Seçimlere doğru seçmen sorumluluğumuz?
Önümüzde üç seçim var. Üçü de hayati. Kalkınma arabamızın tekeri, ya tümseği aşacak; ya da son noktada, araba vites atıp geri kaçacak. Türkiye’ye yönelik darbe teşebbüsü sıklığı ve kuklacıların ısrar ve acelesi de gösteriyor ki, yokuşun en ümitli yerinde, sonundayız. Onların da telaşı, acelesi bundan. İçli dışlı, Esat dahi dost oldular.
Tekeri geri kaçırmanın doğurduğu felaketleri tarih, kaos ve çöküş ibretleriyle anlatıyor. Millet olarak biz, İttihat ve Terakkiden beri yaşadık, yaşıyoruz. Filistin’den Irak, Suriye ve Mısır’a kadar uzanan felaketlerin acısını yürekten duyuyoruz. Bütün acılar, “İbret alan yok mudur!” diye insanlığı uyaran feryatlardır.
Osmanlı’nın son günlerinden beri İslam dünyası, büyük gayretlerle tırmandığı bu özgürlük yokuşunda, hep suikaste uğradı. Komünizm, Tatarları, ölüm trenleriyle Sibirya’ya sürdü, kırdı. Menderes’le, kalkınma ümitleri yeşerirken, 1960 darbesiyle, 70 Sente muhtaç olduk. Evlilik yüzükleri, “devlete yardım” diye toplandı. Anadolu gençleri, sağlık muayeneleriyle toplayıp, trenlerle, Avrupa’ya işçi sevkiyatı yaptık.
Şimdi nerdeyiz ve bu seçimlerin önemi? 70 Cent’e muhtaçken, Allah’ın inayetiyle, fakir ülkelere 7 milyar yardım eder; IMF’ye faizlerle katlanarak devam eden borçlar ödenir ve IMF’ye borç verir duruma geldik. Nimeti görmek gerek. Kalkınma hızında 200 devletin önündeyiz. Fakat henüz, darbecilere, ümitlerini yitittiremedik.
Orta öğretimdeyken, ailemin çektiği bir yürek yarasını unutamam. Yıl 1947. Rodos ve 12 adayı Yunan’a hediye ettik. (1000 kadar da küçük ada) “Bunca vatan toprağı gitti. Hala güç kaybediyoruz?” diye, evimiz adeta yasa girmişti.
Şimdi darbe teşebbüslerinin fitneleri, taşıdığı anlam ve neticeleri bakımından aynen 1947’nin acılarını hissediyorum. Gezi aklı, millet kalkınmasına darbe vurdu. Taksim projesinde, yüzlerce mühendis, binlerce insanın emeği var. Belediye meclisi ittifakla onaylamış. Milyonlar harcanmış. Üç kişi, üç ağaç bahanesiyle, CHP desteği ile anarşi doğuruyor. Mahkeme yürütmeyi durduruyor. İstekleri ne? Hava alanı, Köprü, yol ihaleleri iptal edilecek! Nükleer enerji olmayacak! Ey vicdan nerdesin!
17 Kasım darbecileri de aynı yolda. Oyun aynı, istek aynı. Fark kıyafette, mekanda. Mesele, Türkiye kalkınmasın. 28 Şubat’ın “Yeşil sermaye” düşmanlığı da bu idi. Rodos ve 12 ada hediyesi de, dünyada turizmin önem kazanması üzerine yapılmıştı.
Partilerimizin hepsinden hizmet bekliyoruz. Siyasi hizmet ancak iktidarla olmaz. Muhalefet de hizmet yeridir. Örneğin Sayın Devlet Bahçeli’nin “Bizi sokağa çekemezler” sözü hizmettir. Çevresi yangın içindeyken Türkiye, bu tür yangınları söndürecek güce ermek için, kritik bir atılım dönemindedir. Engellenmemesi, geriye sürüklenmemesi gerek. Darbeciler felaket istiyor. Buna karşı, millet desteği ve istikrar şart.
Görünen o ki, iktidar ve ana muhalefetin yerleri değişmeyecek. Burada önemli olan, partiler ve milletimizin, kendi partileri kadar, milletin sağlıklı bir siyasi hizmet dengesini de düşünmeleri, seçimlere tek yönlü değil, çok yönlü bakmalarıdır. Mesela Mısır’da, Selefiler ve İhvan, belediye meclisi, il genel meclislerinde tamamen, tek dereceli seçimlerde hangisi güçlü ise zayıf olan güçlüyü desteklese, millet Hak’ta, iyide birleşebilme erdemini gösterebilseydi, Mursi, % 75-80 oy alacak, Sisi felaketi doğmadan yok olacaktı.
Her insan ve her parti için değişmeyen gerçek, “Kul kusursuz olmaz”. Burada önemli olan, “Pire için yorgan yakmamaktır”. Kibrit çöpünü, göz bebeğimize dayayıp, kendi kendimizi körleştirmememiz, öfkemize mağlup olmamamızdır.
İktidardaki AK Parti kadrosunun ağırlıklı kısmını, milletimiz, çeyrek asırdan fazla bir zamandan beri siyasetiyle tanıyor.
Ana muhalefet CHP’yi, milletimiz, iktidarlar ve imtiyazlarıyla, asra yakın tecrübeleriyle tanıyor. CHP’yi belirleyen iki ana vasfı: 1) CHP Parti değildir. 2) CHP’nin istedikleri?
1) Partiler kanununa göre parti, büfe sahibi dahi olamaz. CHP, onbinlere insana iş; yüzbinlere kredi veren bankanın, hem fiili, hem siyasi patronudur. CHP varlığını ve etkinliklerini sürdürmek için halkın oyuna hiç ihtiyacı yoktur. Böyle demokrasi olmaz.
2) Türkiye kalkınmak zorunda. CHP, Menderes’le başlayan yola, köprüye, her hizmete karşı çıktı. Darbe ve darbe teşebbüslerine destek oldu. Öyle ki, Türkiye karşı diye, Esat canisiyle bile dostluk gayretine girdi. Neyzen Tevfik, “Oyunu verdiğin şahsın, -Kim olduğun bilmezsen, -Kendi düşmanını kendin seçmektir” diyor. Oy, insanın kendisi, ailesi, milleti ve insanlığa karşı en önemli sorumluluğudur.
Sömürgeciler, Türkiye’nin kalkınmasını, bölgesel bir güç olmasını istemiyor. Ana muhalefetin de aynı çizgiye düşmesi, ülkeye ciddi zarar verme istidadı taşıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.