Yener Dönmez

Yener Dönmez

O Fotoğrafın Düşündürdükleri

O Fotoğrafın Düşündürdükleri

Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın “12.12.2012’de 112 Dev Eser Milletimizin Hizmetinde” adıyla gerçekleştirdiği açılıştaki bir fotoğraf karesinin çok özel anlamları vardı.


Kendi isminin verildiği baraj açılışında Milli Görüş’ün duayen isimlerinden Recai Kutan ile Başbakan Erdoğan’ın birlikte kurdele kestiği fotoğraf karesinden söz ediyorum.

Ahde vefanın objektiflere yansıdığı andı o an…

Hem Fazilet, hem de Saadet Partisi Genel Başkanlığı döneminde görüşüp sohbet ettiğimiz siyasetçilerdendir Kutan.

Kendisi de Malatyalı olan İsmet İnönü’nün her fırsatta Kutan’ı CHP’ye davet ettiğini ancak O’nun tercihini Milli Görüş’ten yana kullandığını bu sohbetlerden öğrenmiştik.

Merhum Erbakan’a ne zaman siyaset yapma engeli çıkartılsa partisini tereddütsüz emanet ettiği isimdi Recai Kutan.

Şimdi eski yol arkadaşı tarafından onore ediliyor Efsane Enerji Bakanı.

O kare yakın tarihimize dair o kadar çok şey düşündürüyor ki…

İlk aklıma gelen vesayetin ortaya çıkarttığı çifte standartlar…

Türkiye’de muhafazakar siyasetçilere yapılan haksızlıklar, engellemeler, dışlamalar, hor görmeler, kadir kıymet bilmezlikler vs.

Milletin değerleriyle ters düşen siyasetçilerin ise hiçbir engele takılmadan günlerini gün etmeleri…

Mukayeseli olarak yakın tarih bir film şeridi gibi akıp gitti gözümün önünden.

Mesela tek parti döneminde hiçbir engelle karşılaşmadan uzun yıllar önce Cumhurbaşkanlığı sonra Başbakanlık yetkilerini sınırsız olarak kullandı İsmet İnönü…

Sonra CHP’de İnönü’den koltuğu devralan müteveffa Başbakan Ecevit ve bir dönem solun liderliğini yapan oğul Erdal İnönü de öyle…

Ama durum muhafazakar siyasetçiler için öyle mi?

1. Meclis’ten hemen sonra Kurtuluş Savaşı’nda görev alan Muhafazakarlar’ın düşürüldüğü durumlar içler acısı.

Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak, Ali Şükrü Bey, Mehmet Akif Ersoy gibi pek çok muhafazakarın durumu ibretlik tablolarla dolu.

Çok partili hayatta ise kendisini milletine adamış Demokrasi Kahramanı Rahmetli Menderes’in darağacıyla sonlanan Yassıada trajedisi de ortada.

Menderes’in sonunu hazırlayan asıl nedenin ezanı aslına çevirip “Tanrı Uludur”u sonlandırması olarak yorumlanmıştır.

Açık söyleyeyim; Türk siyasi tarihinin en ağır bedelini ödeyen, en büyük acı ve ızdırabı yaşayan ise Rahmetli Erbakan Hoca’dır.

Onu belki asmadılar ama bin kere diri diri mezara gömüp aman bir daha kalkmasın diye üzerine beton döktüler, 11 aylık iktidarı döneminde 11 yıla bedel çile çektirdiler.

Rahmetli Özal’ın dönemi de farklı açılardan engellemelerle çıkar karşımıza. Özal’ın bürokratlardan çektiğini hiçbir siyasetçi çekmemiştir.

Cumhurbaşkanlığı döneminde emanet olarak bıraktığı partisi dışarıdan müdahalelerle ihanete uğratılmış, dönemin başbakanı Demirel tarafından sürekli Köşk’ten indirilme ve Yüce Divan’da yargılanma, hatta asılma tehdidiyle karşı karşıya bırakılmıştır…

Oysaki hiçbir zaman muhafazakar olmayan, muhafazakar gibi görünüp ömrünü muhafazakarlarla hesaplaşmaya dönüştüren Demirel, ciddi hiçbir engelle karşılaşmamıştır.

Görev süresi dolduktan sonra da ikinci kez Cumhurbaşkanı olmak için olmadık manevralara başvurmuştur.

Bunu başaramadığı günün akşamı Güniz Sokak’taki konutta kendisini takip eden bir gazeteci arkadaşımın ifadesiyle “Kendisini viskiye vurduğu için kıpkırmızı kesilen suratı” Demirel’in ne kadar muhafazakar olduğunu gösteren ilginç bir anekdottur.

Demirel’den sonra göreve gelen Sezer de aynı yolun yolcusuydu.

Zihinlerimizde kalan onun bir Ramazan günü canlı yayında 75 milyonun gözü önünde su bardağını tepesine dikmesi, kitapçık fırlatıp ülkeyi krize sürüklemesi, başörtüsü takıntısı ve bütün görev süresi boyunca reformlara engel olmasıdır.

Sezer, hiçbir engelle karşılaşmamış ancak muhafazakar iktidara engel çıkarmada sınır tanımamıştır. 367 garabetinden dolayı da 7 yıldan daha fazla o koltuğu işgal etmiştir.

Kendisinden sonra görevi devralan eşi başörtülü Muhafazakar Cumhurbaşkanı Abdullah Gül daha ilk dakikada 367 engeli ve e-muhtırayla karşı karşıya bırakılmıştır.

“Biz bu günlere medyayla çarpışa çarpışa geldik” diyen Başbakan Erdoğan da bu engellemelerden nasibini ziyadesiyle almıştır.

3 Kasım seçimlerinde milletvekilliği engellenmiş, hakkında “Muhtar bile olamaz” manşetleri atılmıştır.

Evet engeller böyle…

Sevindirici taraf ise muhafazakar bir parti tarafından bu ülkeye hizmet eden muhafazakar siyasetçilerin itibarlarının iadesi için adımlar atılıyor, onere etmek için gayret sarf ediliyor olması…

İnşallah çifte standartlarla dolu yakın tarihimiz bir daha tekerrür etmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
15 Yorum
Yener Dönmez Arşivi