Başbakan Erdoğan’ın Almanya seyahatine eşlik ediyoruz. Aslında Köln Mitingi demek daha doğru bir tanımlama.

Çünkü seyahatin ana ekseni Miting üzerine kurulu...

Bu Başbakan’ın Almanya’daki ilk mitingi değil aslında.

Daha önce de sayısı 20 binlere ulaşan kalabalıklara Almanya ve Avrupa’nın farklı şehirlerinde hitap etmişti Erdoğan. Hatta 27 Şubat 2011’de benim de katıldığım Duesseldorf mitinginde ilk kez yurt dışında yaşayan kardeşlerimizin de artık anavatanda yapılacak seçimler için oy kullanabilecekleri müjdesini vermişti.

Şimdi o vakit geldi ve yurt dışında yaşayan yaklaşık yüzde 6’ya tekabül eden, Türk seçmen ilk kez bulunduğu ülkede oy kullanacak.

Bu açıdan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesindeki Köln Mitingi kritik öneme sahip.

•

Köln Mitingi’yle ilgili hem Alman, hem de Türk medyasında günlerdir haberler, yorumlar, değerlendirmeler yapılıyor. Birbiriyle taban tabana zıt, çelişkili, değişik hedeflere matuf, çok farklı anlamlar yükleyenler oldu bu mitinge. Hatta en damar ulusalcı yayın yapan gazetelerde Köln trafiğinin felç olacağına dair absürt haberlere dahi yer verildi. Hans’ın yaşayacağı birkaç saatlik trafik problemini Hasan’ın dert etmesini anlamak mümkün değil.

Alman medyası üzerinde ateist Alevi lobisinin önemli bir etkiye sahip olduğunu biliyoruz. Aralarında ciddi bir dayanışma var. Dertleri belli: Bir şekilde, ne pahasına olursa olsun Erdoğan’ı iktidardan uzaklaştırmak. Günlerce Alevileri kaşıyan, tahrik eden, kışkırtan haberler yapıldı, köşe yazıları yazıldı. Sonunda Okmeydanı’nda emellerine ulaştılar ve 2 kardeşimiz daha hayatını kaybetti. Uğur Kurt isimli Alevi bir kardeşimiz cenaze merasimindeyken Cemevi avlusunda kafasına isabet eden bir kurşunla hayatını kaybetti.

Malum medya henüz savcılık soruşturması dahi tamamlanmadan, balistik inceleme yapılmadan peşin hükümle suçu polise yıktı bile.

Gezi eylemlerinde hayatlarını kaybedenlere bakıyorsunuz. Neredeyse hepsi Alevi kökenli kardeşlerimiz.

Bu bir tesadüf olabilir mi?

Son yıllarda Alevileri sokağa çekip mezhep temelli bir iç çatışmayla Türkiye’yi kaosa sürüklemek için kurulan tuzaklar, yapılan sistematik çalışmalar artık bir sır değil.

Fakat önemli olan bu oyuna gelinip gelinmeyeceği.

•

Önceki gün Akit’te yayınlanan röportajımızda Hüsnü Aktaş hocanın da dikkat çektiği Gezi sürecinde kurulan bir “Oropo Fitne Kampı” bulunmakta. Bu kampa medyasıyla, STK’sıyla, siyasetçisiyle, istihbaratçısıyla, içerden ve dışardan ciddi oranda lojistik destek sunuluyor. Hükümeti yıkmak üzere kurulan bu ittifakı artık bilmeyen yok. Zaten aktörler de itiraf etmekten çekinmiyorlar.

Şimdi bu kirli tezgahı Avrupa’ya, Türklerin en çok yaşadığı ülke olan Almanya’ya taşımak istiyorlar.

Almanlar mağlup olarak çıktıkları iki dünya savaşı ve Holokostun travmasını hâla atlatabilmiş değil...

Müthiş bir kompleks var.

Son yarım asırda izledikleri bütün strateji ve politikada Holokostun izleri hakim.

Üzerlerindeki travma o kadar ağır ki, hücrelerine o kadar işlemiş ki; bir dönemin bütün dünyaya kafa tutan Almanya’sını İsrail kuklası haline getirmiş. Siyonist kuklası Alman ajanları İsrail’e hizmet için birbiriyle yarışıyor.  

Umarım alevi kardeşlerimiz bu tezgahta, oluşturulmaya çalışılan fay hattında daha fazla rol almazlar. Türkiye’yi çökertmek isteyen bu iç ve dış mihrakların planları çerçevesinde Molotof atıp masum esnafa, kamu malına, polise, kendi insanımıza zarar veren “maskeliler” ile yan yana durmazlar.

Geçmişte yaşananlardan ders alınması lazım.

•

Erdoğan’la gerçekleştirdiğimiz özel sohbeti inşallah ertesi günkü gazetemizden takip edeceksiniz.

Köln Mitingi ve rutin gelişmeleri ise yarın haber sütunlarımızdan ayrıntılı biçimde yansıtacağız.

Bu miting Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi yurt dışında gerçekleştirilen ilk miting. Ve Erdoğan’a nasip oluyor. Diğer partiler de yurt dışında miting yapacaklar mı, yapmayacaklar mı henüz netleşmiş değil.

Maalesef muhalefet yaptıkları ve yapacaklarıyla değil; iktidar partisini engellemeye dönük icraatlarıyla kendinden söz ettiriyor.

Keşke daha çok kalkınmış, daha güçlü, daha büyük Türkiye için ortaya koydukları parlak projeleriyle kendilerinden söz ettirseler.

O günler de gelir inşallah...

Allah’tan ümit kesilmez...