Uyuyan dev
Başkent hiç olmadığı kadar hareketli.
Önceki gün Meclis’e, bizim büronun da bulunduğu bölüme, her zamanki gibi muhalefet partisi milletvekillerinin giriş yaptığı kapıdan girdim.
Girerken bir hayli zorlandım.
Çünkü Meclis’te partilerin Salı günleri gerçekleşen grup toplantıları öncesi görmeye alışık olduğumuz görüntülerin benzeri oluşmuştu.
Yüzlerce kişi giriş yapmak için yoğun bir kalabalık oluşturmuştu Meclis kapılarında.
Kısa sürede yoğunluğun nedeni anlaşıldı. Kalabalıktan birisi “Bakanımızın yemin törenini izlemeye, kendisine destek vermeye geldik” dedi. Okuyucumuz olduğunu söyleyen bir diğer ziyaretçi de “Bakanlarımızı demek daha doğru olur. Çünkü yeni kabinede bir bakanımız daha var. Efkan Ala gibi, İdris Güllüce de Erzurumlu” diye ekledi.
Genel kurulda oturum açıldıktan kısa bir süre sonra ilk olarak yeni bakanlardan Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce geldi. Ardından Başbakan Yardımcılığına getirilen Emrullah İşler ve İçişleri Bakanı Efkan Ala geldiler...
Üç yeni bakana da hayırlı olsun dileklerimizi ilettikten sonra bir süre iktidar kulislerinde sohbet ettik.
Pek çok defa Başbakan’ın yurtdışı seyahatlerinde birlikte olduğumuz bir isim Efkan Ala.
Başbakan’ın Şırnak programında da aynı helikopterde yolculuk yapmıştık.
Ta o zamandan bende “İçişleri teşkilatı ve terör bölgesini çok iyi bildiğine dair” bir kanaat oluşmuştu.
Meclis’teki sohbetimizde bu düşüncem perçinlendi.
İçişleri Bakanı Ala, vakit kaybetmeden yemin etmek için Genel Kurul’a geçti.
Çıkışta tekrar buluştuk.
Hatay’daki tır tartışmasına açıklık getirdi.
Bazı bilgiler paylaştı.
“Daha ileride çok konuşuruz” dedi.
•
Gelelim yoğun trafiğe.
Dün baş döndürücü olağan dışı bir trafik vardı Başkent’te.
Baro Başkanı Metin Feyzioğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüştükten sonra üç maddelik bir “kriz çözme” önerisi sundu. Aynı doğrultuda bugün de Başbakan Erdoğan ile bir araya gelecek.
Aylardır susan Deniz Baykal ise, TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile görüştü, ardından içinde kırk defa “kriz” ifadesi geçen bir de açıklama yaptı. 8 Ocak'ta da Cumhurbaşkanı Gül ile görüşecek.
Yine dün Meclis Başkanı Cemil Çiçek ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, günlerce konuşulacak, yeni tartışmaları da beraberinde getirecek açıklamalar yaptı.
Puslu havada Cemaat-Hükümet kavgasını farklı zeminlere çekip Türkiye’yi siyasi kriz atmosferine sürüklemek isteyen çevreler iyot gibi ortaya çıkıyor.
Egemen güçlerin güdümündeki operasyonlu, komplolu, kumpaslı iklim söz konusu mihraklara hayat öpücüğü gibi oldu...
Eski Türkiye’nin uyuyan devlerinin muhtaç oldukları kan, bu ortamda damarlarına enjekte edildi adeta.
Meclis’te görüştüğüm pek çok AK Partili milletvekili bir üst levelde bu mihrakların yeniden uyanacağı endişesini taşıyor…
Haksız da değiller. “Al da çak” der gibi öyle plaseler veriliyor ki, bize de şaşıp kalmak düşüyor.
Bugün, dünü konuşmanın ülkemize çok da faydası yok. Dünden ders çıkarıp, geleceğe odaklanmamız, ülkemize yapacağımız en büyük iyiliklerden olacaktır. Yani bin düşünüp bir konuşmamız gereken riskli bir süreçten geçiyoruz.
Puslu havayı sevenlere altın tepsi içerisinde daha fazla fırsat sunulmamalı. Yağmurdan kaçarken doluya yakalanmak da var.
Hangi açıklamayı kimlerin nereye çekeceğini, nasıl bir menfaat temini içerisine gireceklerini kestirmek çok güç.
Ama Ankara’dan olup bitenlere bakıldığında ne yasakçı Feyzioğlu’nun, ne de Baykal’ın iddia ettiği ölçüde ülke büyük bir kriz, kilitlenme, çatışma ortamında değil.
Siyasi mekanizma tıkır tıkır işliyor, devlet çalışıyor. Millet hükümetinin arkasında, Başbakanının yanında…
Biz ne krizler gördük. Milli birlik ve bütünlük içerisinde hareket ettiğimiz müddetçe bu sıkıntıları da aşarız inşallah... Felaket tellallığının bu ülkeye hiçbir faydası yok.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.