Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkartılmasının çağı yakalamakla bir ilgisinin olmadığını başından beri ifade ediyorum. Buna rağmen çıkartılmış olmasını da bazıları gibi dünyanın sonu olarak görmüyorum. Ancak, zorunlu eğitimin velilere külfet olmaması gerekir diye düşünüyorum. Bir yandan devlet olarak velileri çocuklarını 12 yıl okutmaya mecbur kılacaksınız, arkasından da pek çok velinin altından kalkamayacağı harcamalar gündeme gelecek, bunun mantığı yoktur. Yani zorunlu eğitim ile zorunlu harcama yan yana olmamalıdır.

Denebilir ki; ilk, orta ve liselerde okul kitapları devlet tarafından ücretsiz veriliyor. Buna bir itirazımız yok. Ancak, olay sadece ders kitapları ile bitmiyor. Çünkü öğretmenler kendilerini ders kitapları ile sınırlandırmıyorlar. Hepsi değilse bile çok büyük bir bölümü okulların açılmasının hemen ardından yardımcı kitaplar tavsiye ediyorlar. Yardımcı kitaplar da ucuz değil. Söz gelimi üç yardımcı kitabın üzeri fiyatı 80 lira tutuyor. Gerçi tanıdık bir kitapçıdan alınırsa bundan belirli bir indirim yapılıyor ama hemen belirteyim ki yardımcı kitaplara bir lise öğrencisi için ödenecek para 100 lirayı geçiyor. Bunun yanında resim dersi için gerekli araç ve gereçler, beden dersi için alınması gerekenler ve bir de her okulun kendine göre belirlediği kıyafetler işin içine girince devlettin ücretsiz kitap dağıtmış olmasının fazla bir anlamı kalmıyor. Çünkü okul kıyafetlerini ister istemez yedekli almak zorundasınız.

Bir takım aldığınızda anlık kirlenme ve yırtılma söz konusu olduğunda çocuğunuzu okula gönderemezsiniz. O bakımdan yedekli almak ve bunun için de en az 200 lira ödemek zorundasınız. Buna bir de çocuğunuz oturduğunuz il ya da ilçede değil de bir başka yerdeki liseyi kazanmış ise ortaya bir de eğitimde iç turizm devreye giriyor. Çocuğunuz ille de Anadolu, fen ya da sağılık ve öğretmen lisesi gibi bir okulu kazanmış ise göndermeyin, bulunduğunuz yerdeki düz lisede okusun denemez. O zaman liselere giriş sınavlarına ne gerek var? sorusu haklı olur. Kaldı ki çocuğunuz kendisine bir hedef belirlemiş ve o hedefe uygun bir liseyi kazanmış ise veli olarak göndermemek gibi tercihiniz olamaz.

Maksadım uygulamayı topyekûn kötülemek değil. Ancak eğitimi mümkün olduğunca velilere yük olmayacak şekle dönüştürmek gerekiyor. Bu arada bir de dershane meselesi var. Gerçi Başbakan Erdoğan dershanelerin önümüzdeki yıl kapatılacağını söyledi ama tüm dershaneler öğrenci kaydını sürdürüyor. Geçmiş yıllarda genellikle lise birinci sınıflar için dershaneler sınıf açmıyorlardı ama bu sene açılıyor. Yani uygulama eğitimde parası olanların çocuklarını bir adım öne geçiriyor. Bu ise eğitimde eşitliği yok ediyor. Gerçi kapitalist sisteme uygun ama adil bir uygulama değil. Adaletin olmadığı yerde ise huzur olmaz.

Bu noktada yardımcı kitaplar konusuna tekrar dönmek istiyorum.

Bakanlığın verdiği kitaplar eğitim ve öğretim için yeterli olmuyor da onun için mi tüm öğretmenler öğrencilere yardımcı kitaplar tavsiye ediyorlar? Bunun yanında bir de her ders için çeşit çeşit test kitapları da var ki onları saymıyorum. Eğer Bakanlığın verdiği kitaplar derslerin öğrenilmesi için yeterliyse yardımcı kitaplar niçin aldırılıyor, yok eğer bakanlığın dağıttığı kitaplar yetmiyor ise niçin devlet boşuna masraf yapıyor?

Tekrar ediyorum devletin ilk, orta ve liselerde ders kitaplarını ücretsiz vermesine karşı değilim. Hatta bunun devlet için bir görev olduğunu düşünüyorum. Ancak, velilerin yardımcı ya da kaynak kitap peşinde koşturulmasının mantığını anlamakta güçlük çekiyorum.

Bir başka husus daha var ki, ona da kısaca temas etmek istiyorum. Her sene velilerden para alınmayacağına dair açıklamalar yapılır. Ama velilerden para toplamadan okulların temizlik işi yapılamaz. Bu gerçek bilinmesine rağmen velilerden para alınmayacağının ilan edilmesi anlamsızlaşıyor.