Çıkar mı; Sömürü mü; Korku mu; Nefret mi; Hak mı; Değişime yol mu?
Bütün dünyada Müslümanlar, açık aleni bir saldırı, düşmanlık ve İslamofobia karşısındadır. Müslüman, kalp huzuru ile kendini barış içerisinde hissetse de, bu realiteyi görmezden gelmeye imkan yoktur. İslamofobianın evrensel boyutta, medya ile, siyasetle, sermayeyle, hukukla sürdürülen derin yangını, her taraftan alevler yükseltiyor. Filistin, Afganistan, Keşmir, Sudan, Bosna, Balkanlar derken Irak, Somali, Yemen, Suriye, Mali yangınları birbirine eklenip gidiyor. Şimdi çok daha büyük bir yangın Bangladeş’te yönetim tarafından şiddetle körüklenmektedir.
Bu vahşet karşısında her Müslüman, kendi imkanlarını geliştirip artırmakla sorumludur. Hiçbir Müslüman, sorumluluğu başkalarına havale ederek vicdanını susturma hakkına sahip değildir. Bu zulümler karşısında Müslüman’ın vicdanını susturmaya çalışması, inancının sesini susturmak gibi bir felakettir. Sağ olsunlar, arkadaşlarımız, siyasilerimiz, STK’larımız, gayret ediyor, gidip geliyor, son olarak Uluslararası Hukukçular Birliği Genel Sekreterimiz Necati Ceylan Bey gitti geldi. Yetmiyor. Demek ki bir buçuk milyar Müslüman olarak ilgimizi, dayanışmamızı, dualarımızı, gayretlerimizi çok daha artırmamız gerekiyor.
Son Beşşar Esat vahşeti, destekçileri? Fransa’nın Mali saldırısına, maddi desteklere ilave bir de UNESCO gibi uluslararası kuruluş ödülleri gösterdi ki Müslüman, kendini çok daha diri, canlı ve aktif hale getirmeden, sahip olduğu İslam nimetinin bedelini ödemek imkanına sahip olamamaktadır.
Müslüman olarak sorumluyuz. Al-i İmran Suresi, Ayet 103 Meali: “Topluca Allah’ın ipine sımsıkı yapışın, bölünüp parçalanmayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetlerini anın. Bir zamanlar birbirinizin düşmanları iken gönülleriniz arasına muhabbet/sevgi koydu, nimeti sayesinde kardeşler oldunuz. Ateşten bir çukurun kenarında idiniz sizi oradan kurtardı. Allah Ayetlerini işte size böyle açıklıyor. Belki hidayet bulursunuz.” Ayet 104: “Sizden, hayra çağıran, marufu/iyilikleri, güzellikleri emredip münkerden/fenalık ve çirkinliklerden alıkoyan bir topluluk olsun. İşte onlar! Onlardır o kurtuluşa erenler.” Bunun için, hadiseleri takip etmek şart. Doğru bilgi nerde?
Televizyon dizisi seyrederek olmaz. Emek ve fedakarlık ister. Doğru detay veren gazeteler gerek. Öncelikle bu gazeteleri oluşturmak lazım. Bunun için mevcutların yaşatılması şart. Dünya nüfusunun dörtte biri Müslüman. İyi de, bütün İslam ülkelerinde Müslümanların çıkardığı gazete tirajları toplamı, dünyadaki nüfusu Türkiye’nin yarısı kadar olmayan Yahudilerden iki kişinin çıkardığı gazete tirajının dörtte biri kadar yoktur. Müslüman, hadiselere kendi gözüyle bakan gazetesini okuyup, reklamını verme dikkatine erişinceye kadar, dünyaya Yahudi gözüyle bakmaya; Kurban bayramını kan gölü gibi görüp gösteren gazetelerin haber karanlığında kalacaktır.
Bütün bu ağır şartlara rağmen İslam dünyası, çok parlak bir istikbale doğru yürümektedir. Acısıyla tatlısıyla, ümit ve gayret içinde, tam bir bahar iklimindeyiz. Düşmanlıkların bizi yorgun düşürdüğü günler geri de kalıyor. Bütün bu felaketleri, hızımızı artıran bir uyanıklık haline getiren bir devre girdik Elhamdülillah. Allah’ın rahmeti yağıyor. Fırsatı daha iyi değerlendirmek için israfı, zevki sefayı bırakıp daha fazla ter dökmemiz gerekiyor.
İslam dışı kimselerden şikayetle boşa geçirecek vaktimiz yok. Onlar çıkarından, sömürüden, kinden, hasetten, zevklenmekten başka şey bilmiyorlar. İyilikten, Müslümanlar olarak biz sorumluyuz. Onların hali ortada. Babasını arkadan bıçaklayıp ölüsünü tepeliyor. Sevgilisini doğrayıp, çöp kutusuna atıyor. İşçilerine, karın tokluğunu çok gören kadın, 8 milyar dolarlık servetini köpeğine bırakıyor.
İslamofobia, çıkar, sömürü, korku, nefretten doğan Müslüman düşmanlığına karşı bize düşen, 1) Biz, kendi noksanımız, kendimizi doğru tanıtamamaktan dolayı bize düşman olanların düşmanlığını hak etmekten kendimizi kurtarmalıyız. 2) Müslüman olma nimetiyle yüklendiğimiz tüm insanlığa iyilik ve imtihan sorumluluğumuzu tam olarak yerine getirmeliyiz. Gidişat gösteriyor ki, rehavete kapılmaz, gayretlerimizi şuurla artırırsak, İslam’a karşı bu düşmanlık karanlığı, şafağın müjdesi olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.