Anayasa teklifleri tasarılaşırken
Anayasalar önemli, ama tek değil. Hatta, ahlâkî değerler ve toplumsal uyumda kemâle erişilir, hak-hukuk ve iyilik kaygısı imanla korunursa, olsa da - olmasa da olur duruma gelebilir. Ne var ki globalleşme ve materyalizm şartları, ahlâkın yerine de adalet kurumunu ikame için dayatıyor. Çıkarcılık-kapkaççılık, hukuk kurumuna kapasitesinin çok üzerinde yük yüklüyor. Böylece sorun çözen adalet, sorun da üretebiliyor. Yasa, ahlâk sahasını istila ettikçe adalet, adeta izdiham ve gürültüde boğuluyor.
Konumuz elbette bu değil. Yeni Anayasayı nasıl yapalım meselesi. Fakat her iyiliği Anayasadan bekler, fazla abartır, geliştirmesi zor hükümlerle hayatı dondurursak, değişim çağının pişmanı oluruz. Şapka giyen kalmadı, hâlâ şapka giymeyene idam veren cezayı kaldıramadık. Ne zararı var, dursun fikri yanlış. Zayıf görülene, başörtüsü zulmü doğuran o mantıksızlıktır. Güçlü risk alırsa zararı yoktur. Özal, aynı Anayasayla ekonomik sıçrayış yaptı. Sezer, o Anayasayı Ecevite fırlatıp felaketler üretti. Para pul oldu. Banka soygununu millet ödedi. TBMM, 2/3 dayatmasıyla toplanamaz duruma geldi. Sezerin kanunları çiğneyerek Köşke dönüşü, tarihe, hukuka, vatana, millete ihanet oldu. Hulasa-i anayasayla mantık iptal edilirse, diğer bir ifadeyle insan olmazsa, sistem iş yapmıyor. Her yerde böyle. J.F. Kennedy, ABDye itibar ve güç kazandırıyordu, öldürdüler. Bush geldi, aynı anayasayla çöküşe geçirdi. Mesele anayasa ve şahısla da bitmez. Fert, toplum, ahlâk ve yasalarda hastalıklı tek ur bırakmamak için gayret gerek. Şimdi sorumluluğumuz, Anayasayı sağlığına kavuşturmaktır. Milletler layık oldukları idareye kavuşurlar.
Bir konunun önemini kavrayamamak ne kadar yanlış ise, abartmak da yanlıştır. Özgürlük çok önemli. Ama özgürlüğü anarşiye, hoşgörü iptaline, saygısızlığa çevirecek bir azgınlaştırma ciddi felakettir. Adalet her şeyi yerinde ve değerinde kullanmaktır. Bölmede fazla, noksan gibidir.
Darbeci, kendi ülkesini işgal eden sömürgecidir. Kalkanı, siyasi yargıdır. Cromwell, Fransız ihtilali, Yassıada Yüce Divanı, özde hepsi aynı. 28 Şubat 1997de Yüksek Yargı mensuplarının, Post Modern Darbeyi ayakta alkışlama heyecanı, milleti, hukuk kalkanından mahrum bıraktı. Hükümetin direnip Anayasa değişikliği için millete gitmesi, milletin sahiplikteki vahdeti ve hükümetin, bu gücü kullanma başarısı, Anayasayı gerçek yerinin üzerine taşıdı. Tasarı bu fevkalade şartların mahsulü olmamalı, gereğinden fazla madde konmamalıdır.
BU GENİŞ HAZIRLIK ÖZEL OLDU.
ÖZEL USUL GEREK
Her kanun için en önemli safha, tasarılaşma dönemidir. Sahip ve sorumlusu hükümettir. Millet çalıştı, tekliflerini söyledi, sundu. Komisyon çalışıyor. Şimdi söz sorumlu mimar hükümette. TBMM kesinleştirecek, onay milletin.
Sorumlu mimar, binlerce sayfalık bu çalışmaları, 25-30 maddeye indirecekse bu kadar teklif ve çalışma fazla mı oldu? Hayır! Bu çalışmalardan, hükümet ve herkes yararlandı. 2) Teklif var, fazla mal göz çıkarmaz diye her şey Anayasaya konmamalı, ama yararlı teklifler hayata geçirilmelidir. Onun için bu özel usule ihtiyaç var. Anayasa, ne kanunlar ansiklopedisi, ne hükümet programı ve ne de propaganda ve vaatler kataloğudur. 20 Ocak 1921 Anayasası, 23 maddedir. 177 maddeli bugünkü Anayasa ile kıyas kabul etmeyecek kadar iyidir. Mesele; efradını cami, ağyarını mani, kısa-öz, açık-net ve tutarlı olma meselesidir. Bunun için:
1) Bu çalışma ve tekliflerle ortaya çıkan netice önce ikiye ayrılmalı:
A) Anayasada yer alması gereken maddeler.
B) Anayasada dondurulmaması, tekamüle açık olarak halli gereken teklifler. Neden Anayasaya girmemeli? Temel bir ölçü niteliği taşımaması, hizmetin geciktirilmemesi ve değişen dünya şartlarında gelişme imkânlarının katılaştırılmaması için.
Bu bölüme ayrılan teklifler, yeniden 4 kısma ayrılmalıdır:
a) Hemen kanunlaştırmaya başlanarak tatbike konulması gerekenler.
b) Mevcut Anayasa çerçevesinde kanunlaştırıldığı takdirde yetersiz kalacak konuların, yeni Anayasadan sonra kanunlaştırılması.
c) Yönetmelikle hemen halledilecek teklifler.
d) Anayasanın kabulünden sonra yönetmeliklerle halli gerekenler.
Anayasanın kabulünden sonra kanun veya yönetmeliklerle halledilecek konular, hükümet tarafından halka vaat edilmelidir.
İnşallah, gelecek yazıda devam edelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.