Ayasofya: “Öz yurdunda garip, öz vatanında parya”
Belçika’nın en büyük kentlerinden Gent’te 2007 yılında yürürlüğe konan ve başörtülülerin gişelerde çalışmasını yasaklayan kararın Gentli vatandaşların 10 bin imza toplamasıyla yürürlükten kaldırılması, bana yıllardır Ayasofya ile ilgili yürütülen çalışmaları ve toplanan milyonlarca imzayı hatırlattı.
Ayasofya, Cumhuriyet tarihinin en gizemli, en mahrem ve en tabu konularından biri. Yıllardır üzerinde konuşulur, tartışılır, eylemler düzenlenir ama nedense bu konuda karar verme durumunda olanlardan hiçbir ses çıkmaz. Bu durum, demokratik açılımların zirve yaptığı Menderes ve Özal devirlerinde değişmediği gibi yüzde elliyi aşan çoğunlukla 11 yıldır iktidarda bulunan Erdoğan zamanında da değişmedi. Değişmesi şöyle dursun, konuşulmadı bile.
Bu ülkede Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması meselesi açıkça tartışılabilirken, hükümet her fırsatta okulun açılması konusunda her türlü desteğin verileceğini dile getirirken, kimsenin yaşamadığı bir adada bulunan ve yıllardır harabeye dönen tarihi Ahtamar Kilisesi restore edilip 95 yıl sonra ibadete açılırken, Bursa’nın Nilüfer ilçesinde bulunan tarihi Aziz Pandeleimon Kilisesi'nde 90 yıl, Trabzon’daki Sümela Manastırında 88 yıl, Diyarbakır'da bulunan Surp Gragos Ermeni Kilisesi'nde 31 yıl aradan sonra ilk kez ayin düzenlenirken Ayasofya’nın bırakın ibadete açılması, tartışmasının bile yapılmaması, en hafif deyimiyle fethe, Fatih’e ve tarihe ihanettir. Kiliselerin restore edilmesine ya da oralarda Hristiyan vatandaşların ibadet etmesine elbette diyecek bir sözümüz olamaz. Bizim sözümüz, kiliseler ihya edilirken Ayasofya’nın 79 yıldır sessizliğe ve ibadetsizliğe mahkûm edilmesinedir.
Terör gibi her alanda ülkenin önünü tıkayan kangrene dönüşmüş bir sorunu çözme iradesi gösteren, çeteler ve cuntalarla mücadele ederek ülkenin demokratikleşmesi yönünde önemli adımlar atan, Türkiye’nin Ortadoğu’da dengeleri kontrol eden en önemli güçlerden biri ve Avrupa ile boy ölçüşme aşamasına gelindiğini iddia eden, IMF’ye olan borcu bitirmekle övünen, Balkanlar’da, Orta Asya’da ve Afrika’da açılımdan açılıma koşan ve yüzlerce kiliseyi restore ederek ibadete açan hükümet, nedense iş Ayasofya’ya geldiğinde sessiz kalmayı tercih ediyor.
Ayasofya ile ilgili yapılması gereken en önemli iş, öncelikle Ayasofya üzerindeki bu gizemin kaldırılmasıdır. Ayasofya’nın nasıl müzeye çevrildiği ve niçin açıl(a)madığı tüm yönleri ile birlikte çıkılıp açıkça halka açıklanmalıdır. Önceki yıllarda Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi sürecinde yaşanan sahte imza tartışmaları ve ilgili Bakanlar Kurulu kararının Resmi Gazete’de yayınlanmaması gibi konular açıkça halkla paylaşılmalıdır.
Fethin yıldönümü hangi yüzle kutlanıyor?
Ayasofya ile ilgili hiç konuşulmuyor derken, Başbakan’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamadan habersiz olduğum sanılmasın. Konuyla ilgili ilk kez konuşan Başbakan Erdoğan’ın sözleri, Ayasofya ile ilgili yıllardır yetkili ağızlardan gelecek bir müjde kırıntısına ayarlı Müslüman yüreklere su serpmekten ziyade ipe un sermekten öteye gidemedi. Hatta daha da ötesi Müslüman yüreklerde yeni ve derin bir yara daha açtı. “Etraftaki diğer camiler dolsun, ondan sonra düşünürüz.” anlayışındaki başbakanın öncelikle Ayasofya’nın sadece bir camiden ibaret olmadığını bilmesi gerekiyor. Kültür eski Bakanı Ertuğrul Günay’ın, “Böyle kalması daha iyi!” şeklindeki açıklaması ise başbakanın açıklamalarına rahmet okutacak cinsten olmuştur.
İlginç olan diğer bir nokta da Fatih’in, fethin sembolü olarak nitelemesine ve camilikten çıkarılmasına karşı açık bedduasına rağmen yıllardır sessizliğe mahkûm edilen Ayasofya ortada dururken her yıl İstanbul’un fethinin kutlanmasıdır. İçerisinde ibadet etmeye cesaret dahi edemediğin camileri bulunan bir kent, fethedilmiş sayılabilir mi?
Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi, en basit deyimiyle fethin sulandırılmasıdır, bir ülkenin egemenliğine karşı apaçık bir saldırıdır, 481 yıl aradan sora fethin rövanşının alınmasıdır.
Yıllardır bu duruma seyirci kalan mirasyedi torunlar olarak hangi yüzle fethin yıldönümünü kutluyoruz?
Tarihe saygı, her yıl ihtişamlı gösterilerle fethin yıldönümünü kutlamakla ya da köprülere isim vermekle olmaz. Ayasofya’yı ibadete açın da görelim saygınızı!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.