Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Suriye'deki katliam ve BM'nin yapısı

Suriye'deki katliam ve BM'nin yapısı

Suriye'de yaşananların katliama dönüşmesinin sebeplerinden önce sanıyorum bu vesileyle BM'nin özelliklede Güvenlik Konseyi'nin yapısının üzerinde durulması gerekiyor. Çünkü, BM eğer dünya üzerinde barışın devamlılığını sağlamak için kurulmuş ise bunu sağlayamadığı görülüyor. Hatta diyebiliriz ki BM'nin yapısı özelliklede Güvenlik Konseyi'nde 5 üyeye ayrıcalıklı bir statü verilmesi barışın sağlanmasına hizmet etmediği gibi çatışmaları körüklüyor.Çünkü,özel statü verilen 5 üye anlaşmadıkları sürece her hangi bir ülkeye yaptırım uygulanamaması daha işin başında BM'nin barışı sağlamak için değil bazı ülkelerin çıkarlarını korumak için kurulduğunu gösteriyor. Buna birde emperyalist güçlerin dünyayı aralarında rahatlıkla paylaşabildiklerini eklersek sanıyorum işin özü açıkça görülür. Bu bakımdan özellikle de Suriye'de yaşananlar karşısında BM'nin bir karar alamayışı, alınacak kararın Rusya ve Çin'in vetosu ile engellenmesi ileride başka bir olay karşısında da benzer tavrı Güvenlik Konseyi'nin diğer üç üyesinden birinin sergilemesi ile karar alınamayacağını gösteriyor. Söz gelimi Güvenlik Konseyi ABD'nin vetosu sebebiyle 60 yıldır İsrail'e karşı bir yaptırım kararı alamamıştır. Dolayısıyla bu yapısı ile BM'nin sadece sömürgeci güçleri korumak için oluşturulduğunu söylemek yanlış olmaz.

Bu bakımdan dünya üzerinde gerçekten barışın sağlanması isteniyorsa öncelikli olarak mevcut BM'nin yapısının değiştirilmesi ya da tamamen iptal edilerek yenisinin oluşturulması gerekiyor. Üye ülkelerin kullanacakları oylar arasında farklılığın kabul edilmesi bile tek başına BM'nin zalimlerin zulmünü korumayı esas aldığının göstergesidir... Zaten daha işin başında BM'nin galipler tarafından kurulması, diğer ülkelerinde mevcut şartları kabul etmek zorunda kalmaları sebebiyle daha işin başında gelecekte haksızlıkların temeli atılmıştır.

Gücü ve çıkarı hak sebebi sayan anlayışın yerine hakkı ve adaleti esas alan bir anlayış esas alınmadan, dünya üzerinde bu esasların hakim kılınmasını sağlanmadan bir takım sözlerle insanlık kandırılmaya devam edilecektir. Elbette gücü elinde bulunduranlar her dönemde son sözü söylemek istemişler ve bu hususta bir öncelikleri olmuştur. Ancak, bu anlayışın insanlığa huzur ve dünyaya barış getirmediği ortadadır. Kaynağı ise materyalizmdir. Maddeyi esas alan anlayış ile, adaleti dışlayan anlayışın iptali mümkün değildir. Ancak, hakkı esas alan bir anlayışın belirleyici olması için mücadele etmek gerekiyor.

Bunun yolu ise İslam Medeniyet ve kültürünün yeryüzünde belirleyici olmasından geçiyor. Bu da İslam dünyasına düşüyor. Özellikle uluslararası kuruluşların İslam dünyasını sömürü ve istismar üzerine kurulmuş olması da bu işi zorunlu kılıyor.

Yer yüzündeki hakim güçler kendilerini efendi diğer ülkeleri köle olarak gören bir anlayışa sahipler. Bunun içindir ki BM üyesi ülkelerin eşit oy hakkı yok. Eşit gibi görünüyor olsa da neticede alınacak kararların uygulamaya geçirilmesini beş ülkeden birinin veto etmesi engelliyorsa eşitler içinde 5 ülkenin biraz daha eşit(!) olduğunu kabul etmek gerekiyor. Böyle bir kabul ise daha işin başında adaletsizliğin benimsendiği anlamına gelir. Adaletsizlikle barış ve huzurun sağlanmasını beklemek mantığa aykırı olmaz mı?

Hemen belirteyim ki ülkelerin iç işlerine başka ülkelerin karışması, bir takım ülkeleri kimlerin ve nasıl idare edeceğine karar vermesine hep karşı oldum. Bunun için tüm ülkelerin eşit oy hakkına sahip olduğu bir uluslararası örgütün belirleyici olması belki bazı haksızlıkları engelleyebilir. Ortadan kaldırır diyemiyorum. Çünkü, öyle de olsa bazı güçlü ülkeler çeşitli yollarla oylar üzerinde etkili olabileceklerdir. Ancak, en azından her zaman tüm ülkeler haksızlığın yanında yer almazlar diye düşünüyorum. Bu bakımdan dünyanın yeniden yapılanması zarureti vardır. Bu yapılanmada hakkı esas alan anlayışın belirleyici olması gerekiyor. Bu yapılamadığı sürece yer yüzünde zulüm, savaş ve katliamlar devam edip gidecektir. Suriye'deki olaylar bu yeni yapılanmayı en azından düşünce planında gündeme getirmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi