Özrün ötesi: Sabır
İsrail’in resmen özür dilemesinin, Türkiye’nin milli gururunun ötesinde anlamı var.
Ortadoğu’da elli türlü dengenin içinde oynayan İsrail, kuşkusuz ölçmüş tartmış biçmiş ve kendileri için en mantıklı yolun özür dilemek olduğuna karar vermiştir.
İsrail’in Türkiye ile kavgalı olmak istememesindeki mantık bence üzerinde durulması gereken nokta. Bu bize Türkiye’nin tarihini ve bugün geldiği noktayı izah ediyor çünkü.
İsrail “bile” Türkiye ile kavgalı olmak istememektedir. Sırtını ABD’ye dayamış olmasına rağmen.
Ortadoğu’da geçmişten gelen bir ağırlığımız, Ortadoğu’nun mevcut zalim hükümdarları inkar etmek istese de halkların kalbinde eşsiz bir yerimiz var.
Suriye-İran-Irak’taki durumdan Ürdün’e kadar Türkiye’nin söyleyecek sözü, yapabilecekleri var.
Tüm bunlar ve her alanda istikrarlı biçimde düzelen ülke göstergelerimizle Türkiye, ABD için vazgeçilmez, İsrail için karşısına alınamaz bir ülkedir.
Başbakan Erdoğan, İsrail’e karşı 3,5 yıl süren bir gerilim stratejisi yürütmüş, stratejiyi kararlı biçimde sürdürmeyi devam ettirmiş ve karşılığını almıştır.
Sonuç bundan sonra atılacak sakin ve kıvrak adımlarla daha da verimli hale getirilebilir. Hem Filistin hem Ortadoğu hem de Türkiye için.
Türkiye’nin yürüttüğü stratejiden en çok ders alması gereken bence Filistin tarafıdır. Artık bölünmüşlüğe, iç ihtilaflara, şiddet ve aşırı iyimserlik arasında birbirine zıt taktiksiz gelgitlere son vermeli, uzun vadeli ve planlı bir hamle sürecine girmelidir.
Türkiye Mavi Marmara’nın davasını 3,5 yıl kovalamış ve peşini bırakmamıştır. Filistin’in parçalı iktidar sahipleri, günlük politikaları artık bırakmalıdır. Filistin davasının doğru belirlenmiş bir stratejiyle 3,5 yıldan çok daha uzun zaman sebat etmeye ihtiyacı var.
Türkiye, Mavi Marmara’da gösterdiği sabrı Kürt meselesinde de göstermektedir ve göstermelidir. Başbakan Erdoğan’ın deyimiyle maçın uzatma anlarının sonuna kadar temkin elden bırakılmamalı, eşkıyanın her an açmakta olan bahar çiçeklerini dinamitleme ihtimaline karşı uyanık olunmalıdır.
BDP’li Gültan Kışanak, “Mevcut yasalarda Öcalan ’Yasa dışı bir örgüt lideri’ olarak görülüyor. Bir savcı çıkıp dava açarsa ne yapacağız. Bunun için yasal güvence istiyoruz, sürecin yürümesi için bu çok önemlidir” demekte ve Kandil’deki örgüt elebaşları da aynı sazı çalmaktadır. Konuyu “yasal boyuta” taşıma üzerine geliştirilmiş bir strateji yürütülüyor.
Terör meselesinde hızla sonuç alma adına bu tip yanlışlara girmemek gerekiyor. Mavi Marmara gemisi krizini çözmek için 3,5 yıl sabreden Hükümet, bu konuda da sabırlı olmalıdır. Zira bu meselenin 100 yıllık bir geçmişi 30 yıllık bir terör dönemi var.
Sorunlar birikmiş, zaman çıldırtıcı, lakin hesabı yapılmamış acele bir adım emekleri berhava edebilir.
Sabırla sebatla ama eşkıyanın bize zarar verebileceği tek gedik bırakmadan ilerlemeli
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.