PKK’nın son tuzağı
Tunceli, Cizre, Beytüşşebap ve Lice’de gerçekleşen son olaylara bakıldığında PKK’nın asıl hedefinin ne olduğu net biçimde görülüyor.
Lice’de “esrar”dan kaynaklanan karakol baskını da açıkça gösterdi ki PKK; devlet tahkimat yapmasın derken kendisi her alanda yığınak ve hazırlık yapıyor.
Son dönemde terör örgütü sürekli olarak “Kürt halkının taleplerinin yerine getirilmesi durumunda çekileceğini ve silah bırakacağını” açıklasa da aslında amacının topyekûn bir başkaldırı için zaman kazanmak olduğunu bizzat bölgede yaşayan insanlar görüyor ve biliyor.
Bölgeye dair ilginç kanaatler var.
Yapılan analizlerde aslında örgütün ve arkasındaki derin dış bağlantıların sonu bölünmeyle bitecek bir başkaldırı, isyan için çok ciddi anlamda hazırlık yaptığı, bu hazırlık için zaman kazanma ve hazırlığı gizleme adına barış taraftarı gibi göründüğü değerlendiriliyor.
Teşkilatlanmanın ciddi biçimde devam ettiğini ele geçirilen bilgi ve belgelerde de bariz bir şekilde görmek mümkün.
Teröristlerin büyük çaplı isyan için hazırlık yaptığına ilişkin ortaya çıkan olayların hep “ayrılıkçı, söz dinlemeyen, provokatif, birkaç kendini bilmez örgüt mensubunun hareketleri” diye lanse edilmesi de bu kanaati destekliyor.
Basında genişçe yer bulmayan, genelde basit ve küçük olaylar şeklinde lanse edilen Cizre’de asayiş ekipleri kurularak diploma dağıtılması, Tunceli’de şantiye araçlarının yakılması, Bingöl’de insanların kaçırılması, Diyarbakır’da yol kesilmesi, vergi adı altında para toplanması gibi hadiseler ileriye yönelik dikkate alınması ve mevcut durumu göstermesi açısından son derece önemli.
Bir de basına yansımayan veya genişçe irdelenmeyen olaylar var.
Uyuşturucu operasyonlarının engellenmesi için silahlı eylemlerden daha farklı eylemlere başvurulmaya başlandı.
Geçmiş yıllarda uyuşturucu operasyonları icra eden birliklere sürekli olarak silahlı saldırı yapılıyor, yollara döşenen el yapımı patlayıcı ve mayınlarla güvenlik güçleri kırsaldan uzak tutulmaya çalışılıyordu.
Mesela; 2012 yılında Lice’nin Dibek Köyü’ne yapılan operasyonda teröristlerin saldırısı neticesinde iki güvenlik görevlisi yaralanmıştı.
Diyarbakır’a bağlı oniki köye birden eşzamanlı yapılan operasyonda ise görevlilere silahlı saldırı yapılmış, alınan tedbirler sayesinde kimse yaralanmamıştı.
Barış süreci ile birlikte örgüt bu eylemleri doğrudan yapamayınca bu sefer halkı kışkırtarak, içerisine sivil kıyafetli sözde öz savunma birliklerinden teröristler yerleştirerek ve halkı tehdit ederek eylemleri toplumsal olay şeklinde yapmaya başladı.
Örgüt, bu eylem yöntemlerini son birkaç ay içerisinde Diyarbakır’da uyuşturucu ticaretini elinde tutmak adına hemen uygulamaya geçirdi.
Yalaza Köyü’nde halk, uyuşturucu operasyonu olduğu Valilik tarafından da açıklanan bir operasyonu terör örgütünün de tehdidi ile engellemeye çalıştı.
Daha önce görülmemiş bir şekilde Özel Harekat Birlikleri’nin üzerine taş yağdırdı ve pek çok askerimizin yaralanmasına neden oldu.
Anlaşılan terör örgütü şimdilik silahını göstermese de finansal kaynaklarına yapılan operasyonları yine farklı eylemler vasıtasıyla engellemeye çalışıyor.
Silah bırakıp dağdan inecek olan bir örgüt finans kaynaklarını ısrarla elinde tutmaya çalışır mı?
Bölgede yaşayanların ifade ettiğine göre; her ne kadar terör örgütü kendisini bölgenin hâkimi gibi göstermeye çalışsa da aslında halkın büyük bir kısmı halen devlete güveniyor ve muhatap olarak devleti görmek istiyor.
Çünkü son yıllarda özellikle kırsaldaki silahlı unsurların büyük ölçüde etkisiz hale getirilmesi ve şehirlerdeki KCK benzeri yapılara büyük darbeler vurulmuş olması halktaki bu inancı daha da kuvvetlendirmiş durumda.
Bu nedenle inisiyatifi tamamen kaybetme aşamasına gelen terör örgütü, barış süreci ile güvenlik güçlerini kışlasına hapsederek, çökmek üzere olan şehir yapısını tekrar kurmak ve dağa eleman temin etmek için bu dönemi çok iyi kullanmaya çalışıyor.
Bu durumun yapılan operasyonlarla sekteye uğratılmaması için süreci baltalayan bir şey olacaksa bunun güvenlik güçleri tarafından yapılan operasyonlar olacağını sürekli olarak vurguluyor.
Umutsuz olmamak lazım, ama memur olma vaadi ile kandırılarak dağa götürülen çocukların sayısındaki ciddi artışı da görmek gerekiyor.
Terör örgütünün kırsal kadrolarına katılımda patlama yaşanıyor. Herkes tarafından çok net bilinir ki, unsurlar mücadele edeceği zaman kuvvet toplarlar.
Barış döneminde hiçbir zaman ekstradan birlikler toplanmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.