ABD, IŞİDle savaşta havada kalmaya devam!..
Kobani ve Irak’ın bazı bölgelerinde IŞİD’e karşı hava saldırılarını sürdüren ABD, Başkan Obama’nın ifadesiyle savaşta ikinci aşamaya gelmiş. Sırada örgütü karada püskürtme varmış. Varmış ama ABD havadan karaya inmeyecekmiş.
Kara harekâtını ÖSO ve PYD ile Peşmergeler sürdürecekmiş. ABD ise bunlara silah desteği ve gerektiğinde eğitim verecekmiş.
Buraya kadar bilinenleri tekrarlamış olduk. Sanıyorum ABD’nin askerini tehlikeye atmaktansa birtakım vaatlerle cepheye sürdüğü örgütlerin zayiat vermesini daha uygun görüyor. Hemen belirtelim ki ABD’nin havadan karaya inmemesi, “Yabancı bir ülkede askerimin ne işi var” anlayışından kaynaklandığı akla gelmesin.
ABD çıkarı söz konusu olduğunda ülkeleri işgal ettiği, milyonlarca insanın hayatına mal olan operasyonlar yaptığı bilinmeyen bir şey değil. Irak ve Suriye’de ABD’nin havadan karaya inmemesinin sebebi kendileri adına savaştıklarını sanan taşeronların bu işi gönüllü olarak ABD adına yapıyor olmalarıdır.
Kaldı ki, daha önce Irak’a iki parti asker gönderen ABD’nin Obama’nın ifadesiyle üçüncü parti 1500 asker daha göndermeye hazırlandığı düşünülürse, görünen o ki, ABD bu defa silah atmadan Irak’ı işgal peşindedir. Erbil’de bir üs kurmanın hazırlığı içinde olduğu da düşünülürse IŞİD etrafında kopartılan gürültülerin esas sebebinin ABD’nin Irak’ı ikinci işgal planının bir parçası olduğunu söylemek yanlış olmaz.
IŞİD diye bir örgüt icat edilip meydana sürülmüş ve onun adı etrafında birtakım abartılı hikâyeler oluşturulup tüm dünyanın dikkati oraya çekiliyor. Bu arada, ABD Irak’a gitmemek üzere yerleşiyor. Sadece Irak’a yerleşmiyor Irak’ın parçalanması planına uygun olarak birtakım adımlar atılıyor. Etrafımızdaki çatışmaların tek sebebinin Irak’ın parçalanması planından ibaret olmadığı, bu plana Suriye’nin parçalanmasının da dâhil olduğunu söylemek gerekiyor. Aslında Irak ve Suriye’deki gelişmelerin iki boyutu var.
Birinci boyutu bu iki devletin daha küçük parçalara bölünmesi ve ABD’nin bölgeye kalıcı olarak yerleşmesi, ikincisi ise İsrail’in çevresinde ileride tehlike oluşturacak bir gücün kalmamasıdır. Saddam’ın ortadan kaldırılması, Libya’da Kaddafi’nin katledilmesinin esas sebebi arada bir de olsa İsrail’e meydan okumaları, Filistinlilere sahip çıkmaları değil miydi? Dikkat edilirse Libya’da parçalanma yolundadır ve şimdiden ülkede iki ayrı yönetim vardır.
Irak’ın işgal edilmesinin sebebi eğer gerçekten Saddam’ın elinde olduğu illeri sürülen nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlar olsaydı bu silahlara sahip olan İsrail’in önce hizaya getirilmesi gerekmez miydi?
Derdim sorularla kafa karıştırmak değil. Emperyalist güçlerin oluşturdukları algıya takılıp kalmamak, meselelerin perde arkasını sorgulama alışkanlığı geliştirmemiz gerektiğini hatırlatmaktır.
Bu arada gazetelerde sıkça yer alan bazı terör örgütlerinin IŞİD’e bağlılık yemini ettikleri haberleri de kafaları karıştırma yönünde atılmış adımlardır. Söz gelimi dünkü gazetelerde, “Libya ve Cezayir’den sonra Sina yarımadasındaki saldırıları ve kentlerdeki terör eylemleriyle Mısır’ın en tehlikeli grubu olan Ensar Beyt el-Makdis, IŞİD lideri Bağdadi’ye bağlık yemini etti” şeklinde yer alan haberlerde sömürgeci güçlerin oluşturmaya çalıştıkları algı operasyonudur. Örgütleri kendileri icat ediyor, ne kadar olduğunu kendileri belirliyor, ondan sonra bu tür haberleri servis ediyorlar. Bizim gazetelerde servis edilen bu haberleri yayınlıyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.