twitter.com/@yenerdonmez

Başbakan Erdoğan’la birlikte gittiğim Pakistan ve Kazakistan’ı kapsayan 4 günlük gezide daha çok PKK’yla mücadele üzerine odaklandım.

PKK’nın saldırı dönemine girdiğimiz şu günlerde Erdoğan ve ekibinin güvenlik birimleriyle adeta beraber yaşıyormuş gibi hızlı bilgi akışına sahip olduğuna tanık oldum.

PKK’dan DPI’ye kadar Erdoğan’dan aldığımız yanıtları gazetemizde ayrıntılı biçimde okudunuz.

Gezide devlete yön veren ekip de vardı ve onların da konuyu yakın takibi beni etkiledi.

Başbakan ve ekibinin duruşu ne kadar net ve güçlüyse PKK cephesinde ise durum tam tersi.

Karayılan’ın PKK liderleriyle yaptığı son dönem telsiz -500 sayfayı aşıyormuş- görüşmelerinin detayları bunu gösteriyor.

Hassas ve gizlilik gerektiren bir dönemden geçtiğimiz için bütün detayları alamasam da öğrenebildiğim kadarını sizlerle paylaşacağım.

17 Mayıs’ta Hatay Dörtyol’da gerçekleşen ve 3 subayın şehit olduğu saldırı emri bizzat Karayılan’dan gelmiş.

2 yıldır telsiz çevrimlerine çıkmayan, örgüte doğrudan eylem talimatı vermeyen Karayılan, Hatay saldırısı öncesi telsiz çevrimlerine çıkmaya başlıyor.

Devrimci halk savaşının(!) bu yaz çetin geçmesi gerektiğini söyleyen Karayılan, Hatay bölgesinde acil eylem emri veriyor.

Murat Karayılan’ı barış güvercini gibi göstermeye çalışanlar için tekrar vurgulamak gerek, Karayılan, Hatay Dörtyol saldırısı başta olmak üzere son dönemde yapılan bütün saldırıların talimatını bizzat vermiş.

PKK elebaşlarıyla telsizden uzun bir durum değerlendirmesi yapan Karayılan’ın oldukça umutsuz bir profil çizdiği dikkatten kaçmayan bir nokta.

Karayılan telsizde PKK’nın “Dördüncü Stratejik Dönem” olarak adlandırdığı Devrimci Halk Savaşına geçtiğini ısrarla vurgulayıp, bu yılın Devrimci Halk Savaşı yılı olacağını, elden geldiğince büyük eylemler yapılması gerektiğini söylüyor ve teröristlere bu hedefi çiziyor.

Elebaşı, sonbahardan beri gerçekleştirilen operasyonlar, süregelen KCK operasyonları sebebiyle PKK’nın giderek etkisizleştiğini, marjinalleştiğini düşünüyor.

Bu sebeple güçlü eylemlerle PKK’nın sesini duyurmak istiyor.

Elebaşının endişeleri aslında bir bakıma Sonbahardan beri uygulanagelen terörle mücadele politikalarını da doğruluyor.

Nitekim Karayılan’ın telsiz görüşmeleri mağlubiyet sürecini tartışan bu tür özeleştirilerle dolu.

Karayılan’ın ifadelerine göre, Örgüt üzerinde kurulan büyük baskı, örgütü hızlı bir marjinalleşme, silinme ve erime sürecine doğru itiyor.

Bu baskının devamı elbette ki örgütteki ümitsizliği daha da büyütecektir..

Karayılan, operasyonlarla, örgütün hücum eden bir konumdan savunma yapan bir konuma gerilediğini itiraf ediyor.

Dolayısıyla güvenlik güçlerinin operasyonlarını kırabilmek için büyük eylemlerin yanı sıra irili ufaklı fakat sık aralıklarla yapılan eylemlerle güvenlik güçlerini meşgul edilmesi gerektiğini anlatıyor.

Karayılan, PKK operasyonlarında özel eğitimli birliklerin kullanılmasının da kendilerini zora soktuğunu belirtiyor.

Karayılan operasyonlar sebebiyle devam eden sıkıntılı süreçte örgüt militanlarının köylere gitmesini, örgüt propagandası yapmasını yasaklıyor.

Burada yaptığı vurgu ise gerçekten beni çok şaşırttı.

Karayılan, halihazırda örgüt propagandasının, örgütün yayın organları dışında da bir hayli yer bulduğunu, bu sebeple örgütün, doğrudan propagandaya ihtiyaç duymadığını ifade ediyor.

Operasyonlar, örgüt militanlarının köylüler üzerindeki baskısının kalkmasını sağlaması önemli bir kazanım.

Fakat Karayılan’ın basında geniş olarak örgüt propagandası yapıldığından bahsetmesi gerçekten ürkütücü.


twitter.com/@yenerdonmez