Genel seçimler bugüne dek hep Başbakan Erdoğan’ın liderliğiyle kazanıldı.

Yani insanlar Tayyip Erdoğan’a oy verdiler.

İki seçmenden birisinin oyunu alan Erdoğan da “muhafazakar demokrat” parti lideri olmanın gereğini yaptı.

Başörtüsü sorununu hem kamuda, hem de Meclis’te çözdü.

İmam Hatiplerin önündeki engelleri kaldırdı, katsayı zulmüne son verdi, İmam Hatiplerin orta kısmının tekrar açılmasını sağladı.

Kur’an-ı Kerim öğrenimine konulan yaş sınırını kaldırdı.

MGK’yı sivilleştirdi, “Kırmızı Kitap” olarak bilinen “Milli Siyaset Belgesi”ni değiştirdi, YAŞ’taki garabetleri sona erdirdi.

Milli iradenin önündeki engelleri bir bir kaldırdı.

Örnekleri çoğaltabiliriz.

Erdoğan döneminde cesaretle büyük adımlar atıldı, her alanda büyük reformlar gerçekleştirildi.

Ülke büyük oranda normalleşti.

Doğal olarak da bütün bu yapılanlar sandığa oy olarak yansıdı.

Ancak yerel seçimler bire bir genel seçimlere benzemiyor.

AK Parti rüzgarıyla kazanan belediye başkanı hizmet götürmekte sıkıntılar yaşadıysa, yani çalışmadıysa bir sonraki seçimde aynı oranda oy alamayıp kaybedebilir.

Mesela AK Parti geçtiğimiz yerel seçimlerde Adana, Antalya, Ağrı, Van, Manisa, Sivas, Balıkesir ve Isparta gibi büyük iller ile önemli bazı merkez ilçeleri tekrar kazanamamıştı.

Tabi buralardaki kaybetmeyi tamamen hizmet kalitesi ve çalışmamaya bağlamak doğru olmaz.

Bazı yerlerde hizmette son derece başarılı olan bir başkan halkla olan iletişimi, teması, kucaklaşmayı sağlayamadığı için kaybetti.

Bazı yerlerde de devreye ideolojik saplantı, etnik milliyetçilik ile terör örgütünün baskısı girdi.

Güneydoğu haricindeki yerlerde en temel faktör ise hizmet oldu.

Önümüzdeki seçimde AK Parti mevcudu muhafaza edip, kaybettiği yerleri tekrar kazanmayı, ilaveten de Binali Yıldırım ile İzmir’i alarak başarısını taçlandırmak istiyor.

AK Parti’nin en çok zorlanacağı iki bölge var: Ege ve Güneydoğu…

Bu dönem İç Anadolu’daki bazı illerde de kazanmak kolay olmayabilir.

Örneğin geçtiğimiz seçimde Kırıkkale’de yüzde 30’a yakın oy alan, 90’lı yıllarda Kırşehir’de üst üste iki dönem seçim kazanan MHP, AK Parti’yi zorlayabilir.

Ayrıca bu seçim, çözüm sürecinin sonuçları açısından da son derece önemli.

Etki-tepki meselesi…

Sürecin İç Anadolu’da, Güneydoğu’da sandığa nasıl yansıyacağı merak konusu.
Şüphesiz Güneydoğu halkı bu seçimde çok önemli bir testten geçecek.

Özellikle muhafazakar seçmen.

Bu zamana kadar BDP’ye oy vermelerine, PKK baskısını gerekçe gösterdiler hep.

Şimdi öyle bir durum söz konusu değil.

Baskı olmaksızın özgür iradeleriyle oy kullanacaklar.

İnşallah merkezi yönetimden aldığı ödenekle KCK’yı besleyip büyüten, belediyeleri dağa adam kazandırma merkezi gibi kullanan terör örgütünün siyasi uzantısına tekrar oy verilmez.

Umarım ulu orta “teröristlerle kucaklaşmaktan” imtina etmeyen, “terörist başının metresi” olduğunu artık cümle alemin bildiği bir ismi Büyükşehir Belediye Başkanı olarak tercih etmezler.

Bu seçim bölge halkı için terör örgütüyle aralarına mesafe konulması için tarihi bir fırsat niteliğinde.

Şu ana kadar yaptıklarına bakılınca hizmet desen hizmet yok, proje desen proje yok, inanç ve itikat desen bölge halkıyla alakası hiç yok.

Geriye bir tek ayrıştırma planları kalıyor ki, dindar Kürt halkı buna asla fırsat tanımamalı.
Erdoğan bu süreçte büyük riskler alarak terör örgütünün istismar alanlarını tamamıyla ortadan kaldırdı.

“Yeter ki terör örgütüyle aralarına mesafe koysunlar” diye baldıran zehri içildi.

Bölgeye yatırımda pozitif ayrımcılık yapıldı.

Güneydoğu adeta yeniden imar edildi.

Şimdi karşılığını alma vakti.

Aksi taktirde yazık olur bunca emeğe…