Hasan Aksay

Hasan Aksay

Dokunulmazlık, Başkanlık ve Türkiye şartları

Dokunulmazlık, Başkanlık ve Türkiye şartları

Dokunulmazlık kimseyi, polise tokat atacak kadar edep ve insanlık dışına itmemeli ve devletin milletvekili, devletine karşı, güya ön şartlar koyar gibi sahtelikle, teröre destek için, “Kıyamete kadar savaşacağız” gibi yüce meclisi, millet hak ve huzuru aleyhine kullanılan bir sığınak haline getirememelidir.



Evet, dokunulmazlık, edepsizliğe, saldırganlığa suça kalkan olmamalı ama, milletin temsil iradesini mutlaka korumalıdır. Fikri somutlaştıralım. 15.10.1961 seçiminde Nuri Bey AP’den Zonguldak Milletvekili. TBMM, artık Ulus’ta değil, yeni binada. Ön kısmında asker var. Arkada muhafız alayı. İç içeyiz. Parti taşlanıyor. Milletvekilleri istifa ediyor. Çoğu CHP’ye geçiyor. Ortalık toz duman. Daha tam tanışma imkanı bulunamamıştı ki Nuri Bey yok. Haber: Sonradan CHP’den milletvekili olan bir bürokratla içmişler. Ve o arkadaşı, işe Atatürk’ü katarak şikayet etmiş. Olay gerçek mi? Değil mi? Nuri Bey bir daha meclise gelmedi. Meclis Albümü basıldı. Resmi, kimliği yok. Olması gereken yerde sadece, “Zonguldak” yazılı. 1994’deki TBMM 1920-1991 Albümünün 319. Sayfasında resmi de kimliği var.

Suç ve ayrım korunmasın. Millet iradesi korunsun. Demek kolay da, iş, yalnız sistemle olmuyor. Fakat şurası muhakkak ki dokunulmazlık olmazsa, müfteriler, derin yapılar kazanır. Millet, derin yapıya karşı olanları, tek başına iktidara getirse, milletvekili evinden çıkıp meclise ulaşmadan bir şekilde götürürler.

İşi bu uçuruma, “Devletlerin çıkarı esastır” diyen Batı düzeni getirdi. Lincoln ve Kennedy’e, ABD’nin en başarılı iki Başkanı denir. Biri Ford tiyatrosunda, Kennedy ana caddede öldürüldü. Katiller yargılanmadan halledildi. Ancak, Kennedy hakkındaki film, suikastı ve arkasındaki derin ilişkileri işleyebildi. Suikast gibi, ortak oldukları bir önemli konu daha var. İkisi de, doları özel bankadan kiralanmayı sonlandırıyordu. Yalnız bunun ikisi cesaret etmişti. 11 Eylül faciası gibi karanlıkta kaldı.

Suikast ve gizli oyunlar, Batı’da ve dünyada on ise, Türkiye de bu derin yapı kaç defa katlanıyor. Bir kere Türkiye İsrail’le adeta iç içe. İki, Batı, İslam’dan korkuyor. Türkiye’yi, İslam dünyasını uyracak güç olarak görüyor. Huntington’un, “Medeniyetler Çatışması”, Henry Kissinger’in, “Diplomasi” gibi kitaplarda Türkiye’yi engellemek açık ön görülüyor. Güç simgesi Batı’nın telkinleriyle, İslamofobia hastalığı doğuyor. Mesela, CHP milletvekili Mehmet Ali, Baas vahşetini, “Bizim deyimimizle, ‘Laikliği korumak isteyen Suriye halkı ile Suriye’ye şeriat getirmeye çalışanlar arasında’ bir savaş var” deyip yönetimin, “Laikliği kurumsallaştıran milliyetçi yapısının şeriata geçit vermeyeceğini” iddia ediyor.

“Büyük başın ağrısı da büyük olur” Türkiye’ye derin düşmanlık sade bunlar, PKK, ASALA, Darbeler, ekonomik soygunlar, Fransa Mason talimatı gibi türlerle de sınırlı değildir. Derin tezgah, dış ödemeler dengemizi bozan enerji açığımıza tedbir Nükleer Santral’i dahi her sefer yeni bir engelle erteletiyor. Şimdi de Almanya nükleer tesislerini kapatıyormuş. Oysa Türkiye’deki yandaşlarına gerekçe vermek için 1922’de ömrü dolacakları, şimdi söylüyor. Ve Türkiye enerji açığıyla uğraşıyor.

Derdi tasvirde kapı çözüme açılmıyorsa, faydadan çok üzüntüdür. Bu nedenle yazılarımda, çözüm fikrimi, mümkün olduğu kadar net veya konunun seyri içinde okuyucumla paylaşırım. Konu derinliği nedeniyle uzadı. Tedbiri de uzayacak. İstemesek de tedbir, gelecek yazıya kaldı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi