Saadet Partisi yarın kongreye gidiyor. Erbakan Hoca önderliğindeki Milli Görüş hareketinin Türk siyasi hayatındaki yerini, değerini ve bu ülkeye olan katkılarını anlatmaya gerek yok. Zaten Rahmetli Erbakan ile dava arkadaşlarının mücadelesi ve hizmetleri tarihe altın harflerle kaydedilmiştir.

Milli Nizam ile Milli Selamet partileri dönemine yetişemedik ama Refah Partisi’nden bu tarafa Milli Görüş partilerinin bütün kongrelerini takip etme imkanımız oldu. Allah izin verirse yarın da Saadet Partisi’nin Ankara Atatürk Kapalı Spor Salonu’ndaki Büyük Kongresi’ni de takip edeceğiz.  45 yıllık Milli Görüş hareketinin en zor kongrelerinden birisi olacak bu kongre. Çünkü hareketin kurucusu ve doğal lideri artık hayatta değil. Eğer son anda bir sürpriz yaşanmaz ise Genel Başkanlık için Rahmetli Erbakan’ın kırk yıllık dava arkadaşı Prof. Dr. Mustafa Kamalak ile evladı Fatih Erbakan yarışacak…

Erbakan’ın yol arkadaşlarının bir kısmı Kamalak’ı bir kısmı da Fatih Erbakan’ı destekliyor. Bu yüzden delegeler tercih yaparken bir hayli zorlanacaklar. 

İnşallah daha hayırlı olan seçilir ve Milli Görüş’e yakışan bir kongre olur.

Birkaç tatsız hadiseyi saymaz isek bu gelenekten gelen partilerin kongreleri hep farklı olmuştur. Bir taraftan davayı en iyi temsil edecek şahsiyeti seçmek için tatlı bir bayrak yarışı yaşanırken diğer taraftan da kardeşlik hukukuna, vefaya, nezaket, nezahet kurallarına hep riayet edilmiştir.

Kongre öncesi nabız tutmak için hareketin ileri gelenleriyle görüştük. Mevcut Genel Başkan Kamalak, kongreye birlik ve bütünlük içerisinde tek listeyle gidilmesini arzuluyor. Bunun için girişimleri de olmuş ve Fatih Erbakan’ı partiyi idare edecek olan GİK listesine dahil etmiş…

Lakin önceki gün bizzat görüştüğüm Fatih Erbakan ve çevresi aynı kanaatte değil. Parti’nin içinde bulunduğu durumdan hoşnut olmayan Süleyman Arif Emre, İsmail Müftüoğlu, Ahmet Tekdal, Fehim Adak, Suat Pamukçu, Arif Ersoy gibi davaya yıllar yılı omuz vermiş, önderlik etmiş duayen siyasetçiler Fatih Erbakan’a aday olması için “vebal” yüklemişler. 

Fatih Erbakan da, babasının vefatından sonra yönetimde etkili olan bazı isimlerin partiyi Milli Görüş çizgisinden uzaklaştırdığını, kendilerinin parti için yaptıkları çalışmaların engellendiğini ve ailesine karşı hasmane bir tutum sergilendiğini düşünüyor.

Saadet Partisi’nin 13 yıldır parlamento dışında kaldığını, oysaki Türkiye’nin Milli Görüş kadrolarına ihtiyacının olduğunu şöyle anlatıyor: “Artık hem Milli Görüş tabanının hem de milletimizin beklemeye tahammülü yok. Bir an önce ilk genel seçimde ne yapıp edip Milli Görüş’ün yeniden parlamentoya taşınması lazım. Çünkü buna Milli Görüşçülerden çok İslam Alemi’nin ve milletimizin ihtiyacı vardır. İnşallah ilk hedefimiz önümüzdeki seçimlerde büyük bir oy patlaması ile Milli Görüş’ü yeniden 13 senenin ardından parlamentoya taşımak olacak. Arkasından ikinci genel seçimde ise iktidara gelmek istiyoruz.”

Fatih Erbakan, “Eğer seçilirse AK Parti ile birleşecekler” iddiasına da tepkili.

AK Parti iktidarı boyunca yapılan yanlışlıkları sıraladıktan sonra AK Parti’nin Milli Görüş’ün alternatifi olamadığını/olamayacağını şu sözlerle ifade ediyor: “AK Parti Milli Görüş çizgisinde yürüse o zaman hiçbir problem olmaz. Aldıkları oy oranları gayet yüksek ve yeterlidir. Biz de onların yapacakları Milli Görüş çizgisindeki hareketlere destek veririz. Ama tabiî ki yaptıkları ciddi yanlışları görüyoruz. İşte borç ve faiz ekonomisi Türkiye’nin milletin ve devletin borç yükü altında bırakılması. Ülkenin her yıl 50 katrilyon lira bütçeden borç faizi ödemesi. Kıbrıs konusundaki yanlış politikalar. Dış politikada Suriye ve Mısır gibi İslam Alemi’ndeki kardeşlerimizin problemleri gibi batıdan medet ummaları, ‘batıdan ses çıkarmalarını bekliyoruz’ gibi açıklamaları, D-8 projesini istenildiği gibi yürütmeyip, D-60’larla İslam Birliği’ne dönüştürmemeleri gibi daha pek çok eksiklerini görüyoruz. Bu sebeple ‘AK Parti’nin iktidarda olması büyük başarı göstermesi Milli Görüş’ün hedeflerine ulaşıldı, Milli Görüş şu anda iktidardadır.’ dememizi engelliyor. Bu mümkün değil. Bu sebeple Saadet Partisi’nin bu saydığımız alanlarda Milli Görüş çizgisini oluşturması için iktidara gelmesi lazım.”

Evet oğul Erbakan’ın değerlendirmeleri böyle…

Son sözü ise delege söyleyecek.

Bir de “Kaderin üstünde kader var” tabii…

Hani meşhur bir söz var ya: “Kader ne deer, peder ne der?” diye…

Bekleyip göreceğiz…

Hayırlısı olur inşallah…