Necmettin Türünay

Necmettin Türünay

TÜMOSAN, KOMBASSAN

TÜMOSAN, KOMBASSAN

Geçen hafta sayısız siyasi gelişmenin yanı sıra, ekonomiye dönük iki önemli hadise ile karşılaştık. Bunlardan biri Konya merkezli KOMBASSAN’la ilgili!.. Uzun zamandır kamuoyunun gündeminden çıkmış gibi gözüken KOMBASSAN, kuşkusuz yeni bir derlenip toparlanmanın ardından olmalı, kendisini halka arza karar verdi.




Hem bu derlenip toparlanmayı hem de grubun yeni bir heyecanla büyüme atağına geçmesini önemsemek gerekiyor. Çünkü bu tür çok ortaklı İslâmî kuruluşların ekseriyeti batmış, iflâs etmiş; ortaklarının çoğu da derin tarihî yaralar almışken, KOMBASSAN’ın yeni bir heyecanla meydana çıkması her bakımdan önemli göründü bize. Dolayısıyla geçmiş yıllarda Konya başta olmak üzere, hemen bütün Anadolu’ya yüksek heyecanlar veren kuruluşun yeni döneminde başarılı olmasını, kurucusu bulunan Haşim Bayram’ın ve sayısız ortağın beklentilerine yerinde bir cevap üretmesini beklemek hakkımız olmalıdır.

Gene geçen hafta hem tam sayfa ilânlarla hem de gazetelerin ekonomi sayfaları ile takip imkânı bulduğumuz ikinci gelişme de TÜMOSAN’la ilgili. TÜMOSAN şimdiki kuşakların hafızasında neyi çağrıştırıyordu bilemem. Belki de hiçbir şey!.. Fakat bu kuruluş bir zamanlar, bu camianın hayallerini ve istikbalini süsleyen bir mana ifade ederdi. 1970 ortalarında kurulan Milliyetçi Cephe Hükümetleri’nin ortağı ve Başbakan Yardımcısı rahmetli Necmettin Erbakan, Türkiye’nin montaj sanayiinden asıl gerçek sanayiye geçmesi için çırpınır durur, BÜYÜK TÜRKİYE Rüyası’nın içini doldurmak işinde sayısız projeler geliştirir, önemli kuruluşlara imza atardı. İşte TÜMOSAN, 1970’ler Türkiye’sinde, yüksek kalkınma heyecanları ile dopdolu kuşakların üzerinde titrediği kuruluşlardan biri idi.

Bugün nasıl enerjiyi kendisi üretmeyen büyük bir ekonomi düşünemiyorsak, o yıllarda bunun yerine “motor”u merkeze alır, yerli motor üretemeyen bir ekonominin istikbalinden haklı olarak endişe duyardık. İşte TÜMOSAN bu ihtiyaç ile kurgulanmış heyecanların en yüksek göstergesi mesabesinde büyük, millî bir atılım idi.

Fakat 12 Eylül 1980 öncesinde Türkiye’nin içine düştüğü kredi darboğazları mı dersiniz, aynı tarihin ardından gelen ekonominin liberalizasyonu politikaları mı dersiniz? Neye sayarsanız sayın, o büyük milli proje, kamu yatırımı olması cihetiyle artık bir daha destek bulamadı. Uzun yıllar boyunca adeta üvey evlât gibi bir muamele gördü.

Şimdiki modalar kuşkusuz çok farklı. Eskiden, böyle büyük yatırımları devletin üstlenmesi esasken, şimdiki anlayışa göre kamunun bu işlerden büsbütün çekilmesi gerekiyor. Anlayış böyle olunca da ne Özal zamanında ne de 1990’ların o uzun fetret yıllarında, TÜMOSAN’a yüzünü dönüp bakan olmadı. Tabii bu arada yabancı ortaklı, yabancı patentli yatırımlar da aldı başını gitti. Nihayet 2002’de AK Parti’nin iktidara gelmesi ile, bu tür âtıl yatırımların envanterinin çıkarılarak, onların özelleştirilmesi yoluna da gidildi. Belki yapılacak başka bir çare de kalmamış olmalıdır.

İşte şimdi, 1970 ortalarında temelini rahmetli Erbakan’ın attığı TÜMOSAN’ı yeni baştan dirilmiş, pörsümeye yüz tutmuş o eski bahçeleri de yeşermiş görüyoruz. Dolayısıyla bu hamleli ruh beni o eski yılların heyecanları ile tekrar yüz yüze getirdi desem yeridir. CEO’luğunu MÜSİAD Başkanlığı’ndan tanıdığımız Ömer Bolat’ın yaptığı kuruluş, aradan fazla bir zaman geçmediği halde öyle bir gelişmeye maruz kalmış ki tahmin edemezsiniz. Özelleşme ardından gelen şu kısa zamanda 45 bin traktör, 75 bin adet de yerli/milli dizel motor üretebilir hale gelmiş.

İnanır mısınız zaman zaman Konya’ya veya Afyon’a gidip gelişlerimiz sırasında, TÜMOSAN traktörleri hakkındaki konuşmalara şahit olur, halktaki ilgiyi görür, bundan memnun olurdum. Koç’ların Türk Traktörü karşısında tamamen yerli bir üretim!.. Ayrıca da traktör dışında, daha başka alanlara yönelik çeşitli motor üretimleri!..

Türkiye’nin yerli araba üretimini önüne koyduğu bu aşamada, TÜMOSAN’la ilgili asıl büyük gelişme, kuşkusuz onun halka arzı yolundaki adımdır. Yani TÜMOSAN yüzde 26’lık kısmını halka arza karar vermiş oluyor. Bunun manası şirketin önümüzdeki dönem daha da büyüyeceği değil de nedir?

Fakat daha mühimi TÜMOSAN’ın, savunma sanayine de ilgi duyması!.. Geçenlerde denemeleri yapılan Altay tanklarının motorunun üretilmesi de gerekiyor. İlgili tankların gövdesi, motor aksamı ve yazılımlarının yapılması!.. Bunların her biri ayrı ayrı işler dolayısıyla. İşte Altay tanklarının motor kısımları için ayrı bir ihale açılmış. Dolayısıyla TÜMOSAN o projeye de ilgi duymuş ve katılmış.

Gene bu hususlarla ilgili sayısız haberle karşılaşıyoruz. Nitekim bir bakanın yerli araba üretimi hususunda, önemli bir aşamaya ulaştıklarını söylediğini hatırlayacaksınızdır. Mercedes’in Türkiye merkezli şirketinin başkanı Dicter Zetscher de, “Türkiye yerli otoyu 2-3 yıl içinde yapar” demiş. Yani bu alanlarda Türkiye’de umumi bur heyecan söz konusu.

Burada bizim söylemek istediğimiz, bölgesel krizlerin beklenmedik sıcak çatışmalara dönüşebileceği ihtimali ile savunma sanayine dönük yatırımlara bayağı bir hız verilmesi, yerli üretim katsayısının azami derecede artırılması lüzumudur.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Necmettin Türünay Arşivi