Yener Dönmez

Yener Dönmez

Amerikan Elçisine anlayacağı dilden

Amerikan Elçisine anlayacağı dilden

ABD Büyükelçisi Mr. Ricciardone, “Bu ülkede nasıl entelektüeller ve gazeteciler parmaklıkların ardında olur, hâlâ anlamıyorum” demiş.

Ergenekon ve KCK davalarında tutuklanan bazı gazeteciler yazarlarla birlikte, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın “71 gazeteci tutuklu” şeklindeki propagandası üzerine bunları söylüyor ABD büyükelçisi.

Hasan Karakaya Ağabey, dün köşesinde konuyu açıklayıcı biçimde özetleyip, sözkonusu kişilerin gazeteci oldukları için içeride bulunmadıklarını, işledikleri iddia edilen suçlar sebebiyle içeride olduklarını anlattı.

Ama dün ortaya çıkan bir gelişme ABD Büyükelçisi’nin “anlayacağı dilden” olduğu için Hasan Ağabey’in açtığı konuyu devam ettirmek icap ediyor.

The Sun Gazetesi’nin dört muhabiri tutuklandı.

Olay İngiltere’de geçtiği için bu tutuklamaya Mr. Ricciardone asla “anlamıyorum” demez.

Olayın özeti şu: “Medya devi Rupert Murdoch’a ait İngiliz The Sun gazetesinde çalışan 4 gazeteci, polise rüşvet verdikleri gerekçesiyle gözaltına alındı. Sorgulamalarının ardından haklarındaki delillere bakılıp tutuklandılar. Gazetecilerin evlerinde de arama yapıldı.”

Sizce bu haber karşısında ABD Büyükelçisi Mr. Ricciardone çıkıp, “İngiltere gibi demokrasinin beşiğinde gazetecilerin tutuklanmasını anlamıyorum” der mi?

Demez.

Hatta bu sorulsa, “O kişiler gazeteci oldukları için tutuklanmadı, polise rüşvet verme suçunu işledikleri için tutuklandı” der.

Türkiye’de de olan bu Mr. Büyükelçi!

“71 gazeteci tutuklu” lafı bir propagandadan ibaret.

Orada ismine “gazeteci” denenlerin arasında, polis öldürmek, terör örgütü adına patlayıcı düzenek hazırlamak, gasp, hırsızlık, yaralama, cinayet gibi suçlar işleyenler var.

Bu suçları işleyenlerin mesleğinin gazeteci ya da otoparkçı olmasının bir önemi yok.

Tutuklayan mahkeme heyetleri de zaten mesleklerine değil, suçlarına baktılar.

Mesela son KCK dalgasında gözaltına alınanlarla ilgili BDP, “32 gazetecimiz gözaltına alındı” diye ortalığı yıktı.

Ama baktığımızda 32 kişiden sadece bir tanesinin sarı basın kartı olduğunu görüyorsunuz.

Hiçbiri adına Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’ne başvuru bile yapılmamış.

Buradaki tartışılan konu Nedim Şener ve Ahmet Şık...

Ahmet Şık olayını köpürtmelerini hiç anlamıyorum.

Şık, yıllardır işsizdi, hiçbir medya organı kendisini çalıştırmadı.

Ne sağcısı, ne solcusu, ne sosyalisti, ne devrimcisi, ne de Doğan Grubu...

Nedim’e gelince...

Nedim Şener, başından beri Ergenekon davasını torpillemek için elinden geleni yaptı.

Uğur Dündar’la sundukları programda ne kadar Ergenekon davasına muhalif isim varsa çıkardı ve parlattılar.

Hakimler ve savcılar üzerinde baskı oluşturmak için her şeyi yaptılar.

En sonunda kendilerine göre bir uç yakaladılar.

Hrant Dink olayını, evirip çevirip öyle bir hale soktular ki, bunun üzerinden Ergenekon Operasyonu’nun beyni Polis Müdürlerini hedefe oturttular.

Dink’in öldürülmesi umurunda değil Nedim Şener ve Oda TV ekibinin.

Ama bu Ergenekon operasyonunun kilit isimlerini etkisiz hale getirme adına uluslararası alanda kullanılabilecek bir argümandı.

Üstün Psikolojik Harp Teknikleri’yle de bunda başarılı oldular.

Fakat bunu yaparken, o kadar ileri gittiler ki, gazetecilik sınırlarını aşıp, komplolar kurmaya, başkaları adına kitaplar yazmaya, örgütlü faaliyetler yürütmeye, yalan kurgular yapmaya, iftira çarkları kurmaya başladılar.

İşte bu örgütlü faaliyetleri sebebiyle de içerideler.

Evet, Mr. Ricciardone’dan İngiltere’deki “gazeteci tutuklamaları” için yorum bekliyorum...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yener Dönmez Arşivi