Rektör olamazsın demedim
AK Partiye karşı olan cephe, bir fitil araya araya perişan oldu.
Cumhuriyet Mitingleri, 27 Nisan Muhtırası, KCKnın Şemdinlideki ayaklanma provası, alternatif Cumhuriyet Bayramı kutlamaları gibi girişimlerden hiçbiri, AK Partiyi devirme sürecinin fitili olamadı.
Medya dünyasındaki bütün köşeleri kapmış eskinin solcuları, gençlik özlemleriyle bir umut ODTÜ yerleşkesinde aradıkları fitili bulmaya çalışıyorlar.
Eşi ÇYDD kurucularından olan sıkı ulusalcı Rektör Ahmet Acar gibi bir işbirlikçi buldukları için umutları hayli güçlü. Lakin aradıkları fitili ODTÜde yakılan devrim ateşinde bulamayacaklar. Olan yanan banklara, kirlenen asfalta, sökülen tabelalara olacak.
Bilindiği gibi, ODTÜ arazisinde ayrı bir hukuk işler.
Ankarada devasa arazilere sahiptirler ve ODTÜ mensubu değilseniz asla oraya giremezsiniz.
Misal Eymir Gölü, ODTÜ kontrolündedir ve normal vatandaşlar kenarında yürüyüş yapmak için bile kabul edilmezler.
Ama ne hikmetse giriş ve çıkışların bu kadar kontrol altında olduğu ODTÜ yerleşkesine Başbakan Erdoğanın geleceği gün üniversite öğrencisi olmayan, ya da başka üniversitelerden onlarca öğrenci girivermiş. Üstelik de çantalarında Molotof bombalarıyla, sopalarla, sapanlarla ve havai fişek atarlarla beraber.
Ardından olanları zaten biliyorsunuz.
ODTÜ Rektörü, olaylardan sonra çıkmış polise yönelik ağır eleştiriler yaparak, medyada oluşan rüzgarı yelkenlerine doldurmaya çalışıyor.
Mustafa Akaydın Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü döneminde Cumhuriyet mitinglerinde darbecilerle beraber ön safta yer almış ve Antalya Belediye Başkanlığını kapmıştı.
ODTÜ Rektörüyle CHPlilerin son günlerdeki samimiyetine bakılırsa Çankaya Belediye Başkanlığı garanti
İşin vahim yönü ise Rektör olmuş birinin sorumsuzluğu
Sana Rektör olamazsın demedim
cümlesini tamamlamak geliyor insanın içinden ama neyse.
O Üniversitenin Rektörü sensen, olayların çıkmasını engellemekle görevli bir numaralı sorumlu da sensin.
Lüks makam odandan çıkıp, alana inseydin ve olaylara meydan vermeseydin. Sözünü dinlettirip protestonun demokratik sınırlar içinde kalmasını sağlayıp, lastik yakılmasına, polisin üstüne havai fişek, taş ve Molotof atılmasına engel olsaydın.
Binadan dışarı çıkmayıp, ondan sonra polisi suçlamak kolay. Üstelik de polisi çağıran sensin.
Polis olaylara müdahale etmeseydi ve üniversiteye girişine göz yumulan marjinal sol gruplar törenin yapıldığı salona kadar ilerleyip, ellerindeki Molotofları Başbakana fırlatsalardı ne olurdu?
Bunun hesabını sen mi verirdin Rektör bey.
Bunun örneğini çok yaşadık nitekim. İstanbulun göbeğinde İETT otobüsünde Serapı molotofla öldürmediler mi?
Konjonktürel hareket eden konformist bürokratlara her zaman tepki koymuşumdur.
O üniversitenin yöneticisi olarak yaşanacakları öngörmesi, olayları engellemesi, duruma hakim olması gereken Rektör, yapması gerekenleri yapmayıp medyanın hoşuna ne giderse onu söylemenin derdine girmiş.
İşi gücü bırakmış gazetelere röportaj veriyor. Polisi işini yanlış yapmakla suçluyor. Sen işini çok mu doğru yaptın sanki
Yönettiğin üniversitenin verdiği fotoğrafa iyi bak. Yollarında lastik yakılan, yeşil ağaçlara Molotof atılan, kaldırım taşları sökülen bir kampus
Dolmuşlar durdurulur, başörtülüler indirilip başlarını açtıktan sonra dolmuşa bindirilirdi. Yarım metre örtüyü bulmaktaki marifetini kampuse yakmak için koca lastikler sokulurken gösterememiş Rektör bey.
Onların gözleri var görmezler
Bu noktada, Köşkün de Rektör atamalarını ODTÜ örneğinden anlaşıldığı üzere gözden geçirmesi lazım
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.