıştı? Eğer böyle idiyse bugün gelinen noktada komşularımızla ciddi bir sürtüşmenin içinde bulunmamızı yadırgamamak gerekiyor.
Bir yandan AB'ye girmek için yoğun çaba göstereceksiniz, öbür yandan Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) eşbaşkanlığını üstleneceksiniz, öbür yanda da komşularınızla sorunsuz bir dönemi kalıcı kılacaksınız, bu mümkün olmazdı ve olmadı. Çünkü, gerek AB'nin gerek ABD'nin bölgemize dönük hedefleri ve planlarının bizim hedef ve planlarımızla örtüşmesi mümkün değildir. Mümkün olduğunu sananlar bugün gelinen noktada yanıldıklarını görüyor olmalılar.

Bir defa 'Arap Baharı' olarak nitelendirilen gelişmelerin o ülkelerin iç dinamikleri ile izah edilmesi gerçeği yansıtmıyordu. İslam dünyasını yeniden şekillendirmeye karar veren güçler önce bu ülkelerde alt yapıyı oluşturmuş, arkasından da düğmeye basarak hareketleri başlatmışlardı. Hatta bu hareketlere verilecek isim bile önceden CİA ve MOSSAD tarafından belirlenmişti. Çünkü, olayların daha başlangıcında bir anda ortaya bir Arap Baharı lafı atıldı ve herkes de buna sarıldı. Bu arada hareketlerin başladığı ülkeler yönetimlerine karşı ülkemizde de bazı tepkilerin var oluşu medyanın da bir bölümünü zorunlu olarak muhaliflerin yanında yer alamaya itti. Tunus'tan Mısır'a, Mısır'dan Libya'ya , Libya'dan Suriye ve Yemen'e uzanan çizgideki yöneticilerin pek çok yanlış hareketi, insanımızın tepkisini çeken uygulamaları söz konusuydu. Böyle olunca muhaliflerin yanında yer almak kaçınılmaz hale geldi. Ama, olayların başlangıcında kimlerin bulunduğu, bunun sonunda kimlerin karlı çıkacağı pek hesap edilmedi, belki de edilemedi. Ama bugün gelinen noktada komşularla sıfır sorun politikasının iflas ettiğini, sadece bununla da kalınmayarak AB'ye girme çabalarının da hayalden öte geçmeyeceğini görmüş bulunuyoruz.
Peki bundan sonra ne olur?

Hemen belirteyim ki Fransa'nın tavrının fazlaca bir önemi yoktur. AB'ye girmektense girmemek ülkemiz açısından daha yararlıdır. Ancak, komşularımızla giderek ilişkilerimizin koptuğunu görüyoruz. Hatta, işin bir çatışmaya varması bile sürpriz olmayacaktır. İşte bu noktada komşularla sıfır sorun diyerek yola çıkanların bugün geldikleri noktayı yeniden değerlendirip değerlendirmediklerini insan sormadan edemiyor. Bir de bölgemize yönelik gelişmelerde bölge dışı ülkelerin planlarında rol almanın da zarardan başka bir şey getirmediğini anlamak gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi